Balkan faciasının tek yararlı yanı bu, yani milli bilinçlenmeye yol açmış olmasıydı. Yabancı uluslara körü körüne inanmanın, bağlanmanın çıkar yol olmadığı anlaşılmıştı.
Tanzimat'tan sonra, Balkanlar'da, Mezopotamya'da ve Arap Yarımadası'nda çıkan ayaklanmaların bastırılmasında özellikle Ege Bölgesi gençleri görevlendirilmiştir. Türkler, hayatlarının en hareketli ve verimli dönemlerini savaşlarda ya da evlerinden uzaklarda geçirirlerken, geride biıraktıkları topraklar üzerinde Rum göçmenler geniş bir özgürlükten yararlanıp bölgeyi iktisaden ele geçiriyorlardı. Savaşa giden Türklerden çoğu geriye dönmüyor, düşman kurşunundan kurtulan pek çok genç de iklimin elverişsizliğinden yad ellerde kalıyordu. Zaman Rum nüfusun lehine çalışıyordu devamlı olarak. Ege Bölgesi’nde, örneğin Çeşme İlçesi’nin gençleri askerliklerini Yemen'de yapıyorlardı. 1908’ de Çeşme'de 20-30 yaşları arasında bir tek Türk erkeği kalmıştı. O da bir cüceydi. Bu yüzden Çeşmeliler haklı olarak Yemene “Çeşme Mezarlığı” adını takmışlardı.
1. dünya savaşı sırasında izmir hakkında ingilizlerin düşüncesine dair
İngiliz Entelligence Servisinin bir elemanı olan Colonel Wyndham Deeds Vali Rahmi Bey'den İzmir ve çevresine asker çıkarma izni istedi. Rahmi Bey'in bu hizmetinin karşılığı da düşünülmüştü. İzmir bir prenslik olacak, başına da Rahmi Bey geçirilecekti. İngilizlerin, Arap Yarımadası’nda oynadıkları bu oyunun, Anadolu'da da
Çanakkale Savaşları sırasında, bir ara İzmir'i bombalayan İtilaf Devletleri donanmasına karşı, Hıristiyan aileleri Türk mahallelerine yerleştirerek şehri yakılıp yıkılmaktan, belki de işgal edilmekten kurtarmıştı.
Mondros Mütarekesi görüşmeleri sırasında Calthorpe’a düşen görev, Londra’ dan telsizle dikte edilen mütareke şartlarını, imzalamaları için Türk Kurulunun önüne sürmek olmuştur. Mütareke kurulumuz fazla direnmeden İngiltere'nin bütün isteklerini hemen hemen aynen kabul etmiştir. Çünkü İstanbul böyle istiyordu. Rauf Bey ileri sürülen şartları 28 Ekim'de Agamemnon Zırhlısı’ndan Ahmet İzzet Paşaya Fransızca olarak şöyle iletmişti: "Şartlar ne olursa olsun, İngiltere'nin dostluğunu kaybetmeyerek kabul ediyorum. Bu dostluk sayesinde, bir zaman sonra şartların hafifletilmesi mümkündür.”