"Ben böyleyim işte! Ben garip bir kadınım... Benimle ahbaplık etmek isterseniz birçok şeylere tahammüle mecbur kalacaksınız... Çok manasız kaprislerim, birbirine uymaz saatlerim vardır... Hulasa arkadaş olduğum kimseler için pek müziç ve anlaşılmaz bir mahlukum..."
Siz, benim ara sıra ölümden bahsetmeme bakmayınız. Ne olursa olsun, ben ölmekten çok korkarım. Bundan başka çarem kalmadığı halde yine cesaret edemiyorum, Doktor Bey.
Başkalarının içinde yaşarken öyle herkese, her şeye yabancı bir halin, rüya gören insanlara mahsus dalgın, mahzun bir gülümseyişin var ki, yüreğimi yakıyor küçük
Ah, bu erkekler! Hepsinde aynı gurur, aynı kendini beğenmişlik. Bizim de bir kalbimiz olduğunu, bizim de “mutlaka” isteyecek bir şeyimiz olabileceğini, bir türlü akıllarına getirmek istemiyorlar.
-Hanım kızım, siz bu güzelliğinizle, bu meziyetinizle pek iyi bir yere gelin olabilirdiniz.
-Belki, hanımefendi, beni de isteyecek zararsız bir adam olabilirdi. Fakat, ben kendi alnımın teriyle kendimi geçindirmeyi daha iyi buldum.