Millet, uzun tarihî olaylar ve toplumsal yaşayışı içinde, binlerce yıllık imanın, kanın ve duyguların birleşmesi ile yoğrulmuş; ortak değer yargıları hâlinde billurlaşmış ortak davranışlar hâlinde görünmekte olan, haz ve elemi beraber tadan, birbirinden haberi yokken de birbiri gibi olan bir varlıktır. Attilâ’nın misafirlerine altın kaplar içinde yemek ikram ederken, tahta çanaktan tek türlü yemeğini yemesi ne ise, Yavuz Sultan Selim’in yemek usulü de aynıdır. Attilâ’nın Bizans hükümdarına gönderdiği mektubun edâsı, üslubu, hitap tarzı ne ise, Kanunî’nin François’ya gönderdiği mektubunki de öyledir. İşte millet, bu ayniyet ve devamlılıktır.