Sabri Tandoğan

Gönül Sohbetleri Cilt 1 yazarı
Yazar
10.0/10
2 Kişi
32
Okunma
16
Beğeni
4.275
Görüntülenme

En Yeni Sabri Tandoğan Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Sabri Tandoğan sözleri ve alıntılarını, en yeni Sabri Tandoğan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir gün Danıştay’da odamda çalışıyordum. “Bir hanım sizinle görüşmek istiyor.” dediler. Biraz sonra kapı açıldı, içeri aşırı makyajlı, saçları çok abartılı yapılmış bir hanım girdi. Bir sıkıntısı olduğunu söyledi, görüşmek için izin istedi. Yer gösterdim, oturdu. Ancak oturma şekli son derece edep dışıydı. Bu durumda takınılabilecek iki tavır vardı: Ya kaba davranarak azarlayıp kovmak veya ona unutamayacağı bir ders vermek. Ben o kimseyi çok büyük bir saygıyla karşıladım. Ne istediğini, sıkıntısının ne olduğunu sordum. Onunla konuşurken son derece saygılı, edepli olmaya dikkat ettim. Benim bu davranışım karşısında biraz sonra bacaklarını örttü, sonra oturuşunu düzeltti. Biraz sonra da kendini tutamayıp hüngür hüngür ağlamaya başladı. Niçin ağladığını sordum, “Efendim, yoksa sizi kıracak bir şey mi söyledim?” dedim. “Hayır,” dedi. “Şimdiye kadar kimse bana sizin kadar saygı dolu, sizin kadar kibar, sizin kadar insanca davranmadı. Adam yerine bile koymadı. Çok duygulandım, onun için ağlıyorum.” dedi. Ben de kendi ayakları üzerinde durabilmesi için isterse kendisine iş bulabileceğimi söyledim. Çok memnun oldu. Allah’ın yardımıyla kısa sürede bir iş bulundu. Sonra o çalıştığı yerde bir bey onunla evlenmek istemiş. Beni baba olarak görüp bana danıştı. Ben de adama, eğer eski yaşantısını yüzüne vurmayacaksa o hanımla evlenebileceğini söyledim ve evlendiler. Şimdi bir yavruları var, mutlular.
İnsanlara dünyayı cehennem gibi gösteren, kendi varlıklarının mânâsını bilemeyişleridir
Reklam
Büyük bilgin, kendi çağının en kültürlü insanı EI-Birûni hastalanır, son günlerini yaşamaktadır. Hükümdar emir verir, konsültasyon yapılır. Umut yoktur. Durum hemen kendisine bildirilir. Derhal hastayı ziyaret eder. “Efendim,” der, “Ne yap­mamızı istiyorsanız, emir buyurun, derhal yerine getirelim.” El- Birûni, teşekkür eder, “Efendim,” der, “kafamda matematiğe ait çözemediğim, bir türlü halledemediğim bir soru var. Emir buy­rulsun, memleketin en ünlü matematikçileri lütfedip gelsinler; inşallah dünya hayatımdaki son gece misafirliğimde, o meseleyi halledelim. Hakk’a öyle göçmek istiyorum.” Hükümdar, büyük bir saygı ve edeple, “Hay hay efendim” der. Derhal emir verir. Matematikçiler gelirler. Sabaha kadar müzakere sürer. Güneşin doğmasına yakın çözüme varılır. El-Birûni gerek konuk bilim adamları ile, gerek hane halkı ile helâlleşir, vedalaşır, neşe için­de, huzur ve mutluluk içinde Hakk’a göçer. Nur içinde yatsın. Cenâb-ı Hak, din gününde ellerinden öpmeyi nasibetsin.
Neden mutlu değiliz?
Bir insanın huzuru ve mutluluğu, kendi içinde bir düzen kurmasına bağlıdır. Pek çok kimse, iç dünyalarında bir nizam, bir düzen kuramadıkları için sıkıntılı, bunalımlı, stresli oluyorlar. Yunus ne güzel söylemiş: “Bunca varlık var iken gitmez gönül darlığı.” diye. Huzur, içte sağlanan bir dengenin mey­vesidir. Dünya bir mukayese âlemidir, imkân
Her günün sabahı taze bir başlangıçtır. Her sabah dünya bir daha kurulur. Dün geçti gitti; ama acı, ama tatli, yarının neler getireceği bilinmiyor. Ama şu an varız. Yaşıyoruz. Seviyoruz. Seviliyoruz. Güzelliğimiz bu yüzden. O halde neden onu en güzel, en hayırlı, en yararlı işlerle doldurmayalim? Neden bugünü bir fırsat bilip karşilamiyoruz? Dün bir takım fırsatları kaçirmişsak, bir takım güzellikleri yaşayamamşsak, bugün onlar için ah-ü vah etmekle aynı aptalliği sürdürmüş olmuyor muyuz? Bugün önümüze çıkan hayat sayfasına gücümüz yettiği kadar güzellikler hayırlar yazmak varken, dövunmekle, ağalmakla elimize ne geçer? Bir düşünsek... her şey bir insanı sevmekle başlar. Içi sevgi dolu insanlar dünyaya bakış tarzlari bambaşka olur. Nurlu insan, başka insanlara ilişkin yargilardan, beklentilerden ve endişelerden uzak olan kimsedir. Yaşamak veya sahip olmak, bilmek, anlamak, idrak etmek değildir farkına varilmayan yeş, bizim içi yok demektir.
Sayfa 18
İnsanlarin en hayırlısı, insanlara en faydalı olandur. İyilik ahlak güzelliğidir. İyilik , gönlün huzur bulduğu, kalpte yerleşen şeydir. Kötülük, huzursuzluk veren, kalbin sükúnunu bozan, gönlül aynasının parlaklığını ve niteliğini gölgeleyen, karartan, lekeleyen hususlardır.
Sayfa 116
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.