Yazar bizimle üst akıldan konuşmuyor, kendi hayatında uyguladıklarının bir reçetesini veriyor adeta. Kuru bilgiler değil asla okuduklarımız.
"Bir alışkanlık mı edinmek istiyorsun? Böyle yap."
"Olmadı mı? O zaman böyle yap."
"O da mı olmadı? O zaman bunları yapmamayı dene?"
Bir alışkanlık kazanmak ya da bir alışkanlığı bırakmak için tek bir yol göstermiyor ve gerçekçi davranarak tavsiye veriyor.
Açıkçası ben çok beğendim. Bir alışkanlığı kazanmak ya da bir alışkanlığı bırakmak için kitaptakilerin yarısını dahi yapsak yine de işe yarar.
Tavsiye: Bol bol not alınarak okunması daha istifadeli olacaktır.
İvan'ın yaşadığı sıkıntı ve acılar hakkında bilgece laflar edip, felsefi şekilde nasihat eden ve hayat hakkında her şeyi anlayabildiğini düşünen Andrey.. Ne kadar anlatırsa anlatsın anlaşılmadığını bilen İvan.. Bu iki karakterin zamanla ettikleri sohbetleri ve bu sohbetlerin neticesini okuyoruz kitapta. Sonu üzse de gerçekliği yüzüme çarptı.
Kitabı kapattıktan sonra şu cümle geldi aklıma:
"Kimse sınanmadığı günahın masumu değildir."
"Huzur ve mutluluk insanın dışında değil, tam içindedir."
"Nasıl yani?"
"Sıradan bir insan iyiyi de kötüyü de dışarıdan, yani koğuştan ve çalışma odasından bekler ama düşünen biri bunun bizzat kendi içinde olduğunun farkındadır."
Hayatı kavramaya çalışan ve dünyanın aptalca telaşını tam anlamıyla aşağılayan özgür ve derin bir anlayış, bunlar insanoğlunun daha yücesini asla bilmediği iki nimet.