"Arkadaşa duyduğu ihtiyaca rağmen birinin kendisiyle iletişime geçiyor oluşu onda, herhangi bir yabancının kendisiyle konuşmaya kalkmasının yarattığı tiksinti ve rahatsızlığı hissettirmişti."
"Yoksulluk ayıp değil, bu doğru. Ayyaşlığın bir erdem olmadığını da biliyorum, ki bu çok daha doğru... Fakat sefillik, aziz dostum, sefillik yüz karasıdır. Yoksullukta, yaratılıştan gelen asaletinizi koruyabilirsiniz ama sefillikte asla!"
Kesinlik ile bir suç ortaklığı olmasını gerektiren, her halükarda bir tavır alış olan horgörüyü kendine yasak etmelidir kuşkucu. O ise maalesef buna feda eder kendini; hatta böyle yapmayan herkese yukarıdan bakar. Her şeyi alt etmiş oldığu iddiasındaki o, kendini beğenmişliği ve bundan türeyen mahzurları yenememiştir. Şüphe üzerine şüphe, ret üzerine ret yığmış olmanın kime ne hayrı var —- maksat kulluğun ve tedirginliğin özel bir türüne varmaksa? Böbürlenendiği basiret öz düşmanıdır: Varlık-olmayan’a uyandırıp bilincine vardırması, buna perçinlemek içindir sadece. Ve artık ondan kopamayacaktır, hizmetine girecektir; azat oluşunun eşiğinde mahpus, sonsuza dek gerçek dışılılığa raptolunmuş…
Bir yazarla daha ilk tanışma..
Zorlayıcı bir anlatımı var evet bunu kabul etmek gerek, ki “Kırmızı Pazartesi” en kolay okunabilen kitaplarından biriymiş, Marquez’in. Ama sevdim mi? Evet. Diğer kitaplarını da okur muyum? Evet
Kitabın konusuna gelecek olursak; ister bir cinayet meselesi deyin, ister bir namus meselesi, isterseniz de kanıtlanmamış bir suç işlediği düşünülerek öldürülen bir genç… Asıl mesele koca bir kasabanın, cinayeti durdurmak için fırsatı varken, katiller bile neredeyse engellensinler diye uğraşırken, kimsenin hiçbir şey yapmaması.
Yazarımız olayları o kadar detaylı anlatıyor ki; mesela otopsi anlatılırken kendinizi orada o kokunun, o vahşetin içinde hissediyorsunuz.
Kitabın içinde bir de bir karakter vardı ki, beni ana konunun dışında hüzünlendiren biri oldu: Dul Xius
Kısacası Marquez, tanıştığımıza memnun oldum Diğer kitaplarında görüşmek üzere
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,5bin okunma