Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özlem

Özet
Daniel Dennett Bilinç Açıklanıyor Bilinçli deneyimin yaratılması, toplu bir süreç değil, sürekli devam eden bir süreçtir. Veriler, bir Ana Hakim'in karşısına çıkmak yerine beynin her yerine dağılmış mikro yargıçlar tarafından değerlendirilmektedir. Beynin etrafında dağıtılmış çeşitli süreçler tarafından, belirsiz bir geleceğe doğru sürekli
Reklam
Bulantı
Yalnızım. İnsanların çoğu evlerine gitti; radyo din­ leyerek akşam gazetelerini okuyorlar. Sona eren pazar günü, ağızlarında bir kül tadı bırakmıştır. Daha şimdi­ den pazartesiyi düşünüyorlar. Ama benim için ne pazar­ tesi, ne de pazar var. Günler ite kaka sürüyor birbirlerini, sonra ansızın şöyle bir parıltı ortaya çıkıyor. Hiçbir şey değişmedi ama, yine de her şey başka bir biçimde varolup gidiyor. Anlatamıyorum. Bulantıya benziyor bu, ama aynı zamanda onun tam tersi: sonun­ da başımdan bir serüven geçiyor, kendimi sorguya çekince, kendimin kendim olmaklığının ve burada bulunmaklı­ğımın başımdan geçtiğini görüyorum. Geceyi yarıp geçen ben'im. Bir roman kahramanı gibi mutluyum.
Modern çağın kabusu
Modern çağın kâbusu, kötü izlenim bırakmak. Modern çağın arafı, ki­şisel şöhret. Bir toplum kendisini ne ölçüde demokratik görürse bu şöhret o ölçüde önem kazanır ve başkalarından gelecek en ufak eleştiriye duyulan korku o ölçüde saplantı haline gelir: Amerika’da ya­pılan bir anket, bütün korkular içinde en kaygı verici olanının bu kor­ku olduğunu ileri sürüyor. Reklam ve halkla ilişkilerin iş ve eğlence dünyasının, politikanın ve hatta dinin temel taşı haline gelmiş olması tesadüf değil.
Sayfa 193Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kataliz
Kataliz düşüncesi arabulucuları yeni bir statüye yerleştirir. Ön­celeri bu kişiler yalnızca birer bağ ya da bağlayıcı idiler; işlevleri, başkaları tarafından dile getirilen ihtiyaçları karşılamaktı. Buna kar­şılık birer katalizör olarak bağımsız bir varoluşları ve amaçları vardır: Yeni durumlar yaratabilir, kendilerine kibir ve gösteriş payı çıkar- maksızın insanları bir araya getirerek onların hayatını değiştirebilirler, dünyanın sonsuz bir değişimden ibaret olduğunu gören ve ken­dilerinde onu denetleme gücünü görmedikleri halde dünyanın gidişini ikilemek isleyenler için en uygun ideal, katalizör rolünü üstlenmektir.
Sayfa 176Kitabı okudu
Aşk
Aşk artık eskisi gibi değil. Bugün dünyada, geçmişte çok nadir rast­lanan iki kadın tipi var: Eğitimli kadınlar ve boşanmış kadınlar.
Reklam
Modern çağın arayışı işte bu: sonraki adımın ne olması gerektiği
Sonunda ulaşılan aldancı bir galibiyet de olsa, her hayat, korkuya galip gelmek için verilen bir mücadeleyi içerir. Hayvanlar kendi a- lanlarını korumak için nasıl kötü kokular saçarsa, görünüşte aklı ba­ şında insanlar da, tekrar ve tekrar, anlayamadıkları şeyden kendilerini korumak için kibir salgılamayı seçiyorlar. Kazanılan özgürlükler düzenli olarak yiıiriliyor. Özgürlük alanı fazlaca genişlediğinde zihinler o denli serbest kalıyor ki, insanlar yollarını kaybediyorlar. Modern çağın arayışı işte bu: Sonraki adımın ne olması gerektiği. Ölülere övgüler düzen ya da atalarından fazlasını bildikleri için bu­ günkü nesilleri tebrik eden ya da onlara varoluş nedenlerini açıklayan yeterince kitap var. Artık tarihin taşlarını yeni bir amaçla, insanları git­mek isledikleri yere çıkaran yollan inşa etmek için kullanmak ge­rekiyor. Bu da insanın, yaşadığı uygarlığın ya da ulusun ya da ailenin bir numunesi olduğu yanılsamasından vazgeçmesi gerek.
