Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Araştırma-İnceleme Tarih

Profil
Erzincan'a kadar yollar, dağlar ıssızdır. Hele yeni biten dünya savaşı, buralarını boşaltmış, insansız bırakmıştır. Yollarda tek tük, berbat, sefil, yorgun-argın bazı göçmen kalıntılarına rastlanır. Bunlar Birinci Dünya Savaşının Ağrı'dan, Erzurum taraflarından söküp, İç Anadolu'ya, Çukurova'ya attığı muhacirlerin artakalan döküntüleridir. Hepsi de aç, çıplak, vasıtasız ve ümitsizdirler. Mustafa Kemal bunları dikkatle süzer. Her rastladığı kafile, onu derin derin düşündürür. Dağlarına, ovalarına daldığı bu uçsuz bucaksız diyarlarda bir avuç tükenmiş insan! Halbuki tasarladığı savaşı, işte bunlarla yapmak zorundadır. Bir defasında, bir su başında bunlardan biriyle konuşur: - Nerelisin ağa? +Eleşkirt tarafından. Çukurova'dan gelirik... -Hepiniz bu kadar mı? +Çohtuk paşa can, çohtuk. Gidende dağlar, dereler göçü almazdı. Bal, lor, davar istediğin kimi. Ama şimdi at da bu, külfet de bu. İster al, ister sat paşa can... Evet, ister al, ister sat! En doğru söz buydu.
Türklerin Kore'deki özel etkisini gözler önüne seren örneklerden biri; Zübeyir Koç'un 30 yıl sonraki Kore ziyaretinde gördüğü ilk Koreli Müslümanlardan Muhammed Do Young Yoon ve babasının mezar taşlarıdır. Bu mezar taşlarında ay yıldız işlendiğini görmüş ve duygulanmıştır.
Reklam
Bedenin en çirkin yeri / Neresi? Bedenin en çirkin yeri / Neresi? Kimileri burnun diyor / Kimileri ayakların Oysa bence en çirkini zihnin... Frank Zarra (1968)
241 syf.
10/10 puan verdi
Yakın Tarih, Eğitim
Çocuklarımız yakın tarihimiz hususunda okullarda anlatılan propaganda ile hareket etmektedir. Yıllarca devlet ideolojisi olarak okutulanlara gerçekten böyle midir sualini soranlar neredeyse yoktur. Hal böyle olunca biraz farklı yazan çizen konuşanlara karşı ötekileştirme hareketi hasıl olmaktadır. Kadir Çandarlıoğlu bu eser ile yakın tarihe ait bazı meselelerde vesikalarla cevap vermiştir.
Kadir Çandarlıoğlu
Kadir Çandarlıoğlu
Kadir Mısıroğlu'nun En Tartışmalı Sözlerinin Tahlili
Kadir Mısıroğlu'nun En Tartışmalı Sözlerinin TahliliKadir Çandarlıoğlu · Dionysos Yayın Group · 20233 okunma
Sağlığında bir gazeteciye, “Göğsümde bir şarapnel parçası var. Acı veriyor” demişti. Tarihimizin göğsündeki şarapneller ne olacak Fatma Teyze? Sen asıl onu söyle.
Sayfa 177Kitabı okudu
Reklam
1. Arap İsrail Savaşı sonrası suikastler
Suikaste uğramak sadece İsviçreli diplomatın kaderi olmayacaktı. İhanetle suçlanan Arap liderler birer birer öldürülür. Savaşın seyrini değiştiren ateşkesin altına imza koyan Mısır başbakanı Nukraşi Paşa 1948'de, Lübnanlı Riyad Sulh 1951'de öldürülür. Filistin'de kurulacak yeni bir Yahudi devletine sıcak bakan ve 1948 Savaşı'nın kaybedilmesinde etkin rol oynayan Ürdün Kralı Abdullah da bu ölüm çarkından kendini kurtaramaz.
Sayfa 189 - Yeni Şafak
Yüce ruhunuz karşısında saygıyla eğiliyorum. 24 Nisan 1915 Tehcir Kanunu.
Marco Polo, Küçük Ermenistan hakkında şunları söylüyor: "Küçük Ermenistan kralı sıkı bir düzen kurmuş, ülkesini gürültüsüz patırtısız idare ediyor, fakat kendisi de Moğol imparatorlarına bağlı. Deniz kıyısında Ayas denen kasaba var. Küçük Ermenistan güneyde, Suriye topraklarına kadar, kuzeyde Karamanoğulları'nın ülkesine kadar uzanıyor. Türklerle kuzeydoğu sınırında da komşu. Kayseri, Sivas gibi büyük şehirler bulunuyor. Batıya açılan tek liman ise Ayas.."
