Yorum

FatmaYıldız isimli okurun asıl gönderisini gör
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Merabalar arkadaşlar yine ben :) " Yapmacık bir alçakgönüllülük göstermeyeceğim: Savaş ve Barış, Homeros'un İlyada'sı gibi bir eserdir." demiş Tolstoy... Okumuş olduğum 200 sayfada ben savaş meydanlarına geldim şimdi savaşın içindeyim. Şimdiye kadarki bölümde yüksek sosyetede savaşın nasıl yankı bulduğu nasıl değerlendirildiğini gözlemledim diyaloglardan. İlk başlarda çok takıldığım eserin fransızca bölümlerini daha doğrusu Tolstoy'un bizzat kendisinin karakterlerin konuşma içerisinde kullandıkları Fransızca dilini aslıyla eser içinde kullanmasını oldukça abes buldum. Kendisinin bu konuda doyurucu bir açıklaması var ve okuyunca hak veriyorsunuz. Yalnız benim takıldığım nokta halen okumaya devam ettiğim kitabı olan Sanat Nedir de en şiddetli vurgusu halk tabakasının anlamadığı, halk tabakasının anlayacağı bir dilde yazılmamış bir kitap yahut sanat eserinin sanattan sayılmayacağı savını bu kitapta alaşağı etmesidir. Kendisi o dönemde Rus toplumunun vaziyeti böyleydi ben de öyle yansıttım bir ressamı uzaktan gördüğü insanların yüzlerini siyah noktalar halinde çizdi diye eleştiremezsiniz diyor ve yaptığı şeyin bununla eşdeğerliğini savunuyor. Ben bu konuyu Sis'ten okuyarak çözdüm çünkü bana zaten Rusça aslından okumuyorsam o diyalogların Fransızca kalması oldukça saçma geldi. Bunlar dışında kitapta bulunan Prenses Mariya Bolkonskaya karakterinde yazar akrabalarından edindiği bilgiler ışığında annesinin portresini çizmiş. Diğer karakterlere de hayatındaki insanların özelliklerini nakşetmiş. Ben ilgimi çekenlerden bir kaçını koyuyorum mesela Vera (o gıcık kız) büyük baldızını remettiği karaktermiş :)) Sonya çok sevdiği yengesinin resmedildiği kızmış vb. Pek çok karakter birbiri üzerine kitap içerisine dahil olurken ben hiç rahatsız olmadım lakin asabımı bozan şey Rusların bir kişiye en az 4-5 farklı şekilde hitap ediyor olmaları buna da Rus Edebiyatının aşinası olduğumuzdan alıştık ve katlanıyoruz ;).
Ayhan KARATAŞ okurunun profil resmi
Öncelikle elinize sağlık güzel bir değerlendirme olmuş. ben de şu an savaşın olduğu yerdeyim. ben kitaba direk başladım. kitab hakkında kim ne demiş - Tolstoy dahil - bakmadım ama gerçekten çok enfes tasvirler ve iç konuşmalara yer verilmiş. kitabı okurken yeri geldi bir roman okuyormuşum gibi oldu yeri geldi bir tarih kitabı okuyormuşum gibi geldi. bu açıdan da okumaya memnun oldum. bir de özellikle Rostof adlı karakterin çar'a karşı hisleri dikkatimi çekti. günümüzde de devlet reislerine aşırıya varan -hatta kutsallaştırmaya kadar giden- ilgi ve sevginin tezahürünü bu karakterde gördüm kendi adıma. kolay gelsin...
