1898'de İran Şahpur'da doğan Ali Asgar Hatemi Bey ile 1910'da İstanbul'da doğan Azerbaycan göçmeni Cemile hanım'ın ikiz çocuklarından biri olarak dünyaya geldi. İkiz kardeşi Hasan Hüsrev Hatemi iç hastalıkları profesörüdür. Tam adı Hüseyin Perviz olduğu halde daha sonradan, ikinci ismininİslam Peygamberi Muhammed’in mektubunu yırtan İran hükümdarıyla aynı adı taşıdığını öğrenince bu ismi mahkeme kararıyla sildirdi.
Talatpaşa İlkokulu ve Şişli Ortaokuluna gitti. 1956 yılında Atatürk Erkek Lisesi'nden mezun oldu. 1960 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. 1961 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk kürsüsü kadrosuna atandı. 1973 yılında avukat Kezban Hatemi ile evlendi. Çeşitli şiirleri İslam dergisinde yayımlandı. Hareket, Milli Gazete, Zaman, Yeni Gündem, Mavera, Şehir, Yeni Asya, Yeni Şafak gibi yayınlarda yazarlık ve köşe yazarlığı yaptı. İslam Hukuku hakkında dersler verdi ve çeşitli kitaplar hazırladı.
Aynı üniversitede 1973 yılında doçent, 1981 yılında profesör oldu. 1985 yılında 1402 sayılı sıkıyönetim kanunuyla üniversiteden uzaklaştırıldı. Bir süre serbest avukatlık yaptı.1990 yılında tekrar üniversiteye döndü. 2001 yılında Kemal Alemdaroğlu ile arasında çeşitli sorunlar çıktı kendisi hakkında "olumsuz sicil" verildi. Daha sonra bu karar İdare mahkemesince uygunsuz bulunarak iptal edildi. Hayvansever olarak bilinen Hatemi'nin evinde adı Taliban olmak üzere, birçok kedisi vardır. 27 Ekim 2000'de üniversite bahçesinde beslediği 12 kedinin 6 ayda zehirlenerek Alemdaroğlu tarafından öldürüldüğü iddiasıyla gündeme gelmiştir. 2006 yılında yaş haddinden dolayı emekli oldu. Arapça, Farsça, Almanca ve Fransızca bilmektedir.
Humeyni'nin İslam Fıkhında Devlet ve Ali Şeriati'nin İnsanın Dört Zindanı, Muhammed İkbal'in Cavid'e Hitap, Henry Corbin'in İslam Felsefesi Tarihi - Cilt 1 gibi kitapları Türkçeye çevirmiştir.
Emekli olmasına rağmen, hâlen İstanbul'daki çeşitli üniversitelerin Hukuk, Siyasal Bilgiler ve İktisadi ve İdari Bilimler fakültelerinde dersler vermektedir. Yeni Şafak gazetesinde yazılar yazmaktadır.
İstanbul Üniversitesin de Yüksek Lisans ve Doktora dersleri vermektedir. Hukuk, Siyasal Bilgiler ve İktisadi ve İdari Bilimler fakültelerinde ki birçok öğrencinin tez danışmanlığını da yapmaktadır.Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Başkanı olarak çalıştı.2011 yılında Okan Üniversitesinde Aile Hukuku ve Vakıflar ve Dernekler Hukuku dersleri vermeye başladı. 2011 yılında İstanbul Ticaret Üniversitesine geçti.
Uygurlar başta olmak üzere muhtelif Türk boylarında çok yaygınlaşan Budizm ve Maniheizm'dirBunların etkisi bugün bile Alevi-Bektaşi inançlarında, menkabelerinde ve ritüellerinde açıkça görülebilmektedir. Bu konuda yapılmış çalışmalar ilginç sonuçlar ortaya çıkarmıştır
Cumhuriyet, bugünkü kullanışımız ile "devlet şekli"ni ifade eder. Devlet şeklinin değişmesi veya hanedanın değişmesi, yeni bir devlet değil, yeni bir yönetimin kurulduğunu gösterir.
Atatürk ideolojisini bir kitap halinde toplamamıştır. Artık rahatsızlığının ağırlaştığı son günlerinde bunu Tekin Alp denen bir zat yazmıştır, içinde de bir çok çam devirmiştir. Sizde (Halit Refiğ'e hitaben) Nutuk kitabını örnek göstererek Atatürkçü ideoloji budur diye bir metin varmış gibi bize söylemeyin.
İnsan Hakları üzerine yazılan 4 makalenin kitap haline getirilmesi ile oluşmuş eserde, Hüseyin Hatemi, Şükrü Karatepe, Mehmet Şener ve M.Emin Demirçin'e ait makaleler var. Ortak konu insan hakları ve İslam.
Veda hutbesi üzerinden yapılan değerlendirmeler ağırlıkta.
Hüseyin Hatemi'nin birçok yerde yazdığı yazılarının toplandığı bu eser, her ne kadar başlığa sahip olsa da keskin bir konu bütünlüğü yoktur.
Hatemi'nin görüşlerine bakacak olursak, İslâmî kanunlara “tabii-fıtrî hukuk” demesinden anlaşılıyor ki, İslâmî kaideler onun için vazgeçilmez ve değişmez kurallardır.
Yazar, sevgi unsurunu da çokça kullanarak irfanî bir hukuk düşüncesi ortaya koymaya çalışmıştır.
Hüseyin Hatemi'nin laiklik yerine anayasaya şu ilkeyi eklemeyi teklif etmesi dikkate değerdir: “Türkiye Cumhuriyeti, insan onuru ve insan haklarında mutlak eşitlik ilkesine karşı olan hiçbir dinî veya felsefî görüşe ödün vermeyen demokratik ve sosyal bir hukuk devletidir.” (s. 60)
Peygamber'in sevgili torunu Hz. Hüseyin'in, İslam'ın kurucu ilkeleri uğruna canını verdiği Kerbela, İslam tarihindeki en önemli kırılma anlarından biridir.
Elinizdeki kitap, bu kutlu soyun uğradığı zulme, bu büyük zulmün manevi anlamına, Kerbela'da yaşanan o yürek dağlayıcı olaya, öncesi ve sonrasına, irfani ve tarihi yönleriyle ışık tutmaya çalışıyor.