Durup dururken, nedensizce, tüm bağlarından silkinivermiş, köklerini kendi kendine sökmüş, kendi iradesiyle toprağından kopmuş bir ağaca benziyorum. Ya devrileceğim ya da beklenmedik bir şekilde kanatlanıp uçacağım.
Paris'teki bahçemiz güllerle dolup taşmış. Her sabah bir tanesini mutfak masasına koyup kahvaltımı onunla birlikte ediyorum. Eskiden, karşımda sen vardın; sana geceleyin dinlediğim radyo yayınlarından þahsederdim, sen de bana rüyalarını anlatırdın. Güle bakıyorum, hayat bana daha kolay görünüyor.
Solduğu zaman ne yapacağım?
Birilerinin mutsuzluğu diğerlerinin mutluluğudur demeyeceğim. Ama mutsuzlar arasında konuşacak daha fazla şey olduğuna inanıyorum. Mutlu insan yabancılaşıyor.
Bu sene çok az kişi bana iyi yıllar ya da mutlu Noeller diledi.
Çok tuhaf, insanlar büyük bir mutsuzluk yaşayanlara mutluluktan bahsedemiyor.
Anlamıyorum. Aslında tam da büyük bir mutsuzluk halinde mutluluk dileklerine ihtiyaç vardır, halihazırda mutlu olanların ihtiyacı yoktur. Mutsuz olduğunuzda, sanki herkes öyle kalmanızı diliyor. Sonsuza kadar.
Işıl ışıl Sylvie öldüğünden, sönüp gittiğinden beri ev oldukça karanlık, yarı gölgede yaşıyorum. Ne kadar ampul değiştirsem, ne kadar güçlülerini koysam değişmiyor, sürekli karanlık.
Beni güzel hatırla!
bunlar son satırlar...
farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu...
kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için.
uyandın ve ben bittim...
Öfkeli şair soyu diye bir laf var Latincede. "Genus irritabile vatum" diyorlar benim gibilere. Derdi bitmeyen ve bitmeyen dertlere öfkelenen şairlerin derin hassasiyetine vurulmuş bir damga. Ensemde. Tam ensemde var ondan. Rüzgar enseme değdikçe, sızlıyor o damga. Ta Latin'den beri, Fatih'ten çok çok önceleri...
Ben doğumu ve ölümü düşünüyorum, onlar hayatta kalmanın yolunu. Benim aklımda olanlar ve olmayanlar, onların aklında olacaklar ve olmamışlar. Ben hep şimdiki zamandayım, onlar hep gelecek zamanda.
Hayat neyse odur. Değeri neyse odur! Hayat da beceriksislikler ve sakarlıklarıyla yapabileceğini yapar. Hayattan çok da fasla sey istememek, beklememek gerekir. Dolayısıyla hayatı yok etmek gibi bir şey de istememek gerekir! Her seyi iyi tarafından almak gerekir.
Herkes beni keyfi yerinde, daima gülen biri sanır. İşte bunun için yazılarım çok dertlidir. Hayatımda gösteremediğim teessürümü yazılarımda gösteriyorum.