Murat Uyurkulak, okuyucusunu ilk başta anlamsız gibi duran anca kimi Kürt lehçelerinde "isyan" anlamına gelen Tol isimli romanıyla, tarihten ayıklananların hikayesini seriyor okuyucusunun önüne. Yüzeysel olarak bakılırsa yol bağlamında gelişen ve içindeki farklı metinlerle genişleyen bir dönem romanı taklidi yapsa da aslında bir intikam, ülkenin son elli yılının, son elli yılın üç darbesiyle üzerlerinden geçtiği insanların hikayesini anlatan bir eser Tol. Ben ve öteki ilişkisini, iktidarın terörü nasıl bir araç haline getirdiğini, toplumdaki iktidar temsillerinin "öteki" üzerinden nasıl beslenip büyüdüğünü üç kuşak üzerinden alaycı bir dille hatta parodileştirerek işliyor yazar. Yusuf kabul dışı yaşamını bir büro düzenine indirgeyen, kendi hayatındaki yanlışları düzeltemeyince bunu musahhihlik yaparak yücelten aslında kayıp bir kimlik. Karşısında yılların devrimcisi Şair. İki anakarakter üzerinde ilerliyor gibi görünse de susturulmaya çalışan herkesin romanı Tol. Bununla beraber kuşaklar arası saydam geçirgenlikleri tek sesli değil hegemonik bir yapı sunuyor. Kaybolmuşların, susmusların, hakikat ve intikam peşinde olanların romanı oluyor kısaca. Bir halkın adının, karda yürürken çıktığını hiç karda yürümemişlerin iddia ettiği hakikatine(?) ölümsüz bir başkaldırı olacak her yüzyılda. Uzun uzun yazmadan eserin ilk cümlesi dahi onun özeti olabilecek bir nitelikte; "devrim vaktiyle bir ihtimaldi ve çok güzeldi." İyi okumalar