...
...
"Yasa şöyle: Önemli olan, ruhun ve zihnin yapısıdır. Eğer ruh ve zihin asilse, bir bedeni, dış görünüşü kambur ve deforme bile olsa, güzel bulmak gerekir."
Ancak bir rehberi değil, aksine farklı yönlere çağıran insanların gürültüsünü izleyerek, amaçsızca dolaştığımız sürece, gece gündüz iyi bir zihin için uğraşıp didinsek bile, kısa yaşamımız hatalar içinde tükenip gidecektir.
Bilişsel bilim bize benlik duygumuz da dahil olmak üzere dünyayla ilgili deneyimlerimizi meydana getiren süreçlerin dinamik olduğunu; zaman ve mekana dağıldığını ve beynin, vücudun geri kalanının ve çevrenin karmaşık bağlantılarına yayıldığını söyler.
Fenomenoloji ekolünden Merleau-Ponty’nin bir eseri.
Göz ve Tin
Bu metin bir meta analiz çalışmasıdır, herhangi bir edebi kaygı yoktur. Asıl amaç zihnimde var olan bilgilerden bir harita oluşturmak.
Fenomenolojiye giden yolda ilk başta Analitik ve kıta felsefesinin ne olduğunu daha sonra fenomenolojinin ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Eğer dine (İslâm) hayatımızın her şeyi diye bakmıyorsak, onu kendisiyle amel edeceğimiz bir hükümler bütünü olarak görmüyorsak, dini bir zihin fantezisi olarak kabul ediyoruz demektir.
Arzulardan azade bir zihin güçlü bir kale gibidir. Zira insanın sığınabileceği daha sağlam ve güvenli hiçbir yer yoktur. Bunu anlamayan cahilin tekidir, anlamasına rağmen ona sığınmayansa bedbahttır.
Wilhelm Reich
Wilhelm Reich'ın "Dinle Küçük Adam" eseri, modern insan ve günümüz insanlarının karmaşık ruh halini ve yaşadıklarını derinlemesine inceleyen okunması gereken bir kitap olarak karşımıza çıkıyor. Reich, "Küçük Adam"ı; otoriteye boyun eğen, gerçek benliğini bastıran ve mutluluğu dış etkenlerde arayan bir
Felsefe, aşırı özgürlükçü bir zihin faaliyeti. Analoji olarak ifade etmem gerekirse aynı anda hem pul koleksiyonu yapabiliyorsunuz hem de pulun sosyal bilimini
Kendini güvende hisseden, huzurlu bir zihin kendi yaşamının her kısmını kafasında tartmayı başarır, meşgul insanların akılları ise boyunduruk altındaymışçasına, geriye dönemez ve bakamaz.
Sayfa 59 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Zihin mutluluk olmayan hiçbir şeye karşı duyarsız değildir. Yalnızca bilme ve anlama sevinci olan sonsuz sevinç için yaratılmıştır. Yalnızca sınırlarını algıladığında kederlenebilir; ancak kişinin sınırlarını algılaması, artık zaman ve mekana bağlı olmadığında, zaten onların ötesine geçmek demektir.
Mustafa İnan, günlük olayları yaşamakla yetinen orta sınıfın dışındaydı artık. Anlattığı fıkralara gülenlere 'Büyük Arya-Dharma'dan nasıl sözedebilirdi? 'Hakiki din, muayyen bir inanç ve muayyen bir insana sarılmak değildir beyler,' deseydi, bu sözleri acaba nasıl karşılanırdı? 'Hakikî din bunun çok üstünde bir şeydir,' diye diretseydi, belki onu dinsiz bile sayarlardı, sanki din meselesiyle çok ilgilenirlermiş gibi. Oysa Mustafa İnan, bütün ciddiyetiyle anlatmak istiyordu: "Nefes almanın kendine mahsus nizamı olan 'Pranayana' egzersizinde Pranayana vasıtasıyla, aydınlığı saklayan peçe kaldırılır. Zihin belirli bir temerkize erişerek uygun hâlini iktisap eder. İşte o zaman hisler tamamıyla hüküm altına alınabilir."