Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ceyda Özen

Ceyda Özen
@1hayatokur
eskimeyen,eksilmeyen şey buradadır. instagram.com/1hayatokur
"ben susunca konuşmazdım. sen konuşurken bile susan bir adamdın. bizim savaşımız; birbirimizin karşısına içimizde çığlıklarla oturup, ağzımızı açamamakla başladı. "
Reklam
#iyikivarız
"En karanlık harabelere bile çiçekler ekme planıyla adım atan sen. Omuzlarında tonlarca, kilolarca yükle değil de, hayatın yüküyle hiç sızlanmadan bir yokuş tırmanan sen. Yeri geldiğinde çığlıklarını, isyanlarını içine atan sen. Sessizce anlamlar yükleyen, kuytu köşelerde kendini bulabilen sen. Bir şiir dizesinde, bir keman sesinde, bir balkonun eşiğinde. Güzelliği tarif dahi edilemeyen sen. Adaleti sağlayabilen sen. En bozuk düzeni bile dize getirebilen, kesilmiş ümitlere düğüm atabilen sen. Tek bir çiçek için bütün mevsimlere sırt dönebilen sen. Akan tek bir gözyaşına, dünyayı ayağa kaldırabilecek sen. On parmağında on marifet değil, tek bir gülüşünde 9 mucize olan sen. Yuva olan sen. Şaire şiir olan, ozana türkü olan sen. Şu dünyanın kahrına inat şarkılar mırıldanan, hayallerinden vazgeçmeyen sen. Bileklerinde yeri gelir, intihar kol gezer. Barut arzular şakaklarını, ölüm sana gülümser. Dört bir yanı pusu içindeyken, silahsız dövüşebilen sen. Asilsin sen. Yücesin. Kadınsın sen. Önü çöl olsa bile, güllerini bağrına basansın sen. Dünyayı yaşanabilir hâle getiren, bir mevsimsin sen geçmek bilmeyen. Bir şiirsin sen, fakat yalnızca okuyabilenlerin ezberinden düşmeyen. Sesinde kuşlar ötüşüyor. Gözlerin sürekli söyleyemediklerini anlatıyor. Gülüşün evrendeki en nadide senfoni. Bilsinler, herkesin içinde kahkaha atan, o kadar da herkes değildir aslında. Kadınsın sen. Narin bir kuğu, ürkek bir güvercin. Yavru bir kedi. Üçlü kanepeye bedenini sığdırsa da, içi odalara, evlere sığmayan. Sulamasını bilene tomurcuklanan, bakmasını bilene bahçeler veren sen."
"beni bile paramparça edecek kadar güçlü ama beni asla incitmeyecek kadar onurlu olduğunu düşünüyordum ama sen zaten, istesen de yapamazsın. ve ben, silahı olmayan adamların alnıma bir namlu doğrultmayışına minnet edemem."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"sen sana verdiğim isimlerin altından kalkamadın. şimdi ben, zaten kaldırabildiğim bir yük için, sana boynumu eğmeyeceğim. istediğin yerde yan. sensiz de yaşanıyormuş nasılsa. sensiz de yazılıyormuş bu hikaye. bana ben o adam değilim demiştin. istesen de olamazmışsın. artık dert değil. benim senle hesabım kalmadı."
"seni adam edememiş olmamın derdini çekmiyorum. istesem muhakkak yapardım. ben yolu kendin bul istedim. ben, yolu izi bilen adamlarla yürümek istedim. şimdi sen beceremiyorsun diye sana kızamam ama kendime de pek küsüm."
Reklam
kimsesi kalmayınca hırsından ağlayamayan, taş kesmiş çocuklar gibi. sen beni kibirli sanıyorsun oysa bu hayat, bana bir hayat borçlu.
"kendimi ezdirmeyeyim derken sizden kötü oldum. kendimi kurtarayım derken sizden zalim. artık ahım işlemez, artık değilim mazlum. yine de eşitlenemeyiz seninle. yine de ağlayamazsın öyle karşımda. şimdi nerde ve kim olduğum hakikati değiştirmez. ben hikayenin en başında, ben bunları hak etmemiştim."
