Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Beyhan

278 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Düzcinsel
DüzcinselHanne Blank
8.3/10 · 22 okunma
Reklam
Beyhan
2021 okuma hedefini ekledi.
2021 OKUMA HEDEFİ
14/12 kitap - %117 tamamlandı
14 kitap okudu
12 kitap
3.782 sayfa
0 inceleme
2 alıntı

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Feminist görüşe göre pornografi, zorla cinselliğin bir çeşidi, cinsel politikanın bir uygulması, bir toplumsal cinsiyet eşitsizliği kurumudur. Tecavüz ve fuhuşla birlikte ve onlara katkıda bulunarak eril üstünlüğün cinselliğini kurumsallaştırır. Eril cinsellik de, egemenlik ve bastırılmışlığın erotikleştirilmesi ile dişi ve erilin toplumsal oluşumunu birbiri içinde eritip kaynaştırmaktadır. Toplumsal cinsiyet cinseldir. Pornografi bu cinselliğin anlamını oluşturur. Erkekler kadınlara, onları nasıl görüyorlarsa öyle davranırlar. İşte pornografi erkeklerin gözüyle oluşturulan kadındır. Erkeklerin kadınlar üzerindeki iktidarı erkekler kadınları nasıl görüyorlarsa, kadınların öyle olması gerektiği anlamına gelir. Pornografi bu "nasıl"ın cevabıdır.
Sayfa 229Kitabı okudu
Eril cinselliğin kadınlara yönelik şiddetle harekete geçtiği ve önemli bir ölçüde de kadınlara şiddet göstererek kendini ifade ettiği açıktır. Eğer şiddet, insanlıktan çıkarma sürecinin en başarılı ucu, nesneleştirme de en az belirgin olan ucu olarak görülürse, akla gelen soru, -bu sürecin sürekliliğinin dinamiği olan- hiyerarşinin eril cinselliğin var olması için şart olup olmadığıdır. Eğer öyleyse ve toplumsal cinsiyetin bir hiyerarşi olduğu düşünülüyorsa, belki de cinsiyetler erkek tahrik olabilsin diye eşitsizdir. Başka bir deyişle, belki de toplumsal cinsiyetin bir toplumsal hiyerarşi olarak korunması gerekir ki, erkekler sertleşme sağlayabilsin; veya belki de erkeğin kadını altta tutma çabasının sebebi, biraz da kendini (penisini) yukarıda tutabilmek. Eşitliğin cinsel çekiciliği olmadığı anlaşılıyor; bazılarının feminizmi kısırlaştırıcı bulması da herhalde bu yüzden.
Reklam
Eril egemenlik sadece belki de tarihin en yaygın ve inatçı iktidar sistemi olduğundan değil, ama metafizik olarak da neredeyse mükemmel olduğu için feminizmin hedefidir. Eril iktidarın bakış açısı, bakış açısız olmanın ölçütüdür; özel ve tekil yanı, evrenselliğin anlamı olmuştur. Gücünü onaylayarak, yetkisini olaylara katılarak, üstünlüğünü düzenin paradigması oluşturarak, denetimini yasallağı tanımlayarak sürdürür. Buna karşılık, feminizm kadının sessizliğinin sesi, erotikleştirilmiş ama cinsellikten uzaklaşmış kimliğinin cinselliği, "eksik"liğin doluluğu, önemsizliğin ve dışlanmışlığın önemi, mahremiyetin herkese açık doğası ve kadının yokluğunun varlığı olmayı üstlenmektedir. Bu yaklaşım, sınırları aşmaktan daha karmaşık, değer naklinden daha dönüştürücü, kendisine yöneltilen dirençten daha derin, olumsuzluğun yadsımasından daha olumludur. Ne materyalisttir, ne idealist. Yalnızca feministtir.
Eril bakış açısı kadının tanımını zorla kabul ettirir, bedenini kuşatır, konuşmasını kısıtlar, yaşamını belirler. Sistematik ve egemendir. Eril, toplumsal ve politik bir kavramdır. Biyolojik bir nitelik değildir. Kalıtımla, varlık öncesiyle, doğayla, gereklilikle, kaçınılmazlıkla ya da bedenle hiçbir ilgisi yoktur. Aslında, ayrımın kendisini bir bakıma zayıflatacak şekilde, ontolojik olmaktan çok epistemolojiktir, çünkü eril iktidar varlığı bakış açısıyla uzlaştırabilir. Bu yüzden eril bakış açısı her zaman tek tek her erkeğin veya bir arada tüm erkeklerin ortak fikri değildir. Ne var ki, birçok erkek bilinçsiz olarak ve belli bir bakış açısına sahip olduğunu bile fark etmeden aynı tutumu takınır. Çünkü bu tutum deneyimlerine (eril deneyimler) anlam kattığı gibi, çıkarlarına da hizmet etmektedir. Kendileri için mantıklıdır. Egemen görüş açısı olduğu ve akılcılığı tanımladığı için, kadınlar da gerçeği aynı açıdan görmeye zorlanırlar. Oysa bu açı kadınların yaşadığı en azından bazı deneyimleri (özellikle cinsellik aracılığıyla şiddeti) yadsıdığı için onların yararına değildir. Genel olarak eril bakıştaki "kadın" nitelemesinin içeriği kadınların hayatıdır oysa.
Lezbiyenler, dişi cins tiplemesinde yatan cinsellik anlayışına öyle bir darbe vurabilirler ki, kadın bile sayılmazlar. Kalıplaşmış kadın tipini koruyabilmek için lezbiyen varoluşun bastırılması gerekir.
Bilinç yükseltme, eril iktidarın toplumsal varlığının bir biçiminin de kadınların içinde bulunduğunu ortaya çıkarttı. Bu haliyle eril iktidar kadına kendiliğinden kabul ettirilen bir şeydir. Kadın kendi "kafasında nesneleşmiştir". Bir kere vücut bulduktan sonra eril üstünlük, hem kavrayışta hem de uygulamada bir kez daha onaylanmış ve kuvvet kazanmış olur. Yani eril iktidar hem hayal ürünüdür, hem değil. Kendini doğal, evrensel, değiştirilemez, Tanrı vergisi ve ahlaken mükemmel bulduğu için hayal ürünü olarak kabul edilebilir. Ama etkili olduğu gerçeği hiç de hayal değildir. İktidar toplumsal bir ilişkidir. Kadınların yaşamının zorlukları ve cezadan -kendini inkardan, hapsedilmeye, hatta intihara kadar- kaçınma gerekliliği düşünülürse uyum gösterme zorunluluğunu dayanılabilir, hatta tatmin edici bulmaları hiç de mantıksız değildir. Gündelik yaşam kadını da erkeği de pek efsane sayılamayacak olan erkek egemenliğine ve her gün yeniden yaşandığı için gerçeklikten ayırt edilmesi güç bir efsane haline gelmiş olan kadının Tanrı vergisi zayıflığına, erkeğin de yine Tanrı vergisi üstünlüğüne inandırır.
177 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.