Slave
On iki milyon Afrikalının Yeni Diinya'da kölelik yapmak üzere ka­ çırılmasından önce başlıca kurbanlar, köleliğe adım veren Slavlardı." Romalılar, Hıristiyanlar, Miislümanlar, Vikingler ve Tatarlar ta­ rafından avlanan Slavlar, dünyanın dört bir köşesine gönderiliyordu. Zamanla Slav sözcüğü yabancı anlamında kullanılmaya başladı; din­ lerin btiyiik bölümü yabancıların köleleştirilmesine icazet veriyordu; böylece köle olarak dışarıya pazarlanan Britanyalı çocuklar (kız çocukları daha fazla para etsin diye semirtilirdi) Slav oluverdiler.
Kitle algısı üstüne
İnsan kendisini para bi­riminin değeriyle özdeşleştirir; buna düşürülen kuşku ona hakarettir ve bu güven sarsılırsa, kendine duyduğu güven de sarsılır. Para biriminin değerinin azaltılmasıyla kendini hafife alınmış, aşağılanmış hisseder. Bu süreç hızlandırılır ve enflasyon baş gösterirse, kendilerini, kaçış kitleleriyle eşitlenebilecek oluşumların içinde bulana kadar değerini kaybetmiş insanlar olurlar. insanlar ne kadar kaybedederse ortak yazgılarında o kadar birleşirler. Kendileri için birşeyler kurtarılabilecek kadar talihli olan çok az kişide baş gösteren panik, paralarından mahrum edilerek eşitlenmiş bütün diğerleri için kitlesel kaçışa dönüşür.
Sayfa 93 - Ayrıntı yayınlarıKitabı okudu
Tip
“Giving yourself time and space to think also has an impact on the delegating culture you’re creating. Continually answer the question, “What next?” Your unit can’t deliver top performance without a clear picture of where it’s going, so once you’ve envisioned your unit’s future, share it with your team so everyone is clear on—and energized by—your major goals and how you’ll achieve them. Take time to reflect on what’s happening in “in your company and industry, explore new ideas, and get excited about the possibilities of the future. Block off thinking time on your calendar during periods when you’re at your best—perhaps first thing in the morning or a specific afternoon each week—and be sure to record, sort, and save your thoughts. Alıntı Şuradan Delegating Work Harvard Business Review
Sayfa 26 - HBRKitabı okudu
Reklam
Learning curve
We never learn anything-be it golf, French, or public speaking-by means of gradual improvement. We advance by sudden jerks and abrupt starts. Then we may remain stationary for a few weeks, or even lose some of the proficiency we have gained. Psychologists call these periods of stagnation "plateaus in the curve of learning." We may strive hard for a long time and not be able to get off one of these "plateaus" and onto an upward ascent again. Some people, not realizing this curious fact about the way we progress, get discouraged on these plateaus and abandon all effort. That is extremely regrettable, for if they were to persist, if they were to keep on practicing, they would suddenly find that they had lifted like an aeroplane and made tremendous progress again overnight.
improve memory
Here is a very helpful discovery about the way in which we forget. Psychological experiments have repeatedly shown that of the new material we have learned, we forget more during the first eight hours than during the next thirty days. An amazing ratio!
read loud for public speaking
The nerves that lead from the eye to the brain are twenty-five times as large as those leading from the ear to the brain.