"büyük konuşacak kadar küçük değilim. amma az da söylesem çok olur hilkat bu. biliyorum sen bunun altından da kalkarsın. yaparsın elbet, çıkarsın buradan. çıkacaksın biliyorum. tutmadım ki bükemedim diye öpeyim. şimdi giremeyeceğin tek bir yer var. sen bin dağı da yıksan devirsen, bu kapıyı çalamazsın. sen güçsüzsün, ben güçlüyüm diye değil. diyorum ya yaparsın, taş üstünde taş bırakmazsın. haşa sen de kendi çapında bir delikanlısın. ama beni de iyi tanırsın."
sen karşında hep yaralı bir çocuk görmek istiyorsun. sen korumak, kurtarmak, hep daha güçlü olmak istiyorsun. ama senin karşında ben varım ve benim hikayemin benden başka kahramanı olmayacak.
"ben göğsümü sıkıştıran o gurur için, burnumun direğinde sızlayan yârdan geçtim. benim üstüme üstüme gelirken, adımlarını yavaşlat."
Reklam
seni bu halde görmektense üç kere öldüğünü duysam, başımı yere eğmezdim. sen sanıyorsun ki ben senden nefret ediyorum. ama hayır, ben şimdi bir zamanlar adının yanında anılmış adımdan bile utanıyorum.
senin öfkesi sessiz sakin bir kedere benzeyen sesin, benim kederi yakan yıkan bir öfkeye benzeyen sesim. sana aşığım ama bazen üzgün bile değilim.
kimseye ihtiyaç duymamak, bana ihtiyacı olanlara ciddiyetimi ve merhametimi kaybettirdi. neyse ki herkes her şeyi bugün değilse bile yarın mutlak hak eder.
eninde sonunda dönmek istediğin yer evindir ama bu, oradan kaçmak için ömrünü harcadığını değiştirmeyecek.
ben bir ömrün hesabını cümle aleme veririm de sen bir gününün hesabını kendine bile veremezsin.
her bir gün, kurtarmam gereken bir şeydir. boşluktan, umutsuzluktan, tembellikten, kendimin kötü taraflarından.
Reklam
yalnızca benim kırmadığım bir kalbin kırığını duyabiliyorum, yalnızca benim yakmadığım bir canın acısını ve yalnızca benim yapmadığım bir hatanın yanlışına telaşlanıyorum. ben en son kırıldığımda seneler önceydi. donup kalmıştım herhalde. ne yapacağımı bilememiştim. içimden hiçbir şey yapmak gelmemişti. sonra bir daha da hiç gelmedi. sanki içimde bir ses bana çok kötü bir şey söyledi, sonra tüm hevesim ve heyecanım bir mum gibi söndü.
o kadar ağladım ki, kendimi saklamak için bir saksıya ektim yüzümü. o kadar ağladım ki, balkonu olmayan bir evin camından atladım içeri. öyle ki, saçlarımdan, kalbimden, kendimden vazgeçtim. boynuma bir ip doladım, cehennemin dibine kadar asıldım.
dikmek için uğraştığım tüm yaralarımı bir yerden sonra kiralamaya başladım. tecrübeyle sabitlenemeyen, soluksuz koştuğum, hemen hemen ucundan kaçırdığım bir hayata sıkışmıştım. önce kendime sonra duvarlara çarpıyorum. kanında dolanıyor, ruhumu zehirliyorum.
"koşa koşa, döke saça. yoksa beni kırmak için mi yaratıldın? bu bir rüyaysa uyanmak istiyorum. eğer bir araba yolcuğundaysam hemen mola vermek, bir gemideysem çırpınarak atlamak istiyorum. var ettiğin tüm duygulardan kaçabilmemin bir yolu olsa keşke. bir yerlerde dolaşmaktan yoruldum, kucağına kıvrılmak istediğim saatleri doldurdum."
"kaç kilometre yürüyerek, kaç bin defa düşerek, bağıra çağıra seni sevdim. hangi duygularla dans ettiğimi sana anlatabileceğim bir evren, bir dil olsaydı keşke."
“seni haklamadıysam, yaralamadıysam, avlamadıysam, incinmeme rağmen incitmediysem; bu bir çiçeğe dokunmak gibi yaşadığım için.”
Reklam
sana koşarken düştüğüm merdivenlerin hesabını soramıyorum. içimde sana kılıç çeken bir savaşçı, aynı anda yüzünü çiçek gibi koklayan bir yabancı var. ben utanmadan adını tespih gibi çekiyorum hala. hayalini kuruyorum burada oluşunun; bazen uyanmasak konuşsak, bazen hiç uyanmayalım n'olur. bazen diyorum, bu koca şehirlere lanet olsun, herkes ölsün ama sen benimle otur. bazen körsün, ama artık gör biraz n'olur. gürültümle, kalabalığımla geliyorum sana biliyorsun. hepsiyle bazen, bazen tek tek, bazen sadece kalbim. biz birlikteyken elim avucum hepten yıldızmış gibi. bu ayaklarla kaç dünya yürümüşüm öyle gelmişim sana. biraz yorgun, uykuna saplanmak için. biraz güçlü, dayanman için. biraz çocuk, büyütmen için.
