Ey hayat ağaçları, kışınız ne zaman?
Biz uyumlu değiliz. Sezgili değiliz
göçebe kuşlar gibi. Geri kalmış, gecikmiş,
yellere zorla yükleriz kendimizi;
ve güler yüz görmeyiz konduğumuz göllerden.
Tanrı'm, sen büyüksün.
ÖYLE büyüksün ki, nerdeyse yok olurum ben,
yakınlarına gelip durduğumda.
Öyle karanlıksın ki; benim azıcık aydınlığımın
hiçbir anlamı yok eteklerinin ucunda.
Yaşamıyor kimse hayatını.
İnsanlar tesadüflerden ibaret, sesler, parçalar
günlük hayatlar, korkular, birçok küçük mutluluklar,
daha çocukken kıyafet değiştirmiş, mumyalanmış,
maske olarak geçerli, suskun suret olarak.
İstiyorum daima seni tüm varlığınla yansıtmak
ve istemiyorum hiç kör ya da yaşlı olmak
taşımak için senin ağır ve sallanan resmini.
İstiyorum kendimi aşmak.