George Orwell Hindistan asıllı bir insan ve sömürge yönetimlerinden haz almayan,her fırsatta bu yönetimleri eleştiren cesur bir yazardır. 1984 adlı romanı da bilimkurgu türünün klasiklerinden,modern dünyayı protesto eden bir başyapıttır.
Romanda;bireyselliğin yok edilmesi,zihni Büyük Birader gibi bir sistemle kontrol altına alınması,insanların robotlaşmış kitlelere dönüştürülmesinden bahseder. Aslında ütopik olan birşey bu kadar gerçekçi olamaz,bu romanın esas özelliğide budur.
İçerik olarak bahsedecek olursam,insanların sürekli bir ekrandan izlendiği,özgürlüğünün kısıtlandığı ve en kötüsü de sevmenin yasaklandığı bir hayat söz konusudur. Modern çağda bile soylu-burjuva-proleter ayrımının olduğunu anlatmaya çalışan Orwell bu konuyu çok güzel tasvir etmiştir.
Kitabı okurken gündelik hayatınızda yaptığınız eylemlerin bile özgürlük olduğunu anlayabilirsiniz. Ve aşk... Winston Smith ve Julia'nın aşkı... Bu aşkı o kadar kısıtlı yaşamaya çalışıyorlar ki,proleter İngiliz çingenelerinin özgürlüğünü bile kıskanacak derecede.