Orhan Kemal kitaplarını, Orhan Kemal sözleri ve alıntılarını, Orhan Kemal yazarlarını, Orhan Kemal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Orhan Kemal, 1968 yılında basılan ve 17 hikâyeden oluşan “Önce Ekmek” hikâye kitabıyla döneminin en itibarlı iki ödülü olan Sait Faik Hikâye Armağanı ve Türk Dil Kurumu Hikâye Ödülüʹne lâyık görüldü.
Hikayelerinde sokak ağzı tavrını en güzel işleyen yazarlardan olan Orhan Kemal “Önce Ekmek” kitabında yer alan hikayelerinde de bu özelliğini kullanmayı en doğal haliyle yine başarmıştır.
Hikayelerinin merkezinde yer alan ekonomik problemler, zorlu şartlar altında yaşamak zorunda olan evler, işsizlik vb. problemleri bu on yedi hikâyede yine görebiliyoruz. Bu da onun halkı tanımadaki özelliğini ortaya koyduğu gibi, bunları, edebi anlamda yazıya dökmedeki ustalığını da kanıtlar nitelikte.
Genel hatlarıyla Orhan Kemal’in Önce Ekmek adlı kitabına bu şekilde değinmek istiyorum. Öte yandan şunu da mutlaka belirtmek isterim ki Orhan Kemal’in bütün eserleri mutlaka okunmalıdır. Bütün eserlerini okumuş birisi olarak ve de ona dair birçok anı ve anekdotu da okumuş birisi olarak, Orhan Kemal yazınının değerinin ayrıcalıklı olarak bilinmesi gerektiğini düşünüyorum.
Keyifli okumalar.
Önce EkmekOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20201,520 okunma
.. pek pek bir tabak kuru fasulyeye kavuşmak için elli belki de altmış yaşındaki bir insanın numara yapmak zorunda kalışı acı değil miydi? Kuru fasulye değil de koltuk meyhanelerinden birinde şarap içebilmek için bile olsa! Yumrukla adam öldürmesi, taş kalpliliği, şusu busu... Bütün bunlar yalnız onun suçu muydu? Bir insan, ekmeğiyle şarabı bulabilmek, onlara kavuşabilmek için neden “numara” yapmak zorunda kalmalıydı? Topluma karşı olan ödevini yerine getirmiş bir insan huzuruyla hiç kimsenin karşısında küçülmeden sıcak yemek, zevkle içilen içki, rahat bir döşek bulmak; insanlığının hakkı olmamalı mıydı?
Kalın kemikli, sağlam
bilekli elleri, küçük yaştan beri fabrikada çalışan birçok
işçi kızlarda olduğu gibi, nasırlıydı, parmakları eğri
büğrü kemikleri çıkık çıkık.
- ...Gül gibi karımı yuttu bu fabrika benim! Benimse... Nah!
Kolunu çemirledi. Hala bir makine dişlisinin izleri belli
olan damarlı, büzük büzük kolunu gösterdi:
- ...Makinenin dişleri arasından çektim! Ondan sonra
da tövbe fabrikaya! Amma çocuklarımı çalıştırıyorum...
Yokluk, ne yapim?