Sayfa 60 - remember somethingKitabı okudu
public speaking
Developing Courage and Self-Confidence IS a. Startwithastrongandpersistentdesire.Enumerate the benefits this effort to train yourself will bring you. Arouse your enthusiasm for it. Think what it can mean to you financially, socially and in terms of increased in- fluence and leadership. Remember that upon the depth of your desire will depend the swiftness of your progress. b. Prepare. You can't feel confident unless you know what you are going to say. c. Act confident. "To feel brave," advises Professor William James, "act as if we were brave, use all of our will to that end, and a courage fit will very likely replace the fit of fear." Teddy Roosevelt confessed that he con- quered his fear of grizzly bears, mean horses, and gun- fighters by that method. You can conquer your fear of audiences by taking advantage of this psychological fact. d. Practice. This is the most important point of all. Fear is the result of a lack of confidence; and a lack of confidence is the result of not knowing what you can do; and that is caused by a lack of expf1rlence. So get a record of successful experience behind you, and your fears will vanish.
Sayfa 15 - How to Develop Self-Confidence & Influence People by Public SpeakingKitabı okudu
Farklı lehçeler konuşan halklar birbirleriyle temas içinde olduğu sürece, karşılıklı etki ve iletişim ihtiyacı Amerikan ve İngiltere İngilizcesinde olduğu gibi, iki lehçenin birbirinden uzaklaşmasını engelleyecektir. Ancak farklı lehçeler konuşan gruplar birbirlerinden koparlarsa lehçeler de zaman içinde birbirlerinden uzaklaşacak ve farklı dillere doğru evrim geçirecektir.
Reklam
Saygı
Aslında ana/baba çocuğun meraklı gözlerinde kendi küçük düşürülmelerle dolu geç­mişi ile karşı karşıya gelmekte ve kendini artık sahip olduğu gücüyle bu geçmişe karşı savunmak zorunda kalmaktadır... Ana/babamızdan çok erken yaşlarda öğrenerek devraldığı­mız davranış kalıplarından ne kadar istesek de vazgeçemeyiz. Fakat kendimize bu belli davranışlardan neler çektiği­mizi tümüyle hissetmek ve algılamak için izin verdiğimiz anda bunlardan özgür olur, bizi içimizden etkileyerek ya­şamımızı belirlemelerinden kurtuluruz. Bugün bile hâki sık sık karşımıza çıkan bu davranış kalıplarının geçmişte ne ka­dar büyük bir yıkıma yol açtığını ancak bundan sonra tü­müyle kavrayabiliriz. Buna ek olarak birçok toplumda küçük kız çocukları ayrıca kız olduklarından dolayı da aşağılanır. Ve bu kızlar ilerde anne olup yeni doğan bebek ve meme çocuğu üzerinde hakimiyet sahibi olunca uğradıkları aşağılamaları en erken yaştaki çocuklarına devrederler. Bu koşullarda yeti­şen erkek (bütün insanlar gibi gerçekten sevilmiş olduğu düşüncesine sarıldığı için) kendi annesini yüceltir ve aşağı­lanmanın intikamını annesinden almak yerine başka kadın­lardan almaya yönelip her fırsatta diğer kadınları aşağılar... Sonuçta, erkekler tarafından aşağılanan bütün bu kadınlar üzerlerindeki baskıdan bir ölçüde kurtulmak için kendileri­ne açık olan tek yola başvurmak zorunda kalırlar; ve onlar da bu yükü yine kendi çocuklarına aktarırlar... Bütün bun­lar örtülü olarak, gizliden gizliye ve cezasız kalacak bir biçimde olup biter.