Sayfa 191 - Kronik KitapKitabı okudu
Ağrı Dağı
Bu şehrin yakınında rivayete göre Nuh'un Gemisi'nin bulunduğu dağ vardır. İki dağdan ibaret olup, biri diğerinden daha yüksektir. Aras Nehri eteklerinden akar. Burada Semanin adında bir yerleşim yeri bulunur ki anlamı "sekiz" demektir. Bu adı muhtemelen gemiden inerek yüksek dağda bu yeri tesis eden sekiz kişiden almıştır. Birçokları bu dağa çıkmak istemişlerse de bunu başaramamışlardır. Piskopos bana ayrıca bunu başarmayı çok isteyen bir keşişten bahsetti. Fakat bir melek gemiden bir parça tahta getirerek keşişe daha fazla bu işle uğraşmamasını söylemiş. Bana anlattıklarına göre bu tahta parçasını kiliselerinde muhafaza ediyorlarmış. Bu dağ aslında çıkılamayacak kadar da yüksek görünmüyor. Ancak yaşlı bir adam bana bu dağa neden çıkılamadığı konusunda açıklayıcı sebepler gösterdi. Dağın adı Massis olup bu kelime onlarda feminen cinstendir. "Bu yüzden," dedi, "bu dağı kimse aşamaz, çünkü o yerin anasıdır.."
Sayfa 187 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Onlardan bazıları cinlerle büyü yaparlar. Bir ruhtan cevap almak isteyen insanlar, kâhinler tarafından çadıra çağrılırlar. Çadırın ortasına pişmiş et koyarlar. Büyüyü yapan kam, formüllerini söylemeye başlar. Elinde küçük bir davul tutar ve bununla yere kuvvetlice vurur. Nihayet kendinden geçer ve kendini zincire vurdurur. Bunun üzerine karanlık altında cin gelip eti yer ve soruları cevaplar. Wilhelm Usta'nın bana anlattığına göre, bir keresinde bir Macar gizlice onların arasına girmiş. Yukarıda yurtta oturmakta olan cin bağırarak içeri girmeyeceğini, çünkü içeride bir Hıristiyan bulunduğunu söylemiş. Macar bunu duyunca oradan hızla kaçmış; oradakiler de onu aramaya başlamışlar..
Sayfa 172 - Kronik KitapKitabı okudu
Kâhinler ayrıca, efsunlarıyla tabiata hâkim olmak isterler. Eğer bir kış süresince çok şiddetli soğuk olur da efsun yaparak buna çare bulamazlarsa, kampta bu soğuğa sebep olduklarını söyleyerek suçladıkları insanlar bulurlar. Sonra da bu kişiler kayıtsız şartsız idam edilirler..
Sayfa 171 - Kronik KitapKitabı okudu
Bir seferinde cidden çok değerli kürkler hediye olarak verilmiş. Bunlar, benim öğrendiğime göre Hıristiyan olan hatunun meskenine konulmuşlar. Kâhinler kürkleri alıp giyerek mutat bir şekilde ateşin arasından geçmişler. Bununla birlikte haklarından fazla pay almayı becermişler. Fakat hatunun ev hizmeti ve hazinesine bakmakta olan kadın onları yakalatmış ve hatunun önünde azarlamış. Bundan kısa bir süre sonra hatun hastalanmış ve vücudunun çeşitli yerlerinde ağrılara yakalanmış. Hastadan fazla uzakta olmayan kâhinler çağrılmışlar. Kızlardan birine elini ağrıyan yerin üzerine koymasını ve orada bulduğunu tutmasını emretmişler. Kız buna uyarak emredildiği gibi yapmış ve elinin altında küçük bir parça keçe veya böyle bir şey bulmuş. Bir emir üzerine bunu yere koymuş ve bu şey adeta bir canlı gibi kıvrılmaya başlamış. Bunun üzerine suyun içine atılmış ve bu şey bir sülüğe dönüşmüş. Kâhinler, "Hatun bu herhangi bir cadıdır, seni cadılıklarıyla rahatsız ediyor," diyerek kendilerini ihbar eden o kadını suçlamışlar. Bunun üzerine bu kadını alıp kamptan atmışlar ve araziye bırakmışlar. Yedi gün boyunca kırbaçlayarak veya diğer cezalardan uygulayarak suçunu itiraf etmesini istemişler. Bu arada hatun ölmüş. Kadın bunu duyunca, "Hatunun öldüğünü biliyorum. Beni de öldürün ki ben de onu takip edeyim, çünkü ona karşı hiçbir kötülük yapmadım," demiş. Kadın hiçbir şey itiraf etmeyince, Möngke onun hayatta bırakılmasını emretmiş..
Sayfa 169 - Kronik KitapKitabı okudu
Bir çocuk doğduğunda onun kaderini söyletmek üzere kâhin çağrılır. Aynı şekilde hastalıklarda da çağrılırlar. Sonra ilahilerini söyler ve bunun tabii bir hastalık mı, yoksa cadıların işi mi olduğunu belirlerler..
Sayfa 169 - Kronik KitapKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.