Sevgi Sekmen

Yaşanmış, alışıldık şeyleri bırakıp gitmek kolay mı? Ancak elden ne gelir ki, yenilerine alışmak lazım.
Reklam
Öyle bir yalnızlık ki bu, mutlak bir boşluk içindeyim sanki, bağırsam kendi sesimi duyamayacakmışım gibi geldi.
Bulamadığım, bulamayacağım bir şeyi daima arıyor gibiyim. Nedir? Beni mesut edecek ne gibi bir şeydir onu da bilmiyorum.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Evet. Unutulacağız. Yazgımız böyle, elden ne gelir. Bize ciddi, önemli, hem de çok önemli görünen şeyler, gün gelir unutulacak ya da önemsiz görünecek.
Zaman geçecek, bizler de sonsuzca ayrılıp gideceğiz yaşamdan. Yüzlerimiz, seslerimiz, kaç kişi olduğumuz, hepsi unutulacak. Ama acılarımız, bizden sonra yaşayanlar için sevinde dönüşecek; mutluluk, dirlik, düzenlik egemen olacak dünyaya.
Reklam
Aşk; insanın içindeki karanlığa çok yakın, aydınlığa da.
Albert Camus, tepeye ulaşma mücadelesinin hedefe ulaşmaktan daha önemli olduğunu ve bunun insan hayatını anlamlandırmaya yettiğini anlatıyor. Yaşamak, direnmektir.
Anladım ki, her neşenin arkasında bir hüzün, her mutluluğun arkasında bir acı var. Bu acı ve mutsuzluklar çoğu zaman bizden gizleniyor. Bize anlatılmıyor, öğretilmiyor. Azınlığın mutluluğu için çoğunluğu mutsuz eden kararlar kapalı kapılar ardında, gizli kapaklı alınıyor.
Hüzün ve sevinç, insanların içinde yan yana, neredeyse birbirinden ayrılmayacak gibidir; fark edilmesi zor, akıl almaz bir hızla birbirlerinin yerini alırlar
“Bir toplumu güçlü kılan temel faktör nedir?” Derseniz, hiç tereddütsüz, “Toplumsal güvendir” derim. Bireyler arası güvenin olmadığı bir ortamda toplumsal bir yaşamı tahayyül etmek neredeyse imkansız.
Reklam
Devletin görevi, eğitim politikalarıyla işgücüne katılacak yurttaşlara gerekli becerileri kazandırmak, ekonomi politikalarıyla istihdam yaratmak ve hukuk politikasıyla da adil rekabet ve çalışma koşullarının altyapısını kurmaktır. Devlet bu temel görevleri yerine getirdiği ölçüde ülkede refah artar.
Mutlu olmak üzere doğdu insan, bütün doğa bunu öğretiyor. Bitkiyi yeşerten, kovanı balla, insan yüreğini iyilikle dolduran şey, hazza yönelik çabadır.
Bağlı olduğumuz kişiyi gönülden takip ettiğimiz sürece bağımızın farkına varmayız, ama direnmeye ve uzaklaşmaya başladık mı fena halde acı çekeriz.
Aşkımın benim en iyi parçam olduğunu düşünürüm sık sık; sahip olduğum tüm erdemler ona yaslanıyormuş, beni benden öteye taşıyan tek şey oymuş ve sensiz, oldukça sıradan bir yaratılışın vasatlığına esir olacakmışım gibi gelir. En dik yokuşun en iyisi olduğunu bana düşündüren hep sana kavuşma ümidi olmuştur.
Acı, acı hakkındaki canlı düşüncedir. Bu düşünceyi değiştirmek için irade gücü göster, onu silkip at, şikayet etmeyi bırak; acı kaybolup gidecektir.
96 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.