Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Beyhan

Kişisel olanın politik olduğu analizi, bilinç yükseltme sonucu ortaya çıkmıştır. Bu analizde birbiriyle ilişkili dört özellik vardır: Birincisi, kadınlar bir grup olarak erkekler grubunun egemenliği altındadır, dolayısıyla birseysel düzeyde de bu böyledir. İkincisi, kadın kişisel ya da biyolojik doğasından dolayı değil, toplum tarafından ezilir. Üçüncüsü, cinsel işbölümünü de içeren cinsiyet ayrımı kadını yüksek topuklu, düşük statülü işlerle sınırlı tutarak, ilişkilerdeki kişisel duygulara varıncaya kadar onu belirler. Dördüncüsü, kadının sorunları, yalnızca kendine ait olmayıp grup olarak kadınları ilgilendirdiği için, bunlar ancak topluca ele alınabilir. Cinsiyeti toplumda iktidar bölüşümünün doğal olmayan bir özelliği olarak kavrayan bu analizde, özel olan aynı zamanda politiktir.
Reklam
224 syf.
·
Puan vermedi
Evler, Cinler, Perdeler
Evler, Cinler, PerdelerLyudmila Petruşevskaya
6.9/10 · 299 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kadın hakları meselesi, kültürel öz ve bozulmamışlık kavramlarının tartışıldığı bir ideolojik alanın parçasıdır. Kadının yeri ve davranışı kültürel kimliğin tayin edici unsuru durumuna gelmektedir. Kimlikle ilgili söylemlerin içeriği oldukça değişkendir. Kadın özgürlüğü laik milliyetçiler tarafından "yerli" ve meşru olarak savunulup kendilerine mal edilebilir ya da islamcı hareketler veya devlet destekli köktendinciler tarafından yozluk ve dinsizlik olarak ilan edilebilir. Her durumda kadın ve aile, özüne sadakat ve farklılık ile ilgili kaygıların dile getirilmesinde imtiyazlı bir yere sahiptir.
Erkeklerin Cinsel Şiddetten Sağladıkları Kazanç
Bazı erkekler tecavüzü bir intikam ve cezalandırma yöntemi olarak kullanırken, bazılarının gözünde tecavüz, başka bir suç işlenirken elde edilen fazladan bir kazançtır. Bazı durumlarda tecavüz, isteksiz ya da ulaşılması zor kadınlarla cinsel ilişki kurmaya yarayan bir yol olarak kullanılırken, bazı erkekler tecavüzü, kişisel olmayan bir seks ve güç kaynağı olarak görmektedirler. Bazı erkeklerin gözünde tecavüz bir eğlence ve macera biçimidir; bazı erkekler de tecavüzün erkeklerin kendilerini "iyi hissetmelerine" yarayan bir hareket olduğunu düşünürler. Bu farklı yorumlara rağmen bütün bu erkeklerin kendi bakış açılarından bize söyledikleri şey, tecavüzün düşük riskli, yüksek ödüllü (getirili) bir hareket olduğudur.
Reklam
Hayır, hayır demektir
Ataerkil toplumlar, referans çerçeveleri kadın bakış açısını içermeyen erkekler ürettiği ve ayrıca kültürleri onlara bir dizi gerekçeye sığınma imkanı verdiği için, erkekler cinsel şiddeti görmezden gelebiliyorlar. Bu aynı zamanda, tecavüz eden erkeklerin kurbanları tarafından nasıl algılandıklarını ya hiç anlamamaya ya da yanlış yorumlamalarına yol açıyor. Tecavüzcü erkekler kadınları salt bir cinsel nesne olarak gördükleri için, cinsel şiddete dayalı davranışları düzene koyması beklenebilecek duyguların hiçbirine sahip görünmüyorlar. Gerçekten, bu tip adamlar tecavüz ediyorlarsa, bu, değer sistemlerinde tecavüzü önleyecek hiçbir mekanizma bulunmamasındandır. Nitekim inkarcıların hiçbirisi kendini tecavüzcü olarak görmemektedir.
