Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ahmed Şah et-Türki
O, cesur ve kendisine itaat edilen (boyun eğilen) bir kimse olup Franklara karşı mücadelede başarılı ve iyi bir durumda idi. Ahmed Şah, daha önce, 8 Muharrem 460 (18 Kasım 1067)'da Rumlu Ermanus'un kızkardeşinin oğlu Mihail'in istila ve işgaline uğrayan Menbiç'i, Nasr b. Maltmud b . Nasr b. Salih'in Haleb hakimi bulunduğu sıralarda, 10 Safer 468 (24 Eylül 1075) Pazar günü geri aldı.
18 Kasım Pazar
Uyuklamak parça parça ölmek, uyumaksa yekpare ölüm. Bu aralar hep uyukluyorum . Vücudumdan büyük parçalar kaybetmişim gibi hissediyorum kendimi. Gece olduğunda kayıp parçalarım karanlığa karışıyor.
Reklam
18 Kasım Pazar
"Uyuklamak parça parça ölmek, uyumaksa yekpare ölüm. Bu aralar hep uyukluyorum. Vücudumdan büyük parçalar kaybetmişim gibi hissediyorum kendimi. Gece olduğunda kayıp parçalarım karanlığa karışıyor."
18 Kasım Pazar , Ekmel Bey
Kendime zamanın ipini koparma diyorum. Ama bu hiç kolay değil. İnsan uyuyakalıyor, uyanınca aradan ay­lar geçmiş gibi oluyor. Zamanı nerede bıraktığını hatırla­mak çok güç.
Sayfa 14 - Can Yayınları,Kitabı okudu
18 Kasım Pazar
Kendimi kapadım yazdığım defterlere. İçimi açmaktan çok korktum.
Derya|18 kasım pazar
Herkesinki gibi, benim hayatım da roman. Hep, ne olduğunu bilmediğim büyük eksiğinin yakında tamamlanacağını umduğum bir roman.
Sayfa 13 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
17 ve 18 kasımda cereyan eden çarpışmalar, tarifi imkânsız bir telâş yarattı İstanbul’da. Osmanlı donanmasının başkentin her tarafından duyulan top sesleri, Çatalca önünde kesin bir muharebe cereyan ettiğine inandırmıştı herkesi. Bulgarların muzaffer bir ordu olarak Çatalca’ya kadar indiklerini göz önünde bulunduran herkes, Bulgar ordusunun her an şehre gireceğine kanaat getirmişti. 17 kasım Pazar günü ve ertesi gün, çokları dürbünlerle Şişli ve Kâğıthane tepelerine gitmişlerdi Bulgarların gelişini seyretmek için… Başkentte katliam ve talan rivayetleri dolaşmaktaydı. Avrupalılar, yenilen Osmanlı ordusunun İstanbul’a saldırarak taşkınlık yapmasında korkuyorlardı. Avusturya sefareti, Avusturya uyruklulara savaş gemilerine gitmelerini tavsiye etmişti. Bu haber, sakinlerin endişelerini büsbütün artırdı. Pazartesi günü, bombardıman gürültüsü son haddine vardığı bir sırada, yabancı savaş gemilerinde bulunan askerler, silahlı olarak karaya çıktılar, özellikle Pera, Galata ve çevresinde önceden tespit edilmiş yerlere ve sefarethanelere dağılıp hemen tüm İstanbul’u askeri nezaret altına aldılar. Aynı anda, savaş gemileri de Boğaziçinde ve Haliç’te vaziyet alıyorlardı. Hükümet mevcut değildi hemen hemen. Dükkânların büyük kısmı kapalıydı. Halk, dakikadan dakikaya başkentin işgalini bekliyordu. Fakat Nâzım Paşa’nın Çatalca’daki başarılı direnişi son verdi endişelere. Aslında, başkentin İslâm unsuru, Hıristiyan unsurdan daha çok telâş içindeydi. Kendi can derdine düşen bu unsurdan, katliam veya talan beklemek tamamen saçmaydı.
Sayfa 518
82 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.