"29 Ağustos 1526 tarihindeki Mohaç zaferi Avrupa tarihinin değiştiği bir olay, Türklerin imparatorluğunun zirve noktası olarak kabul edilebilir. Yaklaşık 400 yıl sonra, 30 Ağustos 1922'deki Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Muharebesi'nde kazanılan zaferse, Türklerin Küçük Asya'daki anavatanlarını savunmalarının zaferidir ve beklenen bir başarıdır. Hatta şunu da ifade edebiliriz; 26 Ağustos 1071 Türklerin Anadolu'ya giriş tarihidir;
26 Ağustos 1922 ise Anadolu'dan asla çıkmayacağımızın belgesidir."
İlber Ortaylı
1526'nın 29 Ağustos'undaki Mohaç zaferi Avrupa tarihinin değiştiği bir olay, Türklerin impratorluğunun zirve noktası olarak kabul edilebilir. Yaklaşık 400 yıl sonra, 30 Ağustos 1922'deki Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Muharebesi'nde kazanılan zaferse, Türklerin Küçük Asya'daki anavatanlarını savunmalarının zaferidir ve beklenen bir zaferdir. Hatta şunu da ifade edebiliriz; 26 Ağustos 1071 Türklerin Anadolu'ya giriş tarihidir; 26 Ağustos 1922 ise Anadolu'dan asla çıkmayacağımızın belgesidir. Zaten çıkamayacak durumda olduğumuz da açıktır.
1519'da, Habsburglardan ( Karl da denen ) V. Charles, zaten son derece görkemli olan ünvanlarına ve erkine bir de "Kutsal Roma Imparatoru" sanını ekleyince, evrensel monarşinin gerçekleşebileceği sanıldı. Çünkü talihli bir evlilik bağlantısıyla V. Karl, yalnızca ailesinin Avusturya'daki ve Almanya'nın Avusturya'ya yakın bölgelerindeki topraklarını değil, aynı zamanda aşağı ülkelerden başlayarak Fransa ve Almanya arasında düzgün olmayan bir şerit biçiminde güneye doğru uzanan Burgonyalıların mirasına da sahip olmuştu. Bunlara ek olarak 1516'da, İspanya Krallığı tacının da mirasçısı durumuna geldi. Çok geçmeden bunlara, önce Cortez'in (152l'de) ve sonra Pizarro'nun(l535'te) Yeni Dünya'nın göz kamaştırıcı hazinelerinin kapılarını açmalarıyla, Avrupalıların hırsla parlayan gözleri önüne serilen yeni, geniş Amerika kıtaları imparatorluğu da eklendi. Bu da yetmezmiş gibi, Karl'ın Avusturya'ya bağlı toprakların yönetilmesiyle görevlendirdiği kardeşi Ferdinand, kayınbiraderi olan Macaristan Kralı büyük bir yenilgiyle sonuçlanan Mohaç savaşında Türkler önünden kaçarken mirasçı bırakmadan ölünce, 1526'da Bohemya ve Macaristan taçlarını ele geçirmişti.
Babür Hanedanlığı on yedi imparator çıkardı, bu imparatorlar 1526 ve 1707 arasında Hint alt kıtasını hâkimiyet altına
alarak birleştirdi; böylece dünya üzerindeki en zengin saray halkını yarattı. Fergana lordu Babür, Timurlenk ve Cengiz Han'ın soyundan gelen birçok küçük prens Özbekistan ve Safevi İmparatorluğu'nda yetişti. Babür, ömrünün son dört yılında Afganistan ve Kuzey Hindistan'ı aldı, buraları 1530'da Hümayunia bıraktı. 1540'ta görevden alınan Hümayun, on beş yıl sonra geri dönerek topraklarını genişletti ve sürgün sırasında tanıdığı sanatçılar ile bilginleri yanında getirdi.
1526'nın 29 Ağustosu'ndaki Mohaç zaferi Avrupa tarihinin değiştiği bir olay, Türklerin imparatorluğunun zirve noktası olarak kabul edilebilir. Yaklaşık 400 yıl sonra, 30 Ağustos 1922'deki Dumlupınar Başkumandanlık Meydan Muharebesi'nde kazanılan zaferse, Türklerin Küçük Asya'daki anavatanlarını savunmalarının zaferidir ve beklenen bir zaferdir. Hatta şunu ifade edebiliriz; 26 Ağustos 1071 Türklerin Anadolu'ya giriş tarihidir; 26 Ağustos 1922 ise Anadolu'dan asla çıkmayacağımızın belgesidir. Zaten çıkamayacak durumda olduğumuz da açıktır.
1525
Sözün faydası yoksa söyleme, varsa itirazı bırak ve şükretmeye bak.
1526
Allah’a şükretmek herkesin boynunun borcudur, yoksa uğraşmak ve yük ekşitmek değildir.
Kısa zamanda çok az şehit ve yaralıyla, Mohaç cengini kazandı ordu, ki bu savaş günü 29 Ağustos'tur. Bu üç büyük Ağustos savaşından biridir. Birincisi 1071 Malazgirt, ikincisi 1526 Mohaç, üçüncüsü 1922 Büyük Taarruz'dur.