Öyle bir kitap düşünün ki acının kelimelere bulaştığını görüyorsunuz, çaresizliği barındıran kelime aralarından atlıyorsunuz ve orada saklanan umut kırıntısına tutunuyorsunuz. Bırakamıyor, gidemiyorsunuz. Alışıyorsunuz, bir daha mutlu olamayacağınız fikrinin oluşturduğu o hissiyata alışıyorsunuz.