Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.40
Uyurkulak, 3.kitabı Bazuka'da, Tol ve Har'dan sonra hikaye tarzını denemiş, tüm hikayelerini ise arkadaşlarıyla birlikte kafa patlatarak yazmış. Bu da tüm öykülere başka tatlar katmış. Genel olarak aşk, yalnızlık ve şiddet hikayeleri olarak tanımlanmış fakat bunların haricinde tek bir duygu gözüküyor hepsinde o da "boş vermişlik". Varoluşçu felsefenin içinde genelde yer alan yalnızlık duygusu da etkili olmuş hikayelerde. Özellikle, Kuş Yuvası ve Emrah Serbes için yazdığı Aşk, Yalnızlık ve Bazuka hikayelerini çok sevdim. Şarap hikayesi ise çok güzeldi. Fark ettiğim bir yan daha oldu. Sanırım Uyurkulak bu kitabı yazarken Merhume'nin de altyapısını hazırlıyordu, çok fazla benzerlikler var. Merhume'yi önceden okumuş olmak bu ayrıntıları görmeme sebep oldu, iyi de oldu.
TOL
Türk yeraltı edebiyatının en iyi örneklerinden biri bu kitap.Gençliklerinde devrim hayali kuran ve 12 Eylül darbesiyle farklı yerlere savrulmuş bir grup arkadaşın hikayesini anlatıyor.Bu hikayeyi anlatırken de son yılların popüler üslubu flashbeck'lere başvurarak bir bölüm günümüzü bir bölüm geçmişi anlatıyor.Kitabın ilk cümlesi kitabın özeti aslında;
"Devtim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi"
Yazı fontlarının büyütülerek her fırsatta boş sayfalar bırakılarak kitabın sayfa sayısının artırılması yani kitabın köpürtülmüş olması köylü kurnazlığından başka bir şey olmasa gerek.
Öte yandan Murat Uyurkulak ın diğer kitaplarından alınan ve bu kitapta karşımıza çıkan hikayeler var.
Tol Har ve Bazuka'nın üzerine April Yayıncılık'a bulaşmamamız gerektiğini mi düşündürmeli?
Bu kitap ilk çıktığında dört gözle beklemiştim gelmesini şehrime. Murat Uyurkulak benim için çok özel bir yazardır. (Neden özel olduğundan sonra bahsedebilirim özellikle de Tol'de) Kötü bir gün geçiriyordum o kadar kötüydü ki iyi mi kötü mü tam karar verememiş ve sırf bu yüzden duygu durum bozukluğu yaşamıştım o gün. Her zaman yaptığımı yapmadım. Avmlere ne kadar tepki göstersem de kitap almak için onca elektriği, ışığı ' sözde mutlu marka takıntılı gençleri, zoraki gülümseyen ve gerçekten yaptığı işten memnun olmadığı her halinden belli güvenlik görevlisini çekebilirim diye düşündüm. Kitapla ilk karşılaşmam da alıp elime okumaya başladım. Ve yine Murat Uyurkulak muhteşem bir kitap ortaya koymuş dedim.
Kitabı alıp çıktım beraber ıslandık o gün kitapla, üzüldüm bir sayfa açtım rastgele sonra bir sayfa daha.. Ben üzgündüm kitap avuttu beni. Bir kitabın kaderi olur mu? Olur , o kitabı elinde tutan kişinin kaderini paylaşır; hüznünü,üzüntüsünü, gözyaşını paylaşır. Kitaptaki karakter olmazsın bazen kitap sen olur, senden bir parça olur. Yağmurun altında göğsüme bastırdığım kitabın kaderi bendim..
Tol, hayal, düş ve hayal kırıklıkları ile dolu bir kitap. Tolu anlatmaya kelimeler yetmeyecek ama anlatmalıyım çünkü sadece bir kitap değil bir devrin başlangıcı ve yitik bir aşkın gölgesidir benim için.. Okuyup hayal kurduğumuz, film çeksek acaba bu kısmı nasıl çekerdik dediğimiz fakat sonrasında hayalleri ile baş başa kaldığım ve kimseye hediye
264 syf.
7/10 puan verdi
Kitabı okurken hissettiklerimi söylemek istiyorum. Okuduğum her cümlede sanki bir rüya ve kabus karmaşasındaydım. Yazarın her cümlesi sanki içinden öylece kopmuş ağza geldiği gibi yazıya dökülmüş. Ve bu esnada ben dökülenleri toplarken kafam karışmış, nerde olduğumu bile unutmuşum.
Kitabı bilen insanların söyledikleri kitabı hem ilginç, hem ürkütücü kılıyor;" Yarım bıraktım veya sonunu getiremedim."...
Sonuna kadar dayanıp kitabı bitirdiğinizdeyse, "Daha fazla istiyorum..."
Okuduğum en iyi yerli romanlardan biridir. Kurgusundan anlatımda ki dil ustalığına kadar cok beğendim. Daha önce Tol u okumuştum ama Merhume cok cok farklı. Kelimelerle cümlelerle resmen sans ediyor bu kitabında Murat Uyurkulak.
Yazarın okuduğum ilk kitabı, Hakan Gündayın bir söyleşisinde beğendiği Türk yazarlar arasında olduğunu belirttiğini hatırlıyorum. O günden beri bir kitabını okumayı istiyordum, sonunda bitti. Yer yer dilini ve anlatımını çok dağınık buldum, konu daldan dala , karakterden karaktere bağlantı kurulmadan atlanmış . Ama konu itibariyle geniş bir zaman dilimini kapsadığı için belki de olması gereken buydu kitabı yazarken.
Konu siyasi hayatın içinde aktif rol almış, devrim yapmak gibi kocaman ümitleri olan nice insanın darbeler sonucunda parçalanan, dağılan, lime lime edilen hayatlarını ve sadece aktif rol alanın değil o kişinin eklentisi olan her insanında dolaylı olarak bu parçalanmadan etkilendiğini konu alıyor.
Yer yer yapılan işkenceler, sorgu sırasında yaşananlar anlatılmış. Yol arkadaşlarının hepsi bir şekilde yolunu bulmuş , ama kendisi delirecek kadar dusunmekten , sorgulamaktan bitap düşmüş bir benlik.
Çok siyasete dokunmadan anlatılan siyasi dönemler kitabı, meraklılarına tavsiye ederim. Bol kitaplı günler dilerim, keyifli okumalar:))