Herkes gün sonunda sorularla baş başa kalıyor ve kafadaki cevapsız sorular yüzünden uykusuz bir gecede kendini buralarda buluyor.Sahi ümit etmeyi ne zaman bıraktık biz, güzel günlerin geleceğine dair olması gereken ümit mesela.Sanırım her şey tam da şaşırmayı bıraktığımızda oldu,bizde olanların arkasından seyredurduk...
İlkel aşkımın,sahnede gördüklerimin ve rakının etkisiyle kafayı öyle bulmuştum ki şimdiyi yaşamıyor,o anda kendimi ya geçmişte ya da kurmakta olduğum bir hayalin içinde sanıyordum.Üstelik her şey hatıralar gibi kopuk kopuktu.
Campania Üniversitesi'nden Prof. Sabatino MAIONE'nun
"Kronik Ağrıda Nöroinflamasyon ve Nöral Plastisite" konusu hakkında konuşmasını dinlemek harika bir deneyimdi
Aklımdaki kelimelerin, aklımdaki hayallere yetişememesi gibi bir şeydi bu.Kelimeler duygularıma yetişemiyor ve yetersiz kalıyordu.Demek ki duygular, şu karşımdaki resim gibi aslında birer resimdiler.
(O zaman,) Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan bağışlanma dile. Çünkü O, (tevbeye muvaffak kılan ve tevbeleri çokça kabul eden) Tevvâb’tır.
"Nasr Sûresi 3.ayet"
İçimizin rahat ettiği zamanlarda bile bu rahatlık,başımıza geleceklere karşı Tanrı'ya sığınmamızdan ileri geliyor. Böylelikle zindanların duvarlarına güzel resimler, iç açıcı manzaralar yapan mahpuslara benziyoruz
Bulutlar dağılmış,güneş çıkmış,bizim otsuz,yarı kıraç topraklar bile renklenmişti...her şey güzeldi ve bu hoş duyguya evinin kapısında az önce gördüğüm kırmızı saçlı güzel kadın sayesinde kapılpığımı ruhumun bir yanıyla hissediyordum.