Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Evin İlyasoğlu

Evin İlyasoğluAyla'yı Dinler misiniz? yazarı
Yazar
8.5/10
17 Kişi
33
Okunma
5
Beğeni
1.368
Görüntülenme

Evin İlyasoğlu Gönderileri

Evin İlyasoğlu kitaplarını, Evin İlyasoğlu sözleri ve alıntılarını, Evin İlyasoğlu yazarlarını, Evin İlyasoğlu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Müzikte resim gibi somut gerçeği dile getirebilmeliydi” (
Nazan İpşiroğlu
Nazan İpşiroğlu
, 1995, s.18 ) Bunun için günlük konuşmalar müziğe aktarılmaya çalışılıyordu ki bu durum ileride müziği operanın doğmasına götürecek temellerin atılması anlamına geliyordu. Müzikte gerçeği resme ve şiire dayanarak veriyordu. Buna Vivaldi’nin bestelediği betimleyici eserler örnek olarak gösterilebilir. Vivaldi bazı konçertolarında müzik ile resim çizmiştir. Vivaldi en ünlü 9 eserlerinden biri olan Dört Mevsim’de(1725), mevsimlerin her biri kendi özellikleri ile resimlenir. Ayrıca her mevsime de birer açıklayıcı sone koymuştur. Vivaldi’nin Mevsimler’i Beethoven’in 73 yıl sonra yazacağı Pastoral Senfoni’sinin ilk ışığıdır. Pastoral Senfoni de betimleyici içeriği ile Romantiklere ışık tutan bir baş yapıt niteliğindedir. Her bölüme verdiği başlık müzik ile resim yapma özelliğindedir. (
Evin İlyasoğlu
Evin İlyasoğlu
, 2003, s.38,70 ). Bu gelişmeler “ses ressamlığı” deyiminin müzik sözlüğüne girmesine yol açmıştır.
352 syf.
8/10 puan verdi
Kitap sadece Leyla Gencer’in hayatına ve onun üzerinden bir döneme değil, okurken merak edip araştırmak isteyeceğiniz farklı konulara da ışık tutuyor. Gencer’in repertuvarında olan operalardan ve bunların kompozitörlerinden tutun da, döneme damga vuran solist ve şeflere kadar, pek çok tamamlayıcı bilgiyle donatılıyorsunuz. Yazar Evin İlyasoğlu’nun verdiği önemli bilgiler içerisinde beni en çok şaşırtanlardan biri de ülkemizde bir dönem, operaların Türkçeye çevrilmesi ve Türkçe oynanmasının şart koşulması oldu…
Ben Leyla Gencer
Ben Leyla GencerEvin İlyasoğlu · Yapı Kredi Yayınları · 20195 okunma
Reklam
Benim hayat hikâyem benim opera dünyam demektir. İnsan köklerini hiçbir zaman inkâr etmemeli. Ben Avrupa’ya gidip Avrupalılaşmadım, Türklüğümü her zaman muhafaza ettim. TÜRK olduğumu her yerde söyledim. İsmimi de değiştirmedim. Önceleri bazı program notlarında ‘Leila’ yazsalar, bazı radyo anonslarında ‘Genger’ deseler de hemen orijinaline çevirdim. Ben hep Leyla Gencer olarak başladım, öyle kaldım. Her şeyi kendi tırnaklarımla kazıyarak yaptım. Leyla Gencer
Leyla Gencer, La Diva Turca, 20. yüzyılın gelmiş geçmiş muhteşem sopranosu olarak müzik tarihine geçti. Doğa vergisi yeteneği, inanılmaz enerjisi ve çalışkanlığıyla 20. yüzyıl opera icracıları arasında unutulmaz bir yere sahip oldu. 1950’den 1983’e kadar opera temsilleriyle dünya sahnelerinin aranan prima donnasıydı. Opera temsillerinden sonraki yıllarında resitalleriyle, hatta çadır tiyatrolarındaki temsilleriyle, konferanslarıyla, hocalığıyla hep gündemde kaldı. Kendini yeni kuşak operacılar yetiştirmeye adadı. Bugün nice opera sanatçısına veya operasevere sorun, hepsi de La Scala’nın bu ünlü Diva’sını tanımlamadan önce neredeyse saygı duruşuna geçecektir.
Olağanüstü konsantrasyon yeteneğiyle, bilmediği eserleri hızla öğrenmiş; hırslanmış, çalışmış ve öyle bir ivme yakalamıştı ki, tutkusuyla egosu doruğa tırmanmış, bir zincirin halkaları gibi başarılarını birbirine bağlamıştı. Her rejisörden, her orkestra şefinden, hele Serafin, Gui ve Gavazzeni gibi sanatına, hatta hayatına yön veren maestrolardan çok şey öğrenmişti.
