Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Amanda Ripley

Amanda RipleyDünyanın En Zeki Çocukları yazarı
Yazar
8.4/10
26 Kişi
122
Okunma
3
Beğeni
1.887
Görüntülenme

Amanda Ripley Sözleri ve Alıntıları

Amanda Ripley sözleri ve alıntılarını, Amanda Ripley kitap alıntılarını, Amanda Ripley en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Otoritatif:Otorite yanlısı ve hoşgörülünün karışımı
Dünya çapında ebeveynlikle ilgili çalışmalar yapan insanlar, bu farklı stilleri genellikle dört temel kategoride topladı: Otorite yanlısı ebeveynler sıkı disiplinci, "çünkü ben öyle diyorumcu" ebeveynlerdi. Hoşgörülü ebeveynler, anlayışlı ve çatışmadan kaçınma eğilimindeydi. Ebeveynden çok arkadaş gibi davranıyorlardı. İhmalkår ebeveynler tam da kulağa geldiği gibiydi: Duygusal olarak uzak ve çoğu zaman orada olmayan. Aynı zamanda muhtemelen yokluk içinde yaşıyorlardı. Bir de dördüncü seçenek vardı: Otoritatif. Kelime, otorite yanlısı ve hoşgörülünün karışımı gibi bir anlam içeriyordu. Bu ebeveynler iki şey arasında tatlı bir yerde duruyordu: sıcak, duyarlı ve çocuklarına yakın fakat çocukları büyüdükçe onlara keşfetmek, başarısız olmak ve kendi seçimlerini yapmak için özgürlük veriyorlardı. Otoritatif ebeveynler çocuklarını yetiştirirken net, belirgin sınırlar ya da bir araştırmacının dediği gibi "üzerinde hiçbir şekilde tartışmadıkları kurallar" da koyuyorlardı. Doug Lemov Teach Like a Champion adlı kitabında, "Cana yakınlık ve sıkılığın zıt kavramlar olduğuna inanmak üzere sosyalleştik" der. "Gerçekte ne derece cana yakın olunduğu, sıkılık derecesini bağlamaz ve aynı durum tam tersi için de geçerlidir." Hem cana yakın ve samimi hem de sıkı olmayı başaran öğretmenler ve ebeveynler, çocuklarla uyumlu bir ilişki kurarken onların güven ve saygısını da kazanıyordu.
Sayfa 118
Mutluluğa gelince, Birleşmiş Milletler tarafından yaptırılan 2012 Dünya Mutluluk Raporu'nda Finlandiya ikinci sırada (Danimarka'dan sonra) yer alıyordu. Finlerin mutlu olmak için çok nedenleri vardı. Bunlardan biri de eğitimin geliri artırdığı, gelirin de mutluluğu artırdığı gerçeğiydi. İngiltere İşçi Partisi lideri Ed Miliband 2012'deki sosyal hareketlilik konferansında, "Amerikan Rüyasını istiyorsanız, Finlandiya'ya gidin" diyordu. Yirmi birinci yüzyılda Finlandiya'da yoksul biri için çok iyi bir eğitim almak, Amerika Birleşik Devletleri de (mutlulukta 11 numara) dahil olmak üzere dünyanın hemen her ülkesinde olduğundan daha kolaydı.
Reklam
Eğitim konusuna ilgiliyseniz okumanızı tavsiye ederim!
ABD'de her yıl, ülke genelinde gereksinim duyulandan neredeyse iki buçuk katı kadar fazla öğretmen yetiştirildi. Bu, özellikle ilkokul öğretmenleri için çok fazla bir orandı. Aslında ABD bir istisna değildi. Düşük standart ve yüksek arz kombinasyonu, dünya genelinde eğitim sistemlerini tıkayarak öğretmenlik mesleğinin seviyesini tümüyle
Sayfa 91
Henüz taze bir öğretmenken, ciddiyetin önemini anlamış bir müdürün olduğu bir okulda çalışmaya başlamıştı. Müdür mükemmel olmamakla beraber, ona önemli şeyler öğretmişti. Örneğin, yanlış davranan bir çocuğu cezalandırmak için asla koridora göndermemek gibi. "Düzgün davranmalarını sağlamak için başka bir yol bulun." Okul bir doğru davranış fabrikası değildi, öğrenme fabrikasıydı. Onun vizyonu buydu ve çok netti. Eğer çocuklar koridordalarsa öğrenmiyorlardı. Ona aynı zamanda bir çocuğu asla okuldan eve çantasız göndermemeyi öğretmişti. Ödevleri neredeydi? Okul öğrenme yeriydi ve ödev önemliydi. Bu küçük kızlar ve oğlanlar her beş yetişkinden birinin işsiz olduğu bir mahallede yaşıyordu. Okuldaki tüm öğrenciler Afrika kökenli Amerikalıydı. Çoğu da yoksul ya da yoksulluk sınırına yakındı. Bu çocukların başarılı olmak için çok şey öğrenmeleri gerekiyordu. Sırt çantaları onların can yelekleri gibiydi ve onlarsız kesinlikle boğulurlardı.
