2 Kasım 1962'de Karaman'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Karaman'da yaptı. 1979 yılında Karaman Lisesinden mezun oldu ve 1980 yılında Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Genel Türk Tarihi Ana bilim Dalında başladığı yüksek öğrenimini, 1984 yılında bitirdi.
Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsünde 1984 yılında başladığı Yüksek Lisans eğitimini, "İstanbul'daki Rum-Yunan Teşkilat ve Cemiyetleri (30 Ekim 1918 - 16 Mart 1920)" isimli çalışmasıyla 1986 yılında tamamladı.
1984-1988 yılları (Ankara-Mamak) arasında Elektronik Astsubay Hazırlama Okulunda "İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük" derslerine girdi. Aynı Enstitüde 1986 yılında başladığı Doktora eğitimini, "Türkiye'deki Gayrimüslimlerin Yirminci Yüzyıl Başlarında Sosyo-Ekonomik Durumları (1900-1918)" isimli çalışması ile 1993 yılında bitirdi.
Aynı fakültede okurken 1982 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığında askeri öğrenci oldu.
5 Ağustos 1988 - 5 Ağustos 2002 tarihleri arasında 14 yıl Kara Harp Okulunda Atatürkçülük ve Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi öğretim elemanı olarak çalıştı.
5 Ağustos 2002 - 6 Ağustos 2004 tarihleri arasında Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi Komutanlığı görevini yürüttü. 23 Ağustos 2004 tarihinde başladığı İstanbul'un Harbiye semtindeki Askeri Müze ve Kültür Sitesi Komutanlığı Müze Kısım Amirliği görevini bir yıl yürüttü. Dr. Öğ. Albay rütbesinde iken, 3 Ekim 2005 tarihinde kendi isteğiyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nden emekli oldu.
Türkiye'deki Gayrimüslimler (Rumlar, Ermeniler, Yahudiler), Türk-Yunan İlişkileri, Atatürk, Atatürkçülük ve Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi alanlarında eser sahibi olup, bu konularla ilgili makaleleri çeşitli akademik ve askeri dergilerde yayınlandı. Başta, Genelkurmay Başkanlığının düzenlediği "Askeri Tarih Seminerleri" olmak üzere birçok bilimsel toplantıya davetli veya görevli olarak katıldı ve bu toplantılarda bilimsel bildiriler sundu.
Halen Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi olan Dr. Ali Güler, Anıtkabir Derneği Yönetim Kurulu üyesidir. Berikan Yayınevinin yayın danışmanlığını yürütmekte, Düşünce ve Tarih dergisi ile Anıtkabir dergisinin Genel Yayın Yönetmenliğini yapmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisinin 21 Mart 2015 tarihinde yapılan 11. Olağan Genel Kurulunda Merkez Yönetim Kurulu üyesi olarak seçilmiştir.
Atatürk Dinler Tarihi ve bunun içinde İslam tarihi ve Türkler konularının yazılırken bilimsellik ve millilik ölçütlerinin göz ardı edilmemesi gerektiğini istemiştir çalışmalarda bilimsel kaynakların kullanılması da onun en temel ilkelerinden biriydi .Ancak bu kitapları yazanlar onun isteklerini tam olarak yerine getirememişlerdi bunun üzerine Atatürk oturmuş liselerde okutulacak olan tarih 2 orta zamanlar adlı kitabın İslam tarihinin doğuşu ve gelişimi bölümünün önemli bir kısmını kendi yazmıştır
“Okumaya, kitaba ‘hastalık’ derecesinde düşkün olan ve güçlü bir düşünce adamı, fikir adamı olarak kendi ve milletinin hayatını şekillendiren Mustafa Kemal Atatürk; çok önemli bir özel kitaplığa veya özel kütüphaneye sahipti. Onun görev yaptığı cephelere giderken bavullarla, cephane sandıklarıyla kitap taşıdığını, düzenli bir ev hayatı yaşarken de aynı zamanda bir çalışma odası olarak kullandığı mutlaka iyi bir kütüphane odası hazırlattığı, nihayet yurt gezilerine çıktığı zaman şehir kütüphanelerinden kitaplar getirerek okuduğunu biliyoruz.”
Atatürk'ün insani özelliklerini aktarmaya çalışan bir kitap. Edebi tarafının kuvvetli olduğunu söylemek mümkün değil ama bir bölümünü bilmediğim ilgi çekici bilgiler veriyor. Bazılarını paylaşmak isterim.
Atatürk'ün soy ağacı çok net bir şekilde belli. Anne ve baba tarafı Konya civarından gelip Balkanlara yerleştirilmiş Yörük Türkmenlerden.
Belli çevreler tarafından ne kadar çok günahı alınan, iftiraya uğrayan bir adamdır büyük Atatürk. Ben de ilkgençlik yıllarımda onunla ve kıymetli anne ve babasıyla ilgili o kadar çok iftira duydum ve okudum ki; bugün bu iftiraları atanlara lanetler okuyorum... Üstelik bunlar gibi utanmaz adamlar halen fırsat bulduklarında iftira ve yalanlarına devam etme çabası içindeler. Kaç nesli bu yalanlarla zehirlediler ne yazık ki!
Bu bol belgeli, küçük hacimli kitapta, Atatürk'ün hem baba tarafından hem de anne tarafından bütün soyağacı isim isim ortaya konulmuş vaziyette. Atatürk'ün dayıları ve Ali Rıza Bey tek erkek çocuk olduğu için onun amcası tarafından vefat eden ve halen berhayat olan bütün akrabaları bellidir. İhtimal ki, bir hanedan havası oluşturmamak için bunun üzerine bir hayat kurgulamamış olan Atatürk'ün yaşarken de yenge, dayı ve onların çocuklarıyla bir araya geldiği vakidir. Hatta bazı akrabalarının nişan ve düğünlerini bizzat yaptırıyor.
Son günlerin popüler bir uygulaması var. Herkes e-devlete girerek 1800'lü yıllara kadar uzanan soy ağacını görebiliyor. Biz Türklerde daha öncesine ait soy bilgileri bulabilmek pek mümkün değil. Yani, Atatürk'e iftira atan o soysuzlar aslında kendi soylarını bile belli bir dönemden öteye belgeleyemezler. Ancak hiç şüpheye yer vermeyecek şekilde Türk olan Mustafa Kemal'in hem anne hem de baba tarafından bütün aile şeceresi bellidir. Bu kitap da bunun belgeleriyle doludur. Sadece Zübeyde Hanım'ın Darüşşafaka'ya yaptığı bağış metni bile tek başına yeterlidir...
“Atatürk’ün Saklanan Şeceresi “ Ulu önder Gazi Mustafa Kemal’in soy ağacını resmi belgelere ve birkaç kuşaktır günümüze ulaşan akrabalarının anlatımlarına dayandıran sağlam bir kaynak kitap niteliğinde. Atatürk’ün soy konusunu bir Ağabeyimin “Atatürk’ün Dedesi Kimdir?” sorusunu sorması ile başladım konuyu irdelemeye. Çünkü bugüne kadar okuduğum