Evlerimiz ne kadar kasvetli ve gri olursa olsun, biz etten kemikten yapılmış insanlar çok güzel de olsa başka bir ülkede yaşamaktansa kendi topraklarımızda olmayı tercih ederiz. İnsanın evi gibisi yoktur
Ama dediğim gibi bütün acılar korkaktır, yaşama karşı duyulan arzu karşısında acı geriler; çünkü yaşama arzusu, düşüncelerimizde var olan ölüm arzusundan çok daha güçlü şekilde bedenimizde mevcuttur.
İnsanların çoğu sınırlı bir hayal gücüne sahiptir. Duyumlarını uyaracak ölçüde yakınlarında gerçekleşmeyen bir olaya ilgi göstermek pek içlerinden gelmez.
Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.
Alışkanlık ve içgüdü işe yaramaz hale gelmedikçe, doğa zekaya hiçbir zaman başvurmaz. Değişimin ve değişim gereksiminin olmadığı yerde zeka da olmaz. Ancak çok çeşitli gereksinimleri ve tehlikeleri gidermek zorunda kalan hayvanlar zekadan yararlanırlar.
Hiçbir şey senin elinde değildir. Yaşanmışlıklar, resimler, anılar senin üzerine biner karar veremez hale gelirsin. O zaman tesadüfen yakınında bulunanı yaparsın.
Genelde aşk bir köleyle bir tanrı ister, ama onlar Platon'un nefis düşünü gerçeğe dönüştürüyorlar, ikisi tek bir varlık olup onu tanrısallaştırıyorlardı.
Mahzendeki hükümlüler, yeni gelenlere soğuk soğuk baktılar çünkü insan doğasının bir garip yanı da her yere çabucak uyum sağlaması, geçici olarak bulunduğu yerde kendini evinde hissetmeyi bir hak olarak görmesidir.