İnsan aynada gördüğü kişiye hayatı boyunca değişik duygular bekleyebiliyor. Bazen nefret ediyoruz kendimizden, bazen neredeyse şefkat duyuyoruz. Varolmanın anlamlı bir şeymiş gibi göründüğü anlar var, bir de aldığımız tek bir nefese bile bahane bulamadığımız zamanlar. Bunlar hayatımızın içinden akıl sır ermez bir sırayla, fener alayları gibi geçip gidiyor. Üstelik zamanla bir şeylerin değişeceğini ummak da galiba boşuna. Aynayla aramızdaki fırtınalı ilişkinin belki de zamanla ilgisi yok.
Kadınların hayattaki bir görevinin de erkeklerin özgüvenlerini ayakta tutmak ama bu arada aşırı özgüven yüzünden saçmalamalarını da engellemek olması haksızlıktı.
Seriyi hayırlısıyla bitirdim. Kitaplarin hepsini sırasıyla okuyunca içindeki bazı detaylar kendini biraz tekrar etmiş gibi ama seri halinde okumayanlar için bu doğru bir hamle sanırım. Tuna Kiremitçi 'nin dili gayet yalın. Sayfalar akıp gidiyor okurken. Ve katili bulmaya çalışırken aslında bulamamak en güzel kısmı benim icin. Bu sefer buyul bir müzik festivalinin düzenleyen adamın cinayetiyle karşı karşıya Perihan komiser. Festivale engel olmaya çalışan bir tarikat ve sonrasında define avcılığı da işin içine girince olaylar daha da heyecanlı bir hal alıyor. Şimdiden keyifli okumalar:)
Hemen hemen yayımlandığı dönemde alıp, yıllardır kitaplığımda olmasına rağmen niye bilmiyorum yeni okuma fırsatım oldu.İsmi 'Aşk neyin kısaltması' olsa da aşk,sevgi ve hayata dair çeşitli konular üzerine deneme-inceleme türde bir kitap denilebilir.
Yazardan okuduğum ilk kitap ve dedim ki neden bu kadar bekletmişim?:)Kendime dair altı çizilecek çok fazla detay buldum,bu da iyi hissettirdi.En kısa sürede yazarın elimdeki diğer kitaplarına da şans vermek istiyorum.
Özellikle Kiremitçi'yi yakından tanımak isteyenlere önerebilirim; akıcı, anlaşılır.Edebi bir beklentiye girmeden çapraz okumanıza ilave edebilir veya tek başına okunabilir.Bir yazar olarak oğluna böyle bir anı bırakması ise bence hoş bir detaydı.Kitapla kalın,sevgiler.
...artık insanlığın öldüğünü değil, henüz doğmamış olduğunu düşünmeye başlıyordunuz. Belki de henüz kimsenin tanımadığı bir anneden, bilinmeyen bir gelecekte doğacaktı gerçek insanlık. Tarih kitaplarında şimdiki halimizden acıyarak bahsedeceklerdi.