Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

zeynep oruç

zeynep oruç
@zeyneporuc
"Kimse yoğurmuyor bizi yeniden topraktan ve çamurdan, kimse sözünü etmiyor tozlarımızın. Kimse."
Olan yalnızca doğru değil, ama olabileceklerin en iyisidir. Bir şeyin varlığı onun varolmaya uygunluğunun yeterli bir doğrulamasıdır; dikkat et, ortalama bir insanın bilinçsizce inandığı gibi, yalnızca şimdiki koşullarda değil ama tüm koşullarda varolmak. Onları böyle bir saçmaya inandıran kuşkusuz onların cahilliğidir.
Reklam
Çesitli konulardaki fikrini ciddiyetle belirtmeyi, tırnak içine almak zorunda kalmadan yargılarını ifade etmeyi, bir yandan gülünç olduklarını ileri sürdüğü meşguliyetlere öte yandan kılı kırk yaran bir nezaketle kendini hasretmekten vazgeçmeyi hangi hayata saklıyordu?
Kendimizi daima ruhumuz tarafından kuşatılmış gibi hissetsek de, bizi çevreleyen bu ruh sabit bir hapishane değildir; daha ziyade, ruhumuzu aşmak, dışarıya ulaşmak için sürekli hamleler yaparak, onunla birlikte, bir hayal kırıklığı içinde sürüklenir, etrafımızda hep dışarıdan bir yankı değil de, içimizdeki bir titreşimin çınlaması olan ve hiç değişmeyen bir tını işitir gibiyizdir. Nesnelerde ruhumuzun onlara aksettirdiği, kendilerine değer kazandıran yansımayı bulmaya çalışırız; doğal ortamlarında nesneleri zihnimizde birtakım fikirlerle yan yana bulunmalarına borçlu oldukları büyüden yoksun bulunca, hayal kırıklığına uğrarız; bazen bu ruhun bütün gücünü dışımızda olduklarını, kendilerine asla ulaşamayacağımızı açıkça sezdiğimiz insanları etkilemek üzere, beceri ve ihtişama dönüştürürüz.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"O, şeylerin kökenine inmiş ve sonra gördüğünden öylesine korkmuş ki, kendisini onu hiç görmemiş olduğuna inandırmış bir adam olarak dikkatimi çekti. Bir şeyler yapabilecek ama onları yapmaya hiç değer vermeyen ve her zaman kalbinin derinliklerinde onları yapmamış olduğu için pişmanlık duyan; yapmanın ödüllerine gizlice gülen ve yine de daha gizli olarak yapmanın ödüllerine ve coşkusuna özlem duyan bir adam."
Gerçekten sık sık hemen hemen emin oluyorum ki ben bir radikal olmak için yaratılmışım. Ama o zaman hakkında emin olmadığın öyle çok sorun var ki. Bir problemin - bilirsin insana ait yaşamsal problemlerin - unsurlarını kavramamı önleyen insanca zayıflıklarımla yüz yüze geldiğim zaman ürkekleşiyorum.
Sayfa 246Kitabı okudu
Reklam
"Sen kabul görenlerin türbesinde tapınıyorsun."
kalbimiz de hayatta böyle değişimler geçirir ve ıstırapların en büyüğü budur; ne var ki biz bunu sadece kitap okurken, hayalden biliriz; gerçek hayatta kalbimizin geçirdiği değişimler, tıpkı bazı tabiat olayları gibi, o kadar yavaş gerçekleşir ki, kalbimizin içinde bulunduğu farklı durumların her birini saptar, buna karşılık, değişim duygusunu yaşayamayız.
Hiçbir zaman kendi kendisinin bilincinde olmamış olduğu için, kadınların aşkını çeken şeyin kendi içinde olduğunu ve bunun onların kendi gençliğine uzanmalarının nedeni olduğunu bilmiyordu.
Yaşamım dediğim şu uzun ve karışık duyguyu çürümenin dinginliği içinde anımsıyorum ve onu aynen Tanrı'nın bizi yargılayacağı gibi, aynı tutarsızlıkla yargılıyorum. Çürümek de yaşamaktır, biliyorum.
Reklam
Ya ben yaşadığım hayatı anlayamadım ya da bu hayatın hiçbir değeri yoktu. Daha iyisini de bulamadım, göremedim, kimse de göstermedi.
Biliyor musun Andrey, benim içimde ne yakıcı, ne de kurtarıcı hiçbir ateş yanmadı. Hayatımda hiçbir zaman başkalarınınki gibi gittikçe renklenen, parlak bir güne çevrilen bir sabah olmadı; bir sabah ki yakıcı öğlesi geçtikten sonra yavaş yavaş solsun ve kendiliğinden akşama karışsın. Hayır, benim hayatım, sönmüş başladı. Tuhaf, fakat böyle. Kendimi bilir bilmez sönmeye başladığımı hissettim.
Ne hayaller, ne umutlar, ne planlar kurmuştum. Nereye gitti bütün bunlar, niçin bu ateş söndü? Anlamıyorum. Başımdan öyle büyük felaketler, kasırgalar da geçmedi. Hiçbir şey kaybetmedim. Vicdanımda hiçbir leke yok, ayna gibi tertemiz, gururumu kıracak hiçbir şey olmadı. Tanrı bilir niçin hayatım böyle harcandı gitti.
Avrupa, hayallerini, gerçekleştirmek için kuran insanların ülkesidir. Orada, gerçekleşemeyen hayal bir acı kaynağı, bir tragedya konusudur. Doğu'da ise hayal bir keyif, bir gerçekten kaçma vesilesidir. Doğulu, geviş getirir gibi, kendi içinde başlayıp kendi içinde biten, hedefsiz, başıboş hayaller kurar. Oblomov'da gerçeğin yerini tutan hayal, Ştoltz'da bir teşebbüsün hazırlığı, ilk adımıdır.
Sabahattin EyüboğluKitabı okudu
Anadolu halkının bir ruhu vardı, nüfuz edemedin. Bir kafası vardı; aydınlatamadın. Bir vücudu vardı; besleyemedin. Üstünde yaşadığı bir toprak vardı! İşletemedin. Onu, hayvani duyguların, cehaletin, yoksulluğun ve kıtlığın elinde bıraktın. O, katı toprakla kuru öğün arasında bir yabani ot gibi bitti. Şimdi, elinde orak, buraya hasada gelmişsin. Ne ektin ki, ne biçeceksin? Tabii ayaklarına batacak. İşte, her yanın yarılmış bir halde kanıyor ve sen, acıdan yüzünü buruşturuyorsun. Öfkeden yumruklarını sıkıyorsun. Sana ıstırap veren bu şey, senin kendi eserindir, senin kendi eserindir.
760 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.