Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji bölümü mezunu. Özel sektörde metin yazarlığı ve sanat yönetmenliği yaptı. Psikodrama, hipnoterapi, aile ve çift terapisi eğitimleri aldı. Kısa filmi '35'e Palamut' 2002 İstanbul Kısa Film Festivali'nde yer aldı. İlk romanı Gertrude 2'ye nasıl bölündü? 2008'de yayımlandı. Uzun metraj sinema filmi ve dizi film senaryoları yazdı. Tempo dergisi için söyleşiler yaptı; araştırma, izlenim ve kültür sanat yazıları yazdı. Yazı ve öyküleri, Radikal gazetesi, Eşik Cini ve İZ dergilerinde yayınlandı. İnternet sitesi: suleoncu.com
diye hayıflananlar;
"Ergenlik fizyolojik olarak 25, sosyo kültürel olarak 30 yaşına kadar devam ediyor. İnsan prematüre doğan, dolayısıyla geç olgunlaşan bir canlı. Ve yirmili yaşlar, en verimli çağ değil en belalı çağdır.
Ruh hastalıkları, kişilik bozuklukları yirmili yaşlarda kendini gösterir, depresyon, öz yıkım ve öz kıyım davranışları sık görülür. Aklın karışık, duyguların kırılgan, dış etkilere açık olunan kritik bir dönemdir. Kariyer, ilişikiler ve finansal durum ile ilgili güvensizlik, kaygı, şüphe ve hayal kırıklığı ile tanımlı çeyrek yaş krizini de düşünürsek birey aslında otuzlarının ortasında kendine geliyor diyebiliriz."
Depresyonda, hayat seni kusuyor gibi gelir önce. Yaşamdan dışarı itilen, istenmeyen, kendisine pay düşmeyensindir. Gel gör ki, depresyonunu tanımaya, dinlemeye, anlamaya, onun sayesinde kendinle yeniden ve belki hiç olmadığın kadar dürüstçe konuşmaya başladığında; hayatın seni kusmaya değil, yeniden doğurmaya çalıştığını fark edersin. Acının şükrana dönüştüğü yer, tam orasıdır.
İlişkiler ile ilgili olumlu olumsuz yaşantıların üzerimizde bıraktığı etkinin farkındalığını sağlamak açısından okunası bir kitap. Ancak bir psikoterapistten daha derin, daha kapsamlı bir kitap beklerdim açıkçası. Ara ara daha derin bilgiler verse de, genel itibariyle herkesin üzerinde kafa yorabileceği, sohbetlerde geçebilecek türde şeyler yazılmış. "Bana bir şey katsın" beklentisi olmadan, keyfi olarak okunabilecek bir kitap olduğunu düşünüyorum..
Genelde kisisel gelişim kitaplarını sevmiyorum, çok sığ, bir kaç sosyal medya gönderisinin bir araya getirilmesi gibi yavan ve boş geliyor. O yüzden bu kitaba kişisel gelişim kitabı demek benim için kitabı eksiltmek olur.
Çok severek okudum. Kişisel gelişim kitaplarından farkı son derece bilimsel, konunun eğitimini almış olab uzmanı tarafından yazılmış, üzerine çok araştırma yapılmış, çok okunmuş ve ondan sonra kaleme alınmış olması.
Herkesin kendinden veya cevresinden izler bulacağını düşünüyorum. Çünkü kitap hem bireysel, hem toplumsal açıdan konuyu ele alıyor.
Keyifli okumalar.
Günümüz dünyasında “biz olmayan” herkesi ve her şeyi narsistlikle suçluyoruz. O kadar içi boşalan bşe kavram ki narsist, gerçek narsist kim, ne yapar, ruhumuzu nasıl kemirir unuttuk. Bir de fenomen olmaya çalışan uzmanların da “O narsist, sen dünyanın en özel ve güzelisin” söylemleri kafamızı iyice karıştırdı.
Hepimiz Narsistiz kitabı gerçekten de hepimizin narsist olduğuna dair bizlere çok güzel bildirimler veriyor. Ben mesela örtük bir narsist olabileceğimi hissettim. (Acı da olsa). Narsisizm nedir, çeşitleri nedir, ne yapabiliriz, nasıl mücadele edebiliriz, etrafımızdaki narsistlere nasıl el uzatabiliriz sorularının cevabı bu kitapta.