Çok güzel !
Çocuklarınıza kitap okuyun. Bu kadar basit olabilir mi? Evet, bu kadar basit olabilir ama bu, ilginç olmadığı anlamına da gelmez. Sonuçta, çocuklarınıza kitap okumak ne anlama geliyordu? İyi yapıldığında, onlara dünyayı öğretmek anlamına geliyordu; uzak diyarlar, dumanı tüten yanardağlar ve aç karnına uyumak zorunda kalan çocuklar. Onlara kitap hakkında sorular sormak anlamına geliyordu; kendi kendilerine düşünmeye teşvik eden sorular. Çocuklara yalnızca okumanın değil; aynı zamanda her türden yeni şeyler öğrenmenin önemli olduğu mesajını göndermek anlamına geliyordu. Çocuklar büyüdükçe etkisi fazla olan ebeveyn katılımı türü de değişiyordu. Tüm dünyada, çocuklarıyla film, kitap ve gündemdeki konularla ilgili sohbet eden ebeveynlerin çocukları, büyüdüklerinde okumada daha başarılı gençler oluyordu. Yani çocuklarının yaşlarını aşan konularda sohbet eden ebeveynler aslında çocuklarına düşünen yetişkinler olmayı öğretiyordu. Okul etkinliklerinde gönüllü olmanın aksine bu tür bir ebeveynlik çabası, farklı ülkeler ve farklı gelir düzeylerinde bile daha net ve ikna edici sonuçlar getiriyordu.
Sayfa 113
Eğer geri dönüp ölmeden önce bir şeyi son kez değiştirme şansı olsa neyi değiştireceğini sordum. Sorumu yanıtlarken hiç tereddüt etmedi. “Öğretmenler. Her şey öğretmenlere bağlı. İyi hazırlanmış, iyi seçilmiş, iyi öğretmenlere ihtiyacımız var. Başka hiçbir şeyi değiştirmezdim.
Reklam
Özünde PISA, apaçık ortada olması gerekip de görünmeyeni ortaya çıkardı; eğitime yapılan harcamalar çocukları daha zeki yapmıyordu. Her şey ama her şey öğretmenlerin, velilerin ve öğrencilerin bu yatırımlarla ne yaptıklarına bağlıydı. General Electric'ten Amerikan donanmasına kadar tüm büyük kuruluşlarda olduğu gibi mükemmellik, doğru yapılması en zor olan şeye, yani uygulamaya dayanıyordu.
Jenny hagwonda(Korede dershane sistemi) okulda öğrendiğinden daha fazla şey öğrendiğini söylemişti. Nedenini sorduğumda, basit bir açıklama yapmıştı: "Sanırım daha iyi olmalarının nedeni, daha etkili öğretmeleri." Koreli gençlerin çoğu hagwon öğretmenlerini, normal öğretmenlerine tercih ediyordu. 116 liseden 6600 öğrenci üzerinde yapılan bir araştırmada, Koreli öğrenciler hagwon öğretmenlerine her yönüyle daha yüksek puan veriyordu: Hagwon öğretmenleri derse daha iyi hazırlanıyor, kendilerini öğretmeye daha çok adıyor ve öğrencilerin görüşlerine daha saygılı oluyor, diyorlardı. Akademik performansı ne olursa olsun âdil davranma söz konusu olduğunda öğrenciler, hagwon öğretmenlerinin en iyisi olduğunu söylüyorlardı. Serbest piyasa güdüsü işe yarıyor görünüyordu, en azından öğrencilerin bakış açısı ile. Öğretmenler öğrencilere daha çok müşteri gibi davranıyordu. Kore, Amerika'nın yeni gelişen charter okulları kavramı için bir kanıt mıydı? Rekabet açıkça kazanca ve müşteri dostu uygulamalara yol açmıştı. Fakat çocuklar gerçekten de hagwonlarda daha fazla şey mi öğreniyordu?
Tüm çocuklar, modern dünyada ayakta kalabilmek için üst düzey düşünme yetisine sahip olmalıdır. Bunu gerçekleştirmenin tek yolu okullarda, çocukların gerçek ve doğru olduğunu hissettiği, ciddi bir entelektüel kültür ortamı yaratmaktır. Okullardan ve ülkelerden gün geçtikçe daha fazla veri sızdıkça ve öğrenciler ne kadar daha fazla şey başarabileceklerini dünyaya haykırdıkça, bu aykırı öyküler, artık duymazlıktan gelinemeyecek kadar fazla ses çıkaracaktır.
Bir eğitim sisteminin kalitesi, öğretmenlerinin kalitesini geçemez.
272 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.