Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kusur, benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı. *İhsan Oktay Anar-Suskunlar
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
Reklam
Çünkü ayyaş milleti musikîyi gürültülü sever. İnce mûsikîden anlamaz.
Ne ilginçtir ki,kıble duvarında hep ya bir akrep ya koç ya aslan yahut bir başka burcu temsil eden çerçeveli bir resim asılı olurdu. Çünkü bu çalgılı kahvehanede çalınan eserler, saz üstatlarının maharetini hakkıyla ölçmek için, o mevsimde güneşin bulunduğu burca göre tayin edilirdi. Meselâ güneş oğlak burcundaysa Buselik, koçtaysa Rast, balıktaysa Uşşak makamları revaçta olurdu. Burç resimleri haricinde duvarlar, dinî yahut dünyevî olsun, binbir konuda tasvirlerle süslüydü: Burak'ın sırtında Hazreti Peygamber'in mirâca çıkması. Zaloglu Rüstem'in ejderhayı öldürmesi. Yusuf'u hamamda görür görmez Zûleylâ'nın düşüp bayılması, Ankâ kuşuna binen Bukrat'ın Kaf Dağı'na uçması ve başı insan gövdesi ise yılan olan Mâr-ı Kahkaha hakkındaki tasvirler bunlardan sadece birkaçıydı.
Yorumsuz..
Kalın Musa bazı hayvanları severdi. Bunların en başında fırında kuzu geliyordu. Eti az buçuk yağlı olan süt danaya da hayır demezdi. Ama daha ziyâde, fırınlanmış tavuğa bayılırdı.
Reklam
Ne var ki, her şeyi bilmek için, belki hiçbir şey bilmemek gerektiğinden, ademoğullarından bazıları, bildikleri her şeyi unutmaya hayatlarını adadı. Çünkü onlara göre, ancak hiçbir şey bilmeyen bir masum, gördüğü anda O'nu tanıyabilirdi.Bunun için belki de, ölmeden önce ölmek gerekiyordu. Ölmek aslında, içindeki şarabı tamamen döküp billur kadehi boşaltmak gibi, her şeyi ebediyen unutmak ve artık hiçbir şey bilmemek demekti. Nasıl ki ancak boş bir kadeh İsa'nın kanıyla doluyorsa, aynı şekilde sadece her şeyi unutan bir gönül ilahi esintiyle dolardı. İşte "Galata Mevlevihanesi'nin şeyhi olarak tanınmaktan ziyade, "ney" denilen o muhteşem, derin ve bir o kadar da yalın sazı, hazākatle ve ustalıkla üfleyip gönülleri açmasıyla bilinen Neyzen ibrahim Dede Efendi, bu esin dolu insanlardan biriydi
Sayfa 139Kitabı okudu
Belki de susmak, gerçeği anlatmanın tek yoluydu. SON
Ney-i şerifinizle, bugüne kadar üflediğiniz her şey, kusurlu olduğu için kusursuzdu. Ama şimdi üflediğiniz, kusursuz olduğu için kusurlu !
Sayfa 208Kitabı okudu
Reklam
Ne var ki, bu obur veletlerin hüsnüniyetten anladıkları yoktu. Her kopil gibi onlar da nankör ve abur cubura düşkün olduklarından, bir akşam utanıp sıkılmadan dedelerinden helva bile istemişlerdi. Kalın Musa onları yine de kırmamış, anlayışlı bir aile büyüğü gibi şunları söylemişti: "Helva istemekte haklısınız. Ama biraz daha sabredin. Karşı komşumuz Hilmi Efendi'nin kayınpederi Rıza ölüm döşeğinde. Birkaç güne kalmaz son nefesini verir. Zavallı bizler de iftarda rahmetlinin helvasını yeriz."
Ancak Kahire kahini Bilal, "sakın unutma! Dedi. "Aristoteles'in den vurduğu gibi gözün vazifesi sadece görmek değil, hakikati görmektir. Hakikati gören bir göz artık başka bir şey göremez. Çünkü o artık, başka bir vazife ile mükellef değildir ve başka bir gayesi de yoktur..."
Düşünmesine bile gerek kalmadan, belki de ilhamla, İbrahim Dede şunları söyledi: "Evet, öyle. Ama mükemmellik de güzellik aynı şey değildir." Dâvut susuyordu. İbrahim dede konuşmasına devam etti: "İşin zor. Çirkin bir şey güzel yapmak mümkündür ama, mükemmel bir şeyi güzel kılmak çok daha zahmetli bir iştir."
Senin buraya gelmenin sebebi sadece bizim "Gel" dememiz değil, ayrıca onların sana "Git" demeleri. Hiç kimseye "kötüdür" deme. Aslında onlar, bilmeden iyilik eden insanlardır.
Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece bir kusurum da olacak ve olmalı.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.