🅚🅔🅡🅟🅔🅣🅔🅝
#reklamdeğil #kendiparamlaaldım
Sami, namıdiğer Kerpeten, Niğde'nin köylerinden İstanbulun karmaşasına sürüklenmiş, zeka geriliği ve ruhsal çalkantılar içinde bir bireydir. Tuttuğunu
birakmayan güçlü parmakları, apartman sakinlerinden aldiğı lakabının sebebidir; fakat bu lakap, onun içindeki karanlık güdülerin de bir sembolü haline gelir.
Kerpeten, inşaat işçiliğiyle başlayan şehir macerasını bir apartmanda kapıcılıkla sürdürürken, kadınlara karşı beslediği saplantılı ilgisi ve bu konuda bilgisizliği, dönüşü olmayan bir raddeye getirir onu. Onun kadınlara dair cesaretsizliği, içindeki şiddet dolu "zakkum" misali güdüleri bastırmaya yetmez. Sami'nin zihinsel ve duygusal
karmaşası, dört cinayetle sonuçlanacak bir karanlığa evrilir.
Sami'nin hikayesi, saf bir zeka eksikliğinin, kontrolsüz güçle ve toplumun dışladığı bir bireyin içsel bunalımıyla birleştiğinde nasıl bir felakete dönüşebileceğini gözler önüne seriyor. İlk kez bir kadına yakınlaştığında, Kerpeten'in hem kendisi hem de çevresi için nasıl bir kabusa dönüştüğünü izlemek, okuyucuyu rahatsız edici ama gerçekçi bir
yolculuğa çıkarıyor.
Kitap, psikolojik çözümlemeleri, insanın en ilkel dürtüleriyle harmanlayarak, gerilim ve dramın siınırlarını zorlayan bir eser. Sami'nin hikayesi, hem bireysel hem de toplumsal bir çürümeyi gözler önüne sererken, okuyucuyu adeta diken üstünde birakıyor.
Bir sonraki kapıyı çaldığınızda ya da bir yabancıyla karşılaştığınızda, Sami'nin hikayesi aklınızdan çıkmayacak. Çünkü hepimiz, kendi Kerpeten'imizi içimizde taşIyoruz.