Operacı olabilmek derin hem de çok derin bir ihtirastır. 1950’de Ankara’da ilk defa oynadığım Santuzza rolünde ne kadar heyecan hissettimse, 1983’te Venedik’teki La Fenice’de, sahneye veda temsilimi verdiğim Corilla rolünde de aynı heyecanı duymuştum. Tam 33 yıl 60 opera sahnesinde 73 farklı prima donna rolünü oynadım. Ekseriyetle hâkim kadın rolleriydi. Dominant kadın. Başı dik, meydan okuyan mağrur. Bazen de hakkı yenmiş, âciz mağdur kadın. Leyla Gencer
Reklam
|||™|||Sana olan sevgim güneşin batışı kadar benzersiz ve etkileyici ,güneşin doğuşu kadar Umut ve mutluluk verici.Senin hayatıma katın Anlam her tanımın ötesinde.iyiki hayatımda sın Ve iyiki benimlesin benim canım sevgilim benim Tek hayalim(N)
"Metni, müzikal cümleleri, ritimleri, anlamları her zaman dikkatli bir şekilde notadan gözünü ayırmadan büyüteçle takip ediyordu Gencer. İçindeki her kelimeyi kesiyordu ve her bir hecede kalpten gelen doğru aksanı talep ediyordu. Onun uzlaşmazlığı nereden geliyordu, anlamıştım: Dinleyicileri için kelimelerden müziğe ve orada oluşan duygu bulutlarını iletmek! Bu misyonu omuzlarında yerleşmiş bir yük gibi, çok iyi taşıyordu. Bizlere de bu yükü taşımayı açıklıkla öğretti." -Amelia Imbarrato
Şan aklı
Ben bir talebeyi ele aldım mı, önce şan aklını kontrol ederim ve sesine bakarım. Ses tek başına hiçbir şey ifade etmez. Kaslar arasında, beyinle kalp arasında irtibat kurabiliyor mu? Nefes sistemi nasıl? Kaslarına hakim mi? Kas hakimiyeti, bir sporcu gibi olmalı. En muhim şey koordinasyondur. Günümüzde pek çok Uzakdoğulu şarkıcı var. Teknikleri çok iyi, ama bir süre sonra fark ediyorsunuz ki, kalpten gelen bir şey yok. Çünkü kalpten gelen şey çalışmanın ötesinde, dünya görüşünü, aile kültürünü, okuduğu kitapları, hayata bakışını ve empati kabiliyetini ihtiva eder.
Sayfa 172Kitabı okudu
Elveda geçmişin gülümseyen rüyaları
Benim hayat hikayem benim opera dünyam demektir. İnsan koklerini hiçbir zaman inkar etmemeli. Ben Avrupaya gidip Avrupalılamaşmadım, Türklüğümü her zaman muhafaza ettim. Türk olduğumu her yerde söyledim. İsmimi de değiştirmedim. Önceleri bazı program notlarinda Leila yazsalar, bazı radyo anonslarinda Genger deseler de hemen orjinaline çevirdim. Ben hep Leyla Gencer olarak başladım, öyle kaldim. Her şeyi kendi tırnaklarımla kazıyarak yaptim. Nasil mi bu kadar sevildim? Kader. Evet, harikulade bir kader. Kendime verdiğim sözleri tuttum. Hayatın bana arz ettiklerine layık olmak için çalıştım, bunu hak ettim. Şimdi artik misyonumu tamamlamış hissediyorum.
Sayfa 23 - PrologKitabı okudu
Reklam
Requiem (Ölüm Duası)
Mozart, din konusunda bağnazlıktan uzak, kalıplardan arınmış bir bestecidir. Hiçbir zaman kilise bestecisi olarak sınıflanamaz. Requiem’de yarattığı kutsal ortam, yine de bir tapınma töreni havasında değildir. Ölüme bir dost gözüyle bakar; insanın en yakın ve gerçek dostu olarak yaklaşır.
18.yüzyıla kadar sahneye kadın çıkması, koro içine bile kadın sesi alınması yasaktır. Kadın rolleri için, sesi çatlamadan hadım edilmiş erkeklerin sesinden yararlanılırdı.
Rönesans
Kilisenin bağnaz baskısından kurtulmaya çalışan insan, bu dünyanın yalnız ölümden sonrası için bir hazırlık evresi olmadığını, bugünün de yaşamaya değer olduğunu algılar.
42 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.