Belki haklı, belki zeka bir düşüştür. Her şeyi anlayan kimsenin delirebileceği doğrudur. Keşke hiç düşünmeye başlamasaydım! Boş ver! Şimdi çok geç, gitmekte olan trenden artık atlayamam. Sonuna dek gitmek, biraz daha dayanmak gerekir. Büyük balığı yakalamak üzere olduğumu duyumsuyorum. Beeen, bunu on yıl önce söylemiştim. Adam sen de! Hiç değilse vicdanımı hiçbir zaman satmadım. Kendimle barışığım ve bunun bedeli yoktur. Başkaları ödül kazanmak için kaygan direğe tırmanadursunlar, ben sadece ölü fareler bulma pahasına da olsa ayak değmemiş mağaraların dibine inmeyi yeğliyorum. Sonunda kuşkusuz en önemlisi nereye gittiğini bilmemektir, yoksa her şey öylesine sıkıcı, öylesine yorucu olur ki... Yoo, gerçekten, yaşamını krom kaplı ve güzelce yağlanmış bir işyeri koltuğuna oturtmak, yalnızca daha önce yapılmışı yapmak, yalnızca okların gösterdiği yönde düşünmek, zamanı düşlerine yasaklar koyarak geçirmek ve usun daha önce arşınladığı yollardan geçmek bana göre değil. Ben, her gece yatağımda yaşamımı ortaya koyuyorum. Belki bir sabah yeryüzüne çıkamayacağım... Sağlık olsun! Çok kazanmak için büyük oynamak gerekir!
"Beni yiyecekler," diye yineliyordu, bininci kez, "beni yiyecekler! Yok edecekler beni!"
Modern insan için var olmak, yüce bir anlamdan yoksun, hiç bulunmayacak da olsa anlama arayışının sürdüğü bunalımlı bir varoluştur. Kimileri bu varoluş şuurunun hiçbir zaman farkında olamayacaktır -ki bunlar nispeten şanslı kişilerdir-
Son zamanlarda okuduğum en iyi kitap bu kitaptı kesinlikle. Tesadüfen elime geçen bu eseri okuduğum için gerçekten müthiş bir doyuma ulaştığıma inanıyorum. Baskısı yok sanırım. Kütüphanelerden temin edilebilir benim yaptığım gibi. Ancak ne şekilde olursa olsun mutlaka okunması gereken bir kitap diye düşünüyorum.
Eserle ilgili iki süper inceleme
"Bu kadar uzun süre kuşları tanımadığım için utanıyorum. Yaşamın anlamının doğaya ve insanın kendi doğasına yaklaşmak olduğunu sanıyorum. Böylece, yaşlanmak bir düşkünlük değil, bir yücelmedir, ölmekse bir son değil, taçlanmadır!"
Kitabı okuduğum süreçte fark etmesem de Joseph ile bütünleşip dünya görüşlerimizi aynı çatı altında toplamışız. O kadar bendi ki, o kadar bendi ki...
Bu toplumda canlı düşünceleri, anlamlı düşleri ve parlak fikirleri olanlara hep yan gözle bakıp yadırgarlar. Çünkü sen herkes değilsindir, herkesin alışageldiği o standartlara ve sınırlara uyum sağlamıyorsundur. Hal böyleyken aslında doğru yolda olduğumuzu söylemesi gerek birinin bize. Gerçi böyleyken birisi ya da birileri mi vardır eksenimizde?
Olsa olsa bir kedi. Livingstone gibi.
Şunu unutma güzel insan, yalnızlık ve uyku güzeldir. Ölüm de güzeldir. Düşler dünyadan kopuş değildir, döşek, yatak ve yastığın da kaçış olmadığı gibi.
Yüzleşmedir bir bakıma, insan kendisiyle yüzleştiği kadar insandır. Benliğinin farkına vardığı kadar gerçektir.
Ve yaşanacak bir an varsa o da bu andır. İster gerçek dünyada soluklan, ister düşler dünyasında. Geçmiş ve gelecek kaygısı insanın dimağına hastalık gibi yapışır ve yakasını bırakmaz.
Sevgili Joseph, Sonia yerinde olmayı çok isterdim. Seni dünya üzerinde en iyi anlayacak kişi olurdum ve uçuk fikirlerinin yelkenine biner seninle çılgın adımlar atardık... olsun... ne de olsa düşler var ve sınır yok değil mi :)