Ayırma
Daha küçük ve zayıf olanı aşağılamak kendini güçsüzlük duygularının egemen olmasına karşı korumanın en iyi yoludur; “ayırma” mekanizması yo­luyla benlikten uzaklaştırılan zayıflığın ifadesidir. 1 “Ayırma”(Almanca karşılığı: Abspailcn/ Abspaltung): İstenmeyen olgu­lar ve olaylar ile ilgili ruhsal tepki; psikoloji terminolojisinde bu tepki ile ilgili kavram. ALİCE MİLLER
Narsis Efsanesi
Yunan Mitolojisinin bir figürü olan Narcissus/Narsis ya da dilim izdeki adıyla “Nergis" nehirler tanrısı Cephissus'un oğludur. Narsis insanları hayrette bırakacak kadar güzeldir, fakat aynı zamanda güzelliğinden dolayı kibir içinde ve sevmeyi okluğu kadar başkasının sevgisine yönelmeyi de bilmeyen bir gençtir. Nymph EchcvTkotnimf/Yunan Mitolojisinde peri figü­ rü! Narsis'e duyduğu büyük aşkla onun her isteğini yerine getirir, fakat karşılık göremediği bu aşkın kederleri ile giderek tükenerek ancak duyulabilir bir ses,bir yankı (Echo/Eko) hâlini alır. İntikam tanrıçası Nemcsis taş yürekli Narsis'i cezalandırmaya karar vererek onu durgun bir suyun kıyısına gönderir. Su iç­mek için kaynağa eğilen Narsis sudaki kendi yansımasını görünce onmaz bir biçimde yansısına aşık olur. Fakat yansısı kendisine dilediği karşılığı vereme­diği için Narsis de karşılıksız kalan bu aşkı sonucunda tükenip yok olur ve tanrılar onu sonunda sarı bir çiçeğe, bugün de onun adını taşıyan "Nergis'e dönüştürürler.
Sayfa 91 - Narsis EfsanesiKitabı okudu
BİR BAŞKA
“...dinin nasıl ele alınması gerektiğine ilişkin 'antropolojik' pozisyon, Morris'ten hare­ ketle şöyle netleştirilebilir: "Ne saygı ne de nefret, fakat eleş­tirel sempati" (Morris 2004: 14). Roma Imparatorlugu ikiye bölündügün­ de merkezi Roma topraklarının dışında kalan Dogu Roma (Bizans), 'Vatikan'dan ayrışma yolunda kendi Hıristiyanli­ gının dogru-geçerli oldugunu vurgulamak amacıyla kilise­ sini 'ortodoks' addetti. Fakat Batı Roma Imparatorlugu ile özdeş Katalik Hıristiyanlıgın 'evrenselci' iddiası karşısın­ da (katolik, 'evrensel' anlamına gelmektedir) o da kendisini 'Dogu Ortodoks Katalik Kilisesi' olarak tanımlamaktan ge­ ri kalmamıştır. 15. ve 18. yüzyıllar arasında en mütevazı tahminle 40 ila 100 bin arası insan, Avrupa ve Amerika'da cadı olduklan ge­ rekçesiyle yakıldı. Onlara yönelik suçlamanın özünde, Şey­ tan'ın arzusu dogrultusunda yapılan ayinlerde çıplak dans etmek, toplu seks yapmak, bebek ve çocuk kurban edip ye­ mek gibi ithamlar vardı. Bunların aslı-astan yoktur. Şeytan'ın hükmünde olduklan iddia edilen cadılar, esasım bolluk-bereketle baglantılı 'do­ ga tapımı'nın oluşturdugu, Hıristiyanlık-öncesi Avrupa'da­ ki pagan inançların takipçileriydi. llginç olan, Kilise'nin Avrupa'da altın çagını yaşadıgı Orta Çağ'da degil, ekonomi-politik iktidarını kaybetme tehlike­ sinin baş gösterdigi Yeni Çag'da cadılann 'av' haline gelme­ sidir. Amaç, cadılan Şeytan'ın güdümünde göstererek Tan­ rı'yı temsil edenlerin kitleler nezdinde sarsılmaya başlamış iktidarını yeniden pekiştirmeye çalışmaktı. “
Paganizm
Genelde bakıldıgında paganizm, bir inanç çeşitlernesi olarak karşımıza çıkmakla birlikte onun özünde 'doga tapımı' oldugu söylenebilir. Doga, gayet iyi bilindigi gibi 'dişillik' at­fedilen bir varlık alanıdır ('Doga Ana'). O yüzden Paganizm, "ilahiyat"ı eril tekelden kurtararak dişilligi büyük ölçüde öne çıkaran bir kutsallık alanına kapı açar.
