Girişimci zaten kolay olanın değil, zor olanın peşindeki kişidir. En rahat ortamda bile sınırları zorlayabilen, bir sonraki engeli aşmayı düşünen kişidir. Dolayısıyla tek yapmamız gereken kendimizi başkalarıyla kıyaslamak ve mevcut şartlardan şikayet etmek değil, önümüzdeki ilk engeli aşmaya odaklanmak olmalıdır.
Öğretmenin, bir öğretmenden daha fazlası olabileceğini ve olması gerektiğini gösteren bir kitap. Alişan Kapalıkaya'nın bizzat öğrencilerinden aldığı mektuplardan ve onlara verdiği cevaplardan oluşuyor. Öğrencilerin yaşadıkları olaylara şahit olurken bunlara dayanamayacaksınız ve gözyaşlarınıza hakim olamayacaksınız. Sadece öğretmenlerin ve öğrencilerin değil de herkesin okuyup ders alması gereken bir kitap. Ve beni bu kitapla tanıştıran öğretmenime minnettarım.
Yaptıklarımıza üzülmek hiçbir şey kazandırmaz. Bazen o kadar üzülürüz ki yapabileceklerimizi bile ihmal ederiz. Hâlbuki bizler yapamadıklarımıza üzülmek yerine, yaptıklarımıza ve yapabileceklerimize sevinmeyi öğrensek herhâlde çok daha mutlu olurduk.
Geleneklerin kıskacı altında yetişmiş insanlar, başkalarının farklı davranışlarını gördüklerinde hazmedemiyorlar. Hatta anlamada bile güçlük çekiyorlar. Çünkü onlar büyüklerinden gördükleri davranışları aynen sürdürmeye alışmışlar. Kendilerinden sonra gelenlere de aynı davranışın gösterilmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Siz öğretmenler, öğrencilerinizi dinlemeden yargılıyorsunuz. Bir hatamızı gördüğünüzde neden böyle davrandığımızı sormadan, hemen suçluyorsunuz. Böyle yaparak ne elde edeceğinizi doğrusu merak ediyorum.
Neden sormuyorsunuz öğretmenim? Annemizin hasta olabileceğini, babamızın bir kaza geçirebileceğini, yoksul olduğumuz için okula gelmeden veya öğleden sonra çalışmak zorunda kalabileceğimizi, kardeşlerimize bakmak zorunda olabileceğimiz hiç aklınıza gelmiyor mu?
Biz sevgiyi çok özledik. Lütfen öğretmenim sizden ve diğer öğretmenlerimizden çok fazla bir şey beklemiyoruz. Bize sevgi ve şefkat göstermenizi bekliyoruz. Bunları bizden esirgemeyin, surat asmayın bize ne olur.
Biz bu dünyaya mutlu olmak, sevmek, sevilmek, sevgiyi paylaşmak için geldik. Yapmamız gereken, hatalarımıza yanarak zamanımızı öldürmek değil, sahip olduğumuz tüm değerleri; zamanı, sağlığı, zekâyı en iyi ve en verimli şekilde kullanmaktır.
O, iç dünyasında yanardağlar gibi patlarken, nice özlemleri, acıları yaşarken biz onun sessiz ve sakin dış görünüşüne bakıp "Aman ne uslu çocuk." diyorduk.
Her insan keşfe değer bir evrendir. İçimizde keşfedilmeyi bekleyen bir çok yetenek ve büyük bir gizilgüç vardır. Ama biz her nedense kendimizi küçümseme eğilimi içinde, 'Benim gücüm neye yeter ki?' deriz.