Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı:
İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
Görünce gülme sakın çırpınıp aktığımı:
Ilık ve aydınlık bir denize koşuyorum
Artık hiçbir şey o kadar önemli görünmüyordu. Asıl önemli olan, acıdan uzak durmak gibi geliyordu.
Görüşmenin bir yararı yoktu. Yalnızdım. Zaten her zaman yalnızdım. Bir süre onunla birlikteyken yalnız değilmişim gibi davranmıştım, ama öyleydim.
“Ey hükümdarlar hükümdarı! Bağışlayan ve merhamet dolu olan! Kainatın dizginlerini eline al! Kullarına şu kainat denilen şey, adeta bir cehennem gibi kasvetli ve elem dolu geliyor. Serzenişler çoğaldı…”
“Hakikaten bu memleket, iyi idarecilerden tamamen mahrum. Önümüzdeki zamanlar pek karanlık. Çalışılsa, milli istiklal elde edilse bile adamsızlık, yine bu memleketi felaketlere sürükleyecek.”
“…Yunan askeri, şımarık Rumlarla sarılı, geliyormuş. Bu yerli Rumlar onları karşılamaya gelen bizimkileri sarmışlar, “zito Venizelos” diye bağırmalarını istemişler. Ötekiler galiba bağırmış, albay, bağırmamış olacak ki onu süngülemiş, öldürmüşler.”
Deryalarda oynar kayık
Kimi sarhoş kimi ayık
Dünya fani insan konuk
Demlerin süren öğünsün
Metin Karacaoğlan metin
Yüğrük derler aşkın senin
İnsan insanın kıymetin
Sağlıkta bilen öğünsün