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
Merhaba yine seni görmekten mutlu olan ben:) Tolstoy’un aristokrat tabakanın kendi kendilerine iken bile Rusça ve Fransızca karışık konuşmalarına eserinde yer vermesinin ben sebebini şu şekilde yorumladım: Eserinin başlarında yazdığı kitabın bir tarih kitabı olmadığını tarih kitabından üstün bir eser olduğunu dile getirdiği satırlardan yola çıkarak şöyle anladım.Tarihin ve tarihçinin olayları gerçekleştiği gibi olduğu gibi yazmadığını çünkü edebiyatçı ve tarihçinin aynı kaynaklardan beslenmediğini söylüyor.Tarihçi tarafsız kalamaz diyor ve böyle olmasını eleştiriyor.Kendisi bir rus olduğu halde eserinde bol bol fransızca diyaloglara yer vererek aslında olan buydu hoşumuza gitse de gitmese de ben gerçeği aynen yazmak istedim demiş olabilir.Gerçeğe bağlı kalmayı başka eserlerinde söylediği zıt olabilecek durumlar karşısında yargılanacak olmayı yeğlemiş olabilir. Kitabın içindeki karakterlerin gerçek tarihi kişilikler olduğunu görüyoruz ben bu karakterlerden iki tanesinden bahsederken bir hata olduğunu düşündüğüm çağdaş olmayan bir şahsiyetin verilen tarihte doğmadığını bile farkettim. Anna Pavlovna bir davet veriyor aristokraklar için.Kendisi İmparatoriçe Maria Fyodorovna’nın nedimesi. Davet 1805 akşamlarından birinde veriliyor ve aristokratların o davete gelme sebebi Anna Pavlovna’nın tanınmış bir kişi olması, nedime olması.İmparatoriçe Maria aslen Danimarka prensesi ve Rusya’ya gelin gelmiş. Prenses’in doğum tarihi 1847 yani bu durumda bu davetin verildiği akşam daha doğmamış bile.İmparatoriçenin nedimesi olarak kitapta bahsedilmesi tarihsel olarak doğru değil.. Çeviride mi acaba bir hata yapıldı ben anlamadım doğrusu niye böyle bir yanlışlık yapmış Tolstoy.. Tarihin bir yazgı yasası olduğunu bireylerin olayların sonucunu yönlendirmede önemli olmadıklarını söylüyor. Bu fikrine de tam olarak katılmıyorum. Napolyon’un tüm Avrupa’nın haritasını değiştirmesi, Atatürk’ün arkadaşlarını gözden çıkararak dönemine göre sert ve tepeden inme olabilecek yöntemlerle inkılapları yapması bireylerin duygusal ve kişiliklerinin farklı olmasının sonucu değil midir? Tarihin yazgı yasası olduğuna da şu örneği verebilirim.Fatih Sultan Mehmet ölür.Ulaklar yola çıkar Cem Sultan ve ||.Bayezıd’a tahta geçmelerini haber vermek için. Cem Sultan’ın ulağı geç ulaşır haberi vermeye.Tahta Bayezıd geçer ve iç savaş yılları başlar fetihler durur batı’nın en çok Osmanlı’ya müdahil olmaya çalıştığı günler başlar.O ulak önce varsaydı ve tahta Cem Sultan geçseydi kişiliklerinin farklı olduğunu biliyoruz farklı olaylar seyredecekti bu seferde.. Tolstoy’da tarih bilimini sen yalan dolansın diyerek değersizleştirmiş bu bana iyi gelmiyor arkadaş😁Niye tarih öğretmenimi edebiyat öğretmenimden daha çok sevdim ki diye kalbimi suçluyorum sonra:)
FatmaYıldız okurunun profil resmi
https://1000kitap.com/otodidakt_ hocam " uydurduğum adlarla gerçek adlar arasında bazı benzerlikler dolayısıyla bazı kimseler benim gerçek kişileri anlatmak istediğim sanısına kapılırlarsa - hele, yaşamakta olan veya eskiden yaşamış gerçek kişileri anlatmayı iş edinen edebiyat etkinliği türü ile benim uğraşımın hiçbir benzerliği bulunmayışı dolayısıyla- çok üzülürüm doğrusu" diye belirtmiş olmasından mütevellit yazarın bu hassasiyetini göz önünde bulundurup ilişkilendirmemek daha doğru olur gibi geldi bana.