Ana-merkezli toplumlar barışçıl, dengeli, rekabetçi olmayan toplumlardır ve bu toplumlarda kadınlara karşı savaşıldığı ve kadının kötülendiği enderdir. Tecavüz ve kadınlara yönelik diğer tacizler tam tersine, kadının aile içinde ya da dışında çok az ya da hiçbir toplumsal, siyasal ya da ekonomik gücünün olmadığı erkek-egemen ataerkil toplumlarda görülür. Bütün bunlar sorunun annenin hakim olduğu aile yapısından değil, daha çok bu aile birimlerinin içinde var oldukları toplumun yapısından kaynaklanmakta olduğunu göstermektedir. Öte yandan, eğer ataerkil toplumlardaki anne-baba ilişkileri ailedeki yetişkin bireylerin taşıdığı cinsel şiddetle bağlantılıysa, bu araştırmanın bulguları kuvvetli bir şekilde göstermektedir ki, suçlu olan öncelikle anneler değil, babalardır. Babanın rolüyle ilgili kültürel beklentilerden yoksun olunduğu için, babanın olmayışının ya da uzak oluşunun erkek çocukların toplumsal ve psikolojik gelişimleri üzerindeki etkilerini gözardı etmek zorunda kaldık. Babanın olmaması, ailedeki kadın ve çocukların karşılaştığı çoğu sorunun kaynağı olan yoksulluk düzeylerinin derinleşmesine de katkıda bulunur.
Bitki kelimesi kadınların edilgenliğiyle eşanlamlıymış gibi kullanılır çünkü kadınların bitkiler gibi olduğu varsayılır. Hegel bunu alenen ifade eder: "Erkekler ve kadınlar arasındaki fark hayvanlarla bitkiler arasındakine benzer. Erkekler nasıl hayvanlara karşılık geliyorsa, kadınlar da bitkilere denk düşer; çünkü kadınların gelişimi daha uysaldır." Bu açıdan bakıldığında, kadınlar da bitkiler de erkeklerden ve etten daha az gelişmiş ve daha az evrimleşmiş görülür. Sonucta kadınlar uysal oldukları için bitki yiyebilir ama aktif erkekler hayvan etine ihtiyaç duyar.
Tecavüz de ihlal aletinin penis olduğu bu tür bir şiddettir. Bıçak tarafından kesilebilmek için çatalla tutulan bir et parçası gibi, bir erkek bedeni tarafından zapt edilirsiniz. Buna ek olarak söyleyebiliriz ki nasıl mezbaha, hayvanlara ve işçilere atıl, düşünmeyen, hissetmeyen nesneler gibi davranıyorsa kadınlar da tecavüz esnasında aynı şekilde atıl nesneler muamelesi görür, duyguları ya da ihtiyaçları önemsenmez. Sonuç olarak et parçaları gibi hissederler. Buna paralel olarak, hayvanların iradeleri dışında döllenmesini mümkün kılan "tecavüz askıları" vardır. Bir et parçası gibi hissetmek, birisinin hayattayken ve hisseden varlıkken (ya da bir zamanlar öyleyken) atıl bir nesne gibi muamele görmesidir.
Dil bizi et yeme gerçekliğinden uzaklaştırır, dolayısıyla et yemenin sembolik anlamını pekiştirir ki bu sembolik anlam tabiatı gereği ataerkil ve erkek odaklıdır. Et, asla görülmeyen ama daima orada olanın simgesi haline gelir: hayvanların ve dilin ataerkil denetiminin.
Reklam
Pilav yiyin, kadınlara inanın. Beslenme tercihlerimiz, doğayla olan ilişkilerimizde kendimizi nerede konumlandırdığımızı ve politik duruşumuzu yansıtır, pekiştirir. Öyle ki, şunu söylesek yeridir: "Pilav yemek kadınlara inanmak demektir."
Sayfa 346Kitabı okudu
Hayvanları yemek, erkek egemen değerlere ayna tutar ve onları temsil eder. Et yemek, erkek iktidarının her öğünde yeniden ilan edilmesidir. Ataerkil göz, [sofraya baktığında] ölü hayvanın bölümlere ayrılmış etini değil iştah açıcı yemeği görür. İştahımız erkek iktidarını ilan edebiliyorsa, hayvanları yemeye ilişkin davranışlarımız bu devralınan kültürü ya maddeleştirecek ya da sorgulayacak demektir. Et erkek egemenliğinin simgesiyse, etin [sofradaki] varlığı kadının güçsüzleştirilmesi demektir.
Sayfa 341Kitabı okudu
Gözle görülmez, elle tutulmaz, Bıraktığı kanın altında yatar beyaz. Ya bir çarşaf yatakta durmaz, Ya kefen başında bir çığlık avaz avaz, Bil bakalım nedir bu maraz...
177 öğeden 31 ile 45 arasındakiler gösteriliyor.