"konuyu sana getirmeyeceğim dediğim her yerde konu bir şekilde sana geliyor. seni inişlerinle, çıkışlarınla hatta çıkamayışlarınla bile seviyorum. bu rüya ikimizi de mahvedecek. mahvetmek herkesin ortak noktası bence. bilerek veya bilmeyerek deliler gibi mahvediyoruz her şeyi. istersen yapabileceğini ama buna rağmen yapmadığını bilmek, sırtımda kambur gibi. doğrulamıyorum. şurada, tam yüreğimin ortasında bir yangın var, oyuyorlar yüreğimi. kimse yapmıyor bana bunu. kendim yakıyorum içimi, ama sen de söndürmüyorsun yananı. "
güneş doğmuş yaşam varmış bir yerden yakalıyor insan. kırk yerinden burkulmuş bir kalp gibi ama kırk bir yerinden de burkulabilirmiş olsun. keşkeymiş tühmüş ama en çok olsunmuş çünkü bir yerden toparlamalı. nasıl olur, nerden tutulur bilmiyorum, bilmediğim çok şeyle karşılaştım ama buna da olsun. ait olmadığım bir hikayeyi benim sanmışım, o sevgiyi de benim sanmışım. olmamam gereken bir yerde var olmaya çalışmışım. dolu bir zihinde bir yerim var sanmışım, aptalmışım ama toparlamalı. sinirim, öfkem kalmadı kızgınlığım sadece kendime, ama kendimi affetmenin hep bir yolunu bulurum ben. dünyanın dönüşünü bir yerinden yakalarım. sen varman gereken yere varmışsın, dönmen gereken yere dönüşmüşsün, ne mutlu sana bir sürü alkışlar sana. buralar böyledir oralar öyledir ama orası senin orandır artık beni ilgilendirmez. geri kalan şeyleri ben toparlarım.
ben işlediğim tüm günahların, ettiğim tüm yanlışların arkasındayım. alnımın ortasında neyim var neyim yoksa. sen doğrularını yanına bile alamazsın. kendini haklı çıkarmakla giremezsin kimsenin koynuna. sen iyi olmakla iyi olamazsın. al, ben kötüyüm. ya senin ne farkın var benden. yerin mi sıcak, hı, ısıttı mı seni senin yaktıkların. ısındın mı. cebin para mı gördü iyi olmakla. bi işe yaradı mı. iyiyi sikiyorlar derlerdi, bana sorarsan, yani bilirsin biz de yenisi değiliz buraların, e iyisi kötüsü kalmamış bu işlerin, kulağımın arkasını göstereyim mi sana.
bana değil hayata geç kalmışsın, bana değil hayata azsın sen, hayatta eksiksin, benimle olayın bir alakası yok. ben geriye dönüp seni alabilirim, seni çoğaltabilir, sana verilecek her şeyi verip seni kendimle eşitleyebilirim ve eğer yapamazsan kendimi seninle eşitlemek için bir şeyleri eksiltebilirim ama yapar mıyım yapmam zira ben olması gereken yerdeyim. senin benim kat kat önümde olman gereken yerde ben senden yirmi kilo zayıf on beş santim kısa birkaç ve ama az da sayılmaz yaşça küçük bir kızım ve seni ikiye katlayabilirim. işte bu benim iyi olduğumdan değildir, ben olması gereken yerdeyim. sen arkada kalansın. sen bu hayata çok geç kalmış olansın. çekmemiş desem çekmişsin. görmemiş desem görmüşsün. ama sen durmuşsun, ben ilerlemiş olanım. ilerde değil.özür dilerim. durup seni beklemek isterdim, gelip seni almak ama sen bunu beceremezsin. şimdi karşıma dikil ve başım gelsin göğsüne, bana bir baş yukarıdan bak ne çıkar. bir erkeksin ve erkekler eksiktir biliyorum. ama senin eksikliğin erkekliğini de aştı. bu yaşa başkasının doğurduğunu ayağımda sallamaya gelmedim. seni seviyorum ama niye seviyorum ki seni. bir neden aramıyorum zaten. ama insan eşitiyle savaşamazsa üzgünüm eşit olmadığıyla da sevişemez işte. gel de seninle bir güzel vedalaşalım.