Nasılsın? İyi misin? Bugün canın bir şeye mi sıkkın. sanırım birkaç ay sonra ya çok mutlu olacaz ya da ben yalnız ben çok üzülecem. Hayırlısını istedim ha. Seni bugün rüyamda gördüm, yav ne güzel konuşuyorduk üzerinde lacivert bir tişört ile siyah pantolon vardı. Gözlerin kırgınlık doluydu, için sıkıntılı... Sonra sana ne güzel sarıldım sonra tam mutlu oldum noldu biliyor musun? Uyandım. Rüyaymış meğer. Ama çok güzeldi çok uzundu uyanınca akılda birkaç saniyesi kalıyor.. Umarım güzel gözlerindeki hüzün sevince dönüşür bak ben mutluydum şimdi ise ağlıyorum. Hoş, rüyaların tersi olur derler. İlerde ya beni bırakıp gidersen ya beni unutursan ben her gece bunları düşünüp uyuyorum ha. Eğer bir gün gidersen hayatımın geri kalanını içime gömerim biliyorsun değil mi? Arkadaş bile olamamamızı sana bağlıyorum, senin bu düşüncesiz değilde soğukkanlı tavırlarına. Neyse Allah kerimdir. Yarin sana bisey anlatacam. İyi uykular uzerini ince biseyle de olsa ört aklim kaliyor sonra.
Yaz kış siyah tişört bağımlılığından kurtulamıyorum
Reklam
Brezilya Santos'tan komik bir anı
Bahama adlı bir cafe barda 72 yaşında ilginç dövme ve çok şirin küpleri olan oldukça bakımlı bir beyefendi ile tanıştım. Kimya mühendisi, yaklaşık 20 yıl önce İstanbul'a gelmiş. İstanbul'a ve Türkiye'ye dair anıları oldukça az. Ertesi gün akşam 5'te bira icmek için randevulaştık. 5'ten önce bara gittim, birilerini beklemek her zaman hoşuma gitmiştir. Beklemek daha az telaşlı, daha çok centilmencedir bana göre. Yaşından çok daha genç ve dinamik bir şekilde giyinip gelmişti. Beyaz bir şort, güzel renkli bir tişört ve spor ayakkabı. Küpeler, yüzükler, kolyeler cıvıl cıvıldı. Elinde Portekizce bir kitap. İki bira söyledik. Daha ilk yudumda İstanbul nasıl, insanlarınız nasıl diye sormaya başladı. Nedense aklıma İlhan Berk'in şu dizesi gelmişti: "İstanbul'daki kadınlar uzun boylu U gibi güzel" dizeyi tam anımsyamadığım için çarpık İngilizcemle şöyle bir şey söyledim: The woman in Istanbul so beatiful like a latter on the alphabet. "İstanbul'daki kadınlar alfabedeki harfler gibi çok güzel" Wauw yaptı. Gülüştük. Bu sakar revizyonistlik için İlhan Berk'ten özür diliyorum. 😅
Sokayım giyinmek ile uğraşmanıza. Bir siyah tişört giyer çıkarım…
namaz kılarak dünyayı gözden çıkardığım söylenemez' 'hazret-i ömer olsa ağzımı yüzümü dağıtırdı iftar sonrası çay ve sigaralardan hazret-i ali kale bile almazdı şu bitirme tezini bir evsizle çorba içecek kadar cesur olmadığım duyulsa ensar kız vermezdi medineli çocuklar tebessümler fırlatırdı nefsim kanayana dek tenimi ilk gazvede
Blue Jeans Kot pantolon, beyaz tişört. Odaya doğru yürüdüğünde bilirsin, gözlerimi yaktın. James Dean gibiydi, gerçekten. Ölmek için çok gençtin ve kanser gibi hastaydın. Sen punk rock tarzıydın, bense hip hop'la büyümüşüm. Ama sen bana favori kazağımdan daha çok yakıştın. Ve aşkın ne demek olduğunu biliyorum, aşk incitir. Ama ben hala
Reklam
Hicretsizlik
Hz Ömer olsa ağzımı yüzümü dağıtırdı iftar sonrası çay ve sigaralardan Hz. Ali kale bile almazdı şu bitirme tezini bir evsizle çorba içecek kadar cesur olmadığım duyulsa Ensar kız vermezdi medineli çocuklar tebessümler fırlatırdı nefsim kanayana dek tenimi ilk gazvede bırakıp kurtulmak belki bakışlarıma mescidin kumları bile fazla Bir naat
Hicretsizlik hazret-i ömer olsa ağzımı yüzümü dağıtırdı iftar sonrası çay ve sigaralardan hazret-i ali kale bile almazdı şu bitirme tezini bir evsizle çorba içecek kadar cesur olmadığım duyulsa ensar kız vermezdi medineli çocuklar tebessümler fırlatırdı nefsim kanayana dek tenimi ilk gazvede bırakıp kurtulmak belki bakışlarıma mescidin kumları
Bazen çok arzu ettiğimiz şeyler olmaz ya, çok uğraşır çok didiniriz. Zorlarız bir yönüyle. Yakınında dururuz arzu ettiğimiz her neyse, sonra daha yakın daha da yakın... Ádám Bodor, "Belki de uzaklardan bakarak görmenin sevdanın henüz denenmemiş bir yolu olduğunu düşünmüştü," der. Belki de öyledir sevgili okur. Belki de bu kadar hevesli
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
Aziz Ata saç kurutma makinesini kapatıp fişten çektiği gibi dolabın önüne geçti. Ben konuşmaya devam ederken bir anda tişörtünü çıkarıp yere bıraktı ve kendine yeni bir tişört aldı. Önce boğazımı temizleyip gözlerimi kaçırsam da tam önümde kalan aynadaki yansımadan Aziz Ata'nın geniş omuzlarını ve sırtını gördüm. Fakat gözlerime çarpan şey sırtının güzelliğinden ziyade, sırtındaki izlerdi... Sırtında kesik ve hatta yanık izlerini anımsatan bazı izler vardı, soran gözlerle ona döndüm.
650 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.