ne çocuk işçiler,
ne çocuk anneler ne çocuk gelinler,
ne çocuk mülteciler,
ne de çocuk ölümler olsun.
KİRLİ ELLERİNİZ de
KİRLİ EMELLERİNİZ de
çocuk bedenlerinden uzak dursun...!
.
ne istismar, ne de ihmal edilsin,
çocuklara bir anne adaleti, bir anne asaleti,
bir anne merhameti,
bir anne şefkati dışında yaklaşılmasın.
.
çocuklar;
yaşama sebebimiz, hayatımızın anlamı.
onlarla güneşi daha bir parlak,
denizi daha bir mavi, yeşili daha bir yeşil görürüz.
onlar bizim kanatlarımız, onlar bizim umutlarımız
saçlarının teli titrese, kıyamet kopar ölürüz.
...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını
yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var
göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn-
cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.
Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir
keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak
1. Schopenhauer - Say yayınları dizisi
2. Schopenhauer - İsteme ve Tasarım olarak dünya
3. Schopenhauer - Aşkın metafiziği
4. Rudiger Safranski - Felsefenin yaban yılları( Schopenhauer biyografisi)
5. Nietzsche - Böyle buyurdu zerdüşt
6, Nietzsche - Putların Alacakaranlığında
7. Nietzsche - İyinin ve kötünün ötesinde
8. Nietzsche - Ecce
Tarihte bütün filozoflar yaşamın anlamını farklı bir davranış biçiminde
bulmuşlardır. Mesela, bir Buda yaşamın anlamını kişinin kendi isteklerini
dizginlemesinde bulurken Darwin ise üreme mücadelesinde bulmaktadır.
Spinoza, yaşamın anlamını panteizmde bulurken herhangi bir dindar düşü-
nür, sahip olduğu iradeyi, kendisinden öte bir varlığa
*Yaşamak acı çekmektir; yaşamı sürdürmek, çekilen bu acıda bir anlam bulmaktadır. Eğer yaşamda bir amaç varsa, acıda ve ölümde de bir amaç olmalıdır. Ama hiç kimse bir başkasına bu amacın ne olduğunu söyleyemez. Herkes bunu kendi başına bulmak ve bulduğu yanıtın öngördüğü sorumluluğu üstlenmek zorundadır"
İlk cümlem,
İnsanın Anlam Arayışı*
1) GOGOL' UN RAHATSIZLIĞI VE BUNUN ÖLÜ CANLAR KİTABIYLA BAĞLANTISI
Gogol'un "Manik depresif psikoz" diğer adıyla "Bipolar bozukluk" adındaki bir hastalığı vardı. Bu hastalığın gerek akademik gerek sosyal hayatı ne kadar ciddi bir biçimde etkilediğini hepimiz biliriz. Gogol da bu hastalıktan çok çekti; Manik