Kitabın özü aslında kendi diliyle: “ …. erken Cumhuriyet devletinin, İsmet İnönü gibi daha bürokratik bir Cumhurbaşkanlığı’nın liderliğinde dahi, sanıldığı kadar güçlü, etkili ve belirleyici bir tarihsel özne olmadığıdır.”
Sayfa 519Kitabı okudu
Reklam
muzip
“Öylesine arsız bir herifim ki, toprağa gömsen, aynımdan bir tane daha çıkar.”
İşlevsizlik
"20. yüzyılda halk kitleleri sömürüye karşı ayaklanıp ekonomideki hayati rollerini siyasi güce dönüştürmeye çabalamıştı. Artık halk kitleleri işlevsiz kalma korkusu taşıyor, ellerinde kalan siyasi gücü çok geç olmadan kullanabilmek için debeleniyor. Bu sebeple Brexit ve Trump'ın seçilmesi geleneksel sosyalist devrimlerin aksi istikametinde seyredildiğini gözler önüne seriyor olabilir. Rus, Çin ve Küba devrimleri siyasi güçten yoksun ama ekonomide hayati rol oynayan insanlar tarafından gerçekleştirilmişti; 2016' da Trump ve Brexit halen siyasi güce sahip olsalar da ekonomik değerlerini yitirme korkusu taşıyan insanlar tarafından desteklendi. Belki de 21. yüzyılda halk ayaklanmaları insanları sömüren sermaye sahiplerine karşı değil de artık kendilerine ihtiyaç duymayan sermaye sahiplerine karşı yapılır. Ama bu savaşın sonunda zafer elde edilemeyebilir. İşlevsizliğe karşı mücadele sömürüye karşı mücadeleden çok daha zordur. "
Türler
"Farklı türlere ait canlılar çiftleştiğinde kendi aralarında üreyebilen yavrular doğuramadığından türlerin kaynaşması mümkün değildir.Goriller şempanzelerle, zürafalar fillerle , köpekler kedilerle birleşemez. Bunun aksine insan kabileleri zaman içinde gittikçe daha büyük gruplar meydana getirecek şekilde kaynaşma eğilimindedir. Çağdaş Almanlar kısa bir süre öncesine kadar birbirinden pek hazzetmeyen Saksonlar, Prusyalılar, Svadyalılar ve Bavyeralılar'ın birleşmesi ile oluşmuştu. "...."Fransız halkı Franklar, Normanlar, Bretonlar, Gaskonlar ve Provanslıların bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Kanalın diğer tarafında da İngiliz, İskoç, Galli ve İrlandalıların (isteseler de istemeseler de) kaynaştırılmasıyla Britanyalılar meydana gelmiştir. Çok geçmeden Almanlar, Fransızlar ve Britanyalılar da kaynaşıp Avrupalıları oluşturabilir. "
Sayfa 104Kitabı okudu
Sümerler
Sümerler ne Hint Avrupa kavimlerinden, ne de Semit halklarındandır. Sümerler İ.Ö. 3000 başında Fırat ve Dicle nehirlerinin mecralarına yerleştiler. Bu insanların geldikleri yer yüksek İran yaylalarıdır.
Sayfa 76 - Mezopotamya sanatıKitabı yarım bıraktı