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
Ama İmparatoriçe ,kitap da bahsi geçen yılda da doğmamış daha. Kitabın içindeki olayların anlatıldığı yıllarda da yaşamamış. Kitabın yayınlandığı tarihlerde yaşıyor ama..Ben böyle düşündüysem imparatoriçe eseri okudu muhtemelen o hayli hayli düşünmüştür. Tabii bizi üzdüler olsun, biz Tolstoy’u üzmeyelim:))
Orhan Gazi okurunun profil resmi
Bonapart'ın o yüzyılda dünyayı böyle etkisi altına aldığını görmek şaşırttı beni, ilk sayfalarda karakterleri ve kimin kim olduğunu anlamam kolay olmadı.Anna Karenina'da da böyle bir çıkmaza düşmüştüm.elini sallasan prense,prensese yada konta çarpıyor :) Kont Bezuhov'un mirasının Piyer'e kalmasına sevindim Anna Mihalovna'nın bu olayda ki işbitiriciliği ve açık gözlülüğüne saygı duydum, o da kendi oğlu için yırtınıp duruyor.Savaş ve Barışa devam herkese kolaylıklar dilerim
Resul Bulama okurunun profil resmi
Ben de iş bankasından 200 sayfa okudum. Savaş meydanında çadırdayım ben de :) Fransızca'nın orjinal yazılması konusunda altyazılı ve orjinal halini tercih ediyorum ben. Fakat burada sayfa boyunca sürmesi biraz rahatsız etti açıkçası. Ama kitabın hatırına bunu görmezden geleceğim... Kitap hakkında şimdiye kadar söylemek istediğim ;bu kadar çok fazla karaktere yer verilmiş olması (bir nevi rekor denemesi gibi) ve bunun hiç rahatsızlık vermemesi usta işi olsa gerek. Kendimi bu kadar kalabalığı dronla izler gibi hissettim. Bunun dışında savaş öncesi sosyete ve davetlere ağırlıkla yer verilerek yazarın Rus tarafını görmemizi istemesi önemli. Burada kullanılan dildeki Fransızca ağırlığı ve savaşın Fransızlarla oluşu oldukça ilginç. Karakterleri ilk önce not alarak liste haline getiriyordum, sonra herkesin yerli yerinde durduğunu görünce buna gerek kalmadığını düşünerek bıraktım. Bu kadar kalabalık bir kadroda herkesin favori bir karakteri olması son derece doğal ve bu karakterler ustalıkla işlenmiş. Benim şu ana kadarki favorim Boris'in annesi. Türk annelerini de hatırlatıyor bize, onu izlemeye devam edeceğim :) Bakalım yolculuk bizi nerelere götürecek? Keyifli yolculuklar :)
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
youtu.be/14YHcAI1qH4 Napolyon’un Moskova Seferi’ni Fransız tarihçilerden özellikle dinlemek isteyen okurlar için bir link bıraktım.Canlandırılmış tarihi belgesel tadında bir film.
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
SPOİLER İÇEREN BİR YORUMDUR DİKKAT😁 Bahsettiğim belgesel 50 dakika uzun gelebilir bazı okurlar için.. Ben buraya kısaca özetlemek istiyorum. Yıl 1812 Fransa tüm Avrupa’ya hâkim olmak ister.Rusya ile de başta müttefiktirler. Anlaşmaya göre Rusya ,İngiltere ile ilişkilerini kesecektir.Ama bu imkansız çünkü Rusya ekonomik olarak İngiltere’ye bağımlıdır ve ticaretini sürdürür.Fransa’nın kralı Napolyon’un hoşuna gitmez bu ve Rusya’yı düşman ilân eder.Ve o ünlü Avrupa karması ordusuyla Moskova yürüyüşünü başlatır.Napolyon’un kurmayları uyarır bizim yenilmez kralı..Ruslar savaşmadan bizi altederler soğuk kış günlerini beklerler ve bizi Rusya içlerine çekerek soğuğa kırdırırlar böyle der Napolyon’un Rusların askeri stratejisini bilen kurmaylar.Napolyon dinlemez.Rusya Napolyon’a küçük zaferler vererek Moskova’ya kadar çeker,geri çekilirken tüm yenilebilecek çiftlik hayvanları ve hayvan yemlerini, su kaynaklarını da imha eder.Napolyon bomboş bir Moskova’ya gelir aristokratların terkettiği mâlikanelere komutanlarıyla yerleşirler sonra Moskova ,Ruslar taradından dört bir yandan kundaklanır canlı canlı Napolyon’u öldürmek için. Napolyon Moskova’yı fethetmiştir doğru ama kalıcı olamamıştır. Onbinlerce yaralıyı yakın köylere ölüme terketmişler,binlerce insan ölmüş. Rusya’nın çarı Aleksandr ,Fransa ve kültürünü sever ama Napolyon’u sevmez.. Savaşın olduğu Rusya yıllarında ise milyonlarca km toprakta yaşayan insanlar sınıflara ayrılmış ve Napolyon bu seferle kendilerini özgürlüğüne kavuşturacak diye umutla beklemekteler. Savaşın tek yapılma sebebi var:Toprak kazanmak.
Resul Bulama okurunun profil resmi
Bu açıklamayla birlikte okuduğumuz kısım daha güzel oturmuş oldu. Buraya kadar olan bölümde Napolyon, gelen Rus ordusu için İngiliz parasına karşı koyamadıkları için geldiğini ve gününü göreceğini söylüyordu çünkü. Biraz sonunu da görmüş olduk ama ilk kısım için çok faydalı oldu...
