“Bir mutluluk yaşadığında yıllarca bulutların üstünde uçmadığın gibi, hak etmediğin bir şey yaşayıp kırıldığında da duyduğun acı seni bir ömür yasa boğmuyor.”
“Bir şeyin varlığı seni mutlu edebilir ama yokluğu da seni bitirmemeli. Çünkü artık şunu öğrenmiş olman gerekir: "En sonunda dönüp dolaşacağın yer yine kendin olacaktır, umudun olacaktır." Pas geçme.”
“On dakikalık bir filmin yılın en iyi kısa film unvanını kazandığı ve sinemada gösterime gireceği açıklandı. Filmi izlemeye gelen büyük bir kalabalık toplandı. Seyirciler salona girdi ve film oynamaya başladı ama bir gariplik vardı...
Film başlayalı altı dakika olmasına rağmen ekranda aynı sahne vardı, kamera açısı sadece bir odanın tavanını gösteriyordu. Yedinci dakika da sahnede bir değişiklik olmadan geçince, seyirciler şikayet etmeye başladılar ve bazıları zamanını kaybettiğini söyleyerek salonu terk etmek istedi...
Aniden kamera açısı tavandan yere indi ve omurilik felci olan, tamamen engelli bir çocuk görüldü. Şu cümle yazılıydı:
'Bu engelli çocuğun hayatının her saatinde gördüğü sahnenin sadece sekiz dakikasını size sunduk ve siz bu sekiz dakikaya bile katlanamadınız. Hayatınızın her saniyesinin değerini bilin ve şükredin.'”
“Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku... Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz.”
Arz, kayalar, denizler, hattâ parlak yıldızları ve ilâhları ve emelleri ve dehası veya bunaklığıyla, beşerin ruhu, cümleten, büyük asumanın göğsünde kaybolmaya mahkûmdur.