Zamanın için de bir çay molası verelim, geceyi bekleyelim.O gece beni al geçmişinin acılarıyla çarp sonra kendi yaralarınla sar.Biraz sustur biraz soğuk davran biraz da teyzem ol.Konuşabilecek gücümüz varsa ağladıklarımız yalan.Sahiden bak. Beni al biraz sarhoş et biraz saçlarına tak biraz da yağmurların peşinden koştur.Beni al erken öldür, mutsuzluk uzun sürmez.
"Mahzun gönül! Sükut et! Güneş bulutların arasında da neşr-i envar eder. Senin bahtın da herkesin bahtı gibidir: Her hayatta fırtına saatleri, kederli, mazlum günler olmak gerek!"
Bazı anlar vardır, avaz avaz bağıracağın sırada müthiş bir sükut iner göğsüne. Yutkunursun. O an insanın boğazına takılan acıyı herkes bilir. Tam o sırada birtek şey diledim... Ta en derinde, içimin en içinde hissettiğim, her neyse bu boğazıma takılan. Son bir nefesle, en acı yerinde. Dinsin!
"Kurbana duyulan sempati, düşünme yetisinde bulunabilecek bir şey değildir; o ancak ruhta, yani 'bu dünyaya ait olamayan' bir ilkede bulunabilir... Ne denli yoğun olursa olsun hiçbir akıl yürütme, düşünme ve basiret, adalet ve hakikat uğruna feda edilmiş bir hayata ilişkin tek bir örneği bile açıklamaya, meşrulaştırmaya yetmez." Aliya İzzetbegoviç
Birbirinizin tasını doldurun ama aynı tastan içmeyin. Birbirinize ekmeğinizden verin ama aynı somundan yemeyin. Şarkı söyleyip dans edin birlikte, eğlenin, ama yalnız başınıza olun ikiniz de. Hatta aynı müzikle titreseler de ayrı duran telleri gibi lavtanın. Yüreklerinizi verin, fakat teslim etmeyin birbirinizin eline. Çünkü bir tek Hayat’ın avucuna sığar yürekleriniz. Birlikte durun ama yapışmayın birbirinize: Çünkü ayrı durur tapınağın sütunları. Hem birbirinin gölgesinde büyümez meşeyle selvi.
“Biraz dinlen ve yürü, kabuğuna dön, uyan
İnandığın her vuslat bir ayrılık dağıdır
Toprağa bak,gülümse,müsterih ol ve dayan
Hayat, bir inkisarın mutlu karanlığıdır.”