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Akşama hepsini izleyip okunacakları okuyacağım inşallah :/
Ayhan KARATAŞ okurunun profil resmi
Yapmayın Fatma hanım biz çok geride kalıyoruz. Koşsakta yetişemiyoruz. 😁😁
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
Hımm geç oldu kusura bakmayın Düşünemedim yorumun içinde tarihsel sonuçlara da yer vermiş olmayı..Bencillik böyle oluyormuş demek ki🙄Kendin bildiğini herkes biliyor sanma saflığı. Düşünebilmeliydim Affedin
Resul Bulama okurunun profil resmi
Tamam, affediyoruz. Biz de izleyelim bu akşam o halde :)
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Ayhan KARATAŞ
Ayhan KARATAŞ
hocam Gülcan hocamın yorumunu falan dedim 200 sayfayı değil🤭
Ayhan KARATAŞ okurunun profil resmi
🤣🤣🤣
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
İyi akşamlar herkese.. Savaş meydanındaki top gülleleri, çamura bata çıka giden süvariler, ağır yaralıların umarsız bizi böyle bırakın bakışları arasında bir sessizliğe gömüldük galiba etkinlik okurları:)) Romana dair arasıra bilinç düşmesi ben kendi adıma yaşıyorum ve bu anlarda youtube kurtarıcım oluyor ilgimi çekebilecek bazı analizlere rastlıyorum .. Sizlerle de paylaşmak istedim. Bir yöneticinin ister siyasette ister orduda emir vermeden yapılsın edilsin diye sağa sola kükremeden nasıl ağzından çıkan her şey etrafındakilerce uygulanır ve bunu nasıl insanlar başarıra örnek olarak roman içerisindeki PRENS BAGRATİON un komutanlığı örnek verilmiş.. 5 dakikalık Dr. Mustafa Özel’in Savaş be Barış romanındaki Prens Bagration üzerinden nasıl iyi bir yöneten olunur anlatılmaya çalışılmış.. Buraya linki bırakıyorum youtu.be/VuCpvMKDi-c
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Benden de bir günaydın gelsin o vakit :)) evet sessizlik hakim oldu biraz Hocam bu 200 sayfa az mı geliyor ne dersiniz? Biraz baktımda hemen herkes ikinci bi kitap götürüyo beraberinde sayfa sayısını artırsak 400 falan yapsak ne düşünürsünüz acaba bu muhteşem şaheserden kopmadan yola devam etmiş oluruz açıkcası beklemek yahut başka şeylere göz atmak benim zevkimi oldukça kaçırıyor ama yine de çoğunluk ne derse tabiyim. Hocam videolar müthiş daha öncekileri izledim inş. buna da bakıcam akşama.
Resul Bulama okurunun profil resmi
Videoları da izledikçe daha güzel oturuyor bence. Tolstoy bu ikinci 200 lük sayfalarda ordunun kendi iç yüzündeki çekişmelere, görüş farklılıklarına ve ailelerdeki yansımalarına giriş yaparak, insani boyutunu yansıtıyor bize. Ve tam usta olduğu alana, yani insanın tereddütlerine ve karmaşık yanına ayna tutuyor. Bir de videolarla savaşın tarihi teknik yönlerini görünce çok faydalı oluyor gerçekten. Okuma hızı konusunda ise tamamen size katılıyorum. Hepimiz aynı anda farklı kitaplar da okuyoruz gördüğüm kadarıyla. Ama haftalık 200 sf çok az oluyor ve yoğunluk azalıyor. Bence de vites yükseltmeli ve tam hızla savaş meydanına dalmalıyız. Hem belki bir nişan da biz alır ilerde anlatırız bunları :))
Orhan Gazi okurunun profil resmi
Merhaba arkadaşlar, sayfa konusunda size uyarım çünkü 200 sayfa az geliyor mecburen araya başka kitap almak zorunda kalıyorum.kitapta anlatılan savaş tasvirlerini ve askeri diyalogları beğendim o bölümleri sıkılmadan okudum.askeri taarruzları, top atışlarını, süvarilerin hücumlarını belgesel tadında okuyorum, genelde böyle tasvirlerden çok sıkılırım.herkese keyifli okumalar sayfa sayısıyla ilgili elinizi korkak alıştırmayın 400 600 farketmez bu kitap kaldırır :)
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.