Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sungur Savran

Sungur SavranTürkiye'de Sınıf Mücadeleleri yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
7.5/10
13 Kişi
79
Okunma
8
Beğeni
2.988
Görüntülenme

Sungur Savran Sözleri ve Alıntıları

Sungur Savran sözleri ve alıntılarını, Sungur Savran kitap alıntılarını, Sungur Savran en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Japonya, Güney Kore ve Tayvan gerçekten de “ulusal kalkınmacılığın” en belirgin örnekleridir. Bugün Çin’in yaşadığı deneyim, bütün bu örneklerden de ileri bir biçimde devletin ekonomi politikalarının “kalkınma” bakımından ne kadar büyük bir rol oynayabileceğini göstermektedir.
Devlet ne iç pazarın bekçisidir, ne ulusal ekonominin koruyucusu. Devlet sermayenin kendi egemenlik alanında kök salmış ulusal fraksiyonunun sınıf hâkimiyet aracıdır. Bu niteliğiyle de ulusal sermayenin çıkarı neredeyse devlet de oradadır.
Reklam
Üretken emek sermaye için artık-değer üreten emektir; üretken olmayan emek ise sermayenin toplam devresi ve yeniden üretimi için gerekli olmakla birlikte artık-değer üretmeyen emektir
Kapitalizm küreselleşmiyor, uluslararasılaşıyor. İşçi sınıfı da bu nesnel duruma cevap verebilecek biçimde örgütlenmelidir.
Türkiye burjuvazisinin demokratik bir özü yoktur. Parlamenter hakimiyet biçimleri ile esas olarak baskıya dayanan hakimiyet biçimleri arasında seçişleri, böyle özsel bir eğilim tarafından değil, sınıflar arası mücadelenin dengeleri tarafından belirlenir. Ancak emekçi sınıfların siyasal gücüdür ki, burjuvaziye demokratik hak ve biçimlere rıza göstermekten başka bir olanak tanımayarak burjuvazi içindeki baskıcı eğilimlerin geri plan düşmesine yol açabilir. Emekçi sınıfların gücü ise, burjuvazi ile hayali ortak çıkarlar temelinde bir işbirliğinden değil, işçi sınıfının bağımsız örgütlülüğünden ve birliğinden geçer.
Yapılan Anayasa değişikliklerine ve ilerici hareketlere verilen gözdağına rağmen, işçi sınıfı hareketinin ve kitle muhalefetinin hızını yavaşlatamamış, tersine bu hareketler 1973’ten sonra yenilenmiş bir canlılıkla boy göstermiştir. Bu da, 1960 sonrası rejimin yasal değil siyasal bir kimlik taşıdığını açıkça göstermiştir. 12 Mart rejiminin çözemeden devrettiği bu sorunların yükü, 1970’li yılların zayıf parlamenter rejiminin çöküşünün temelini oluşturacaktır.
Reklam
Askeri müdahalelere bürokrasinin burjuvazi (ya da bütün toplum) ile çelişkisinin bir ifadesi olarak bakmak, sınıf mücadelelerini bakış alanı dışına çıkarttığı ölçüde sorunu daha baştan yanlış koymak anlamına gelir.
Devrimci teorinin en önemli sorunlarından biri sınıfları birbirinden ayrıştırmak, aralarındaki sınır çizgilerini belirleyebilmek, toplumu oluştu ran grup ve bireylerin sınıf aidiyetini gerçekçi bir temelde kavrayabilmektir. Sınıfları genel olarak tanımlamak, kapitalist toplumun iki ana sınıfa ayrıldığını, bunun yanı sıra bir dizi ara sınıf ve katmanın mevcut olduğunu söylemek yeterli değildir. Kapitalist bir toplumda üretim araçlarının sahi bi olup işçi çalıştıranların burjuvaziyi, üretim araçlarından yoksun olduğu için emek gücünü satmak zorunda olanların da proletaryayı oluşturduğu nu söylemekle yetinmek, cansız soyutlamaların devrimci teori için yeterli olacağı hayaline kapılmaktır. Oysa devrimci hareket günbegün yürüttüğü faaliyet vesilesiyle genel toplum kitlesi içinde burjuvazinin nerede başlayıp nerede küçük burjuvaziyle karıştığını, küçük burjuvazinin kendi içindeki ayrışmaların neler olduğunu, proletaryanın hangi kesimleri içine aldığını anlamak zorundadır.
Stalinizmi eleştirmeyen,Marksizmi savunmasız bırakır…
Sayfa 29 - Yordam KitapKitabı okudu
büyük depresyonlar toplumsal hayatı en küçük hücresine kadar etkiler, politikada, ideolojide, kültürde, askeri ilişkilerde büyük sarsıntılar yaratır. Sınıflar arasındaki ilişkilerin ve güç dengelerinin radikal tarzda yeniden düzenlenmesi, burjuvazinin çıkarlarının şu ya da bu yöntemle işçi ve emekçi halk kitlelerine kabul ettirilmesi sağlanmadan krizi aşmak mümkün olmayacaktır.
122 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.