Fransız coğrafyacı ve jeopolitika uzmanı Yves Lacoste 1929 yılında Fas’ta doğdu. 1976 yılında jeopolitik “Hêrodote” dergisini kurdu.
Yayımlanan eserlerinden bazıları şunlardır: Les Pays sousdéveloppés (1959); Géographie du sous-développement (1965); Ibn Khaldoun - Naissance de l’histoire du Tiers-Monde (1965) [İbni Haldun: Tarih Bilimin Doğuşu, Çev. Mehmet Sert, Ayrıntı Yay., 2012] ; La Géographie ça sert d’abord à faire la guerre (1976); Contre les anti-tiersmondistes et contre certains tiersmondistes (1985); Géopolitique des régions françaises (1986); Dictionnaire de Géopolitique (1993); Dictionnaire géopolitique des États (1994); La Légende de la terre (1996); Vive la Nation - Destin d’une idée géopolitique (1998); L’Eau des hommes (2002); |De la Géopolitique aux Paysages. Dictionnaire de la Géographie (2003); Maghreb, peuple et civilisation (Camille Lacoste-Dujardin ile birlikte) (2004); Géopolitique. La longue histoire d’aujourd’hui (2006) [Büyük Oyunu Anlamak, Jeopolitik: Bugünün Uzun Tarihi, NTV Yay., 2007]; L’Eau dans le monde: les batailles pour la vie (2006); Géopolitique de la Méditerranée (2006)
... coğrafya, önce, savaş yapmaya yarar. Her bilim için, her bilgi için bilgikuramsal önkoşullar sorunu ortaya atılmalıdır; bilimsel süreç bir tarihe bağlıdır ve bir yandan ideolojilerle ilişkileri içinde, öte yandan uygulama ya da iktidar olarak düşünülmelidir. Coğrafya önce savaş yapmaya yarar sözü, sadece askeri harekata yarar anlamına gelmez; sadece şu ya da bu düşmana karşı açılması gereken savaş olasılığına karşı değil, aynı zamanda devlet örgütünün, üstünde güç kullandığı insanları daha iyi denetlemek amacıyla, bölgeleri düzenlemesine yarar. Coğrafya, önce siyasi ve askeri uygulamalar için stratejik bir bilgidir ve ilk anda karışık, çok çeşitli bilgilerin biraraya gelmesini gerektiren de bu uygulamalardır. Bilgi için, bilginin parçalara ayrılması gerçeğinin dışına çıkılmazsa, bu bilgilerin varlık nedenleri ve önemleri kavranamaz.
Benim yaptığım jeopolitik tanımı ise daha kısadır ve jeopolitik kelimesini güçlü bir anlamda ele almaktadır. Ele aldığımız şey basında kullanılan haliyle jeopolitik olduğunda -ki giderek artan oranda böyledir- söz konusu olan, ister resmi ister yasadışı olsun, net olarak yerleşmiş siyasi güçler arasındaki ilişkilerdir. Etnik veya dini gruplar arasındaki kanlı mücadeleler, ülkeler arasındaki savaşlar, bir halkın bağımsızlık mücadelesi, büyük devletler arasındaki çatışma tehditleri. Ben ise, terimin başlangıçtaki anlamı itibarıyla jeopolitik derken, kentsel yığılmalar da dahil olmak üzere büyük veya küçük boyutlu bir toprak üzerindeki güç rekabetlerini kastediyorum. Jeopolitikte coğrafi toprak temel önemdedir, fakat söz konusu olan sadece var olan haliyle değil, kapsamı, engebe biçimleri ve kaynaklarıyla birlikte topraktır. Söz konusu olan aynı zamanda orada yaşayan erkekler ve kadınlar ve kendilerine anlatılan (haksız veya haklı) hikâye nedeniyle kabul ettikleri veya savaşım verdikleri iktidarlar, korkuları ve şu veya bu düzeyde yakın bir gelecek ile şu veya bu düzeyde uzak bir geçmiş hakkında yaptıkları temsillerdir.
Tarih ile geçmiş aynı şey değildir. Eğer sosyal medyadaki ya da okullardaki ''tarih anlatısı'' size dikte ediliyorsa siz muhtemelen vaki olmuş gerçek hadiseleri değil tarihçiler tarafından kurgulanmış safsatalardan haberdarsınız. Herhangi bir ülkede herhangi bir rejim değişikliğine gidilse ilk değişecek olan şey okullardaki müfredat olur. Her iddia ile gelen yeni bir idare kendinden evvelki iktidarı kötüler. Kendinden evvelki vukua gelen hadisatı kendisine temel ittihaz ettiği prensipler itibariyle tahlil eder.
Hani bilimler istisnası olmayan ve temadi eden hakikatler idi ?(
Başvuru Kaynakları:
● 💻 Google Earth Pro, support.google.com/earth/answer/21...
● 🌐 Harita Genel Müdürlüğü - Atlas, atlas.harita.gov.tr
● 🗺️ Dünya Siyasi Haritası, Mepmedya Yayınları
● 🗺️ Dünya ve Kıta Haritaları, cografyaharita.com
● 📕 Ülke Ülke Dünya Atlası, Kolektif, Doğan Burda Yayıncılık
● 🌐 David Rumsey Map Collection,
Siyaset Bilimi
● 📕 Yurttaşlık ve Çevre Bilgisi, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları
● 📕 İnsan Hakları ve Demokratikleşme Süreci, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları
● 📕
Fransız Coğrafyacı Yves Lacoste tarafından yazılan, dikkat çeken bir isme sahip bu eser, ilk olarak 1976 yılında yayımlanmış. Kitap yazarın ben kimim, coğrafyaya nerden bulaştım, bu kitabı neden yazdım sorularına cevap verdiği, otobiyografi niteliğinde uzunca bir önsözle başlıyor. Özsöz tam elli sayfa... Eserin giriş bölümünde, insanlar
İbni Haldun’un, tarihin bilim olarak doğuşunu simgeleyen yapıtı Mukaddime, Ortaçağ Arap uygarlığının sönmeye yüz tuttuğu bir sırada kaleme alındığından, İbni Haldun’u ve düşüncelerini doğrudan izleyen bir akım ortaya çıkmadığı gibi, bu düşünce daha sonraki yüzyıllarda unutulmaya yüz tuttu. İbni Haldun, 14. yüzyılda toplumların iktisadi, sosyal ve
Kapağına bakıp da sade suya tirit bir kitap sanmayınız. Güncel uluslararası meseleleri anlaşılır haritalar eşliğinde özetleyen oldukça faydalı bir eser.