“Haydi ben bensiz geleyim, sen de sensiz gel.” demiş Mevlana. Önyargısız bir buluşma, gerçek bir dinleme için bundan daha iyi bir reçete düşünemiyorum.
Başka ruhlara değebilmek için, kainatı teneffüs ve terennüm edebilmek için, rüzgarı ve yağmuru işitmek için, dağların diliyle konuşabilmek için, yağmurun ve rüzgarın kelimeleriyle düşünebilmek için sessizlik.
“Bir gece dağ başında göğe bakarak yatsam…. Bütün hissiyatımı yıldızlara anlatsam… Yüreğimi taş gibi avuçlarımda tutup. Çilesiyle beraber uzaklara fırlatsam…”