Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

hilal ışık

Sevilmek deyince kusurlarımızı, ayıplarımızı sevdirmek istiyoruz.
Reklam
Ama benim Don Sandalio'm için geçerli bunlar, anlıyor musunuz benim Don Sandalio'm, benimle hiç konuşmadan satranç oynayan Don Sandalio ve sizinki değil, sizin kayınpederiniz değil. Hiç konuşmadan satranç oynayanlar beni ilgilendiriyor ama kayınpederler kesinlikle ilgilendirmiyor. Ve rica ediyorum, sizin Don Sandalio'nuzun hikayesini anlatmaya çalışmayın bana çünkü ben benimkinin hikayesini sizden iyi biliyorum.
Sonra bir şey düşündüm ve bu düşünce titretti beni... Kendi Don Sandalio'mu düşüne düşüne o bana dönüşecekti belki ve bende bir kişilik yarılması oluşacaktı.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Osman Sabri Efendi'nin hakikaten Mahir bir müstantik olduğuna veya olabileceğine şüphe edilemez.Zira hangi sınıf ve meslekte olursa olsun, mensubunu Mahir eden şey ancak merakından ibarettir.Bir insanın, sanatının meraklısı olduktan sonra bütün emsal ve akranının önüne geçeceği şüphesizdir."
Reklam
Hiç kuşkusuz başka bir dünyanın bekleme odası olan bu dünyada mutlu insan yoktur.
Sayfa 298Kitabı okudu
" Ezilmiş insanlar arkalarına bakmazlar. Kötü kaderin kendilerini izlediğini iyi bilirler."
" Nereden biliyorsun, diye sordu kendi kendine. Ayrılık da son olabilir. Kapıdan çıkış da.Pes etme de. Ama şimdi yalnızca konuşuyorsun sen.Gerçek son olan ölümdür."
Yeri gelmişken, benim anladığım gerçek mutluluğun da bir raslantı sonucu olmadığını, yaz yağmuru gibi birden bire başımıza düşmediğini söylemeliyim. Gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.
"Derken ölüm geldi çattı; hiçbir acı vermeyen, aksine süzülüp giden bir kuş gibi gürültüsüz, parmak uçlarına basa basa içeri giriveren ve bir sonbahar akşamı annesini hafif bir rüzgarla alıp götürüveren acelesiz, ciddi, o yumuşak ölüm geldi."
Reklam
"Sevecenlikle efendim. Yani canlı varlıklara yaklaşırken mümkün olan tek yöntemle. Canlılar söz konusuysa terörle bir yere varılmaz. Hangi gelişmişlik seviyesinde olurlarsa olsun. Her zaman bunu iddia ettim, ediyorum ve edeceğim. Terörden boşuna medet umuyor onlar. Hayır efendim, hiç faydası olmaz. İster beyaz, ister kızıl, isterse de kahverengi! Terör sinir sistemini tamamıyla felç eder."
O kış Kızıl Göz en son karısını da döve döve öldürdü. Ona tam bir atavizm örneği diyorum, ama daha beteri aslında. Çünkü bizden daha ilkel hayvanların erkekleri karılarına kötü davranmıyordu. Bu nedenle, olağanüstü atacı eğilimlere rağmen, Kızıl Göz'ün aslında insanlığın geleceğinin bir işareti olduğunu düşünüyorum. Sonuçta, erkeği kendi eşini öldüren tek hayvan insandır.
Öyle ki , tehlike insanlar için en gerçek şey görüldüğünden, yaralayıcı ve sivri olmasından dolayı o da, halim selim, yumuşak huylu insanlar arasında çok daha gerçek ve şahsiyetli biri gibi telakki edilip sayılıyordu.
"Artistik ve ahlaki değerlere asırlar boyu bir türlü erişemedikleri için bunlar uğruna bir ömür harcamayı enayilik olarak gören ve güzelliği üretmek yerine onu para, şiddet ya da kurnazlıkla elde etmeyi fazilet sayan insanların ülkesindeki okullarda, en az rağbet gören ve pek ciddiye alınmayan bir ders de resimdi"
" Tefekkür etmeyenler, izlemeleri gereken genel hedefi akıllarının bir köşesinde tutamayanlar, amacına adım adım ulaşmanın en iyi yolunu tüm gayretiyle aramayanlar, koşulların elinde oyuncak olur."
Sayfa 120Kitabı okudu
Reklam
"Çocukların, özellikle de güçlü duygular yaşadıkları vakit genellikle ihtiyaçları olan şey, birinin neler olup bittiğini anlamalarına, yani olayları sıraya koyup, bu büyük ve korkutucu sağ beyin duygularının adını koymak için sol beyinlerini kullanmalarına yardımcı olmasıdır."
"Beynin olgunlaşma hızı genellikle miras aldığımız genlere bağlıdır. Ama entegrasyon düzeyi, tamamen anne baba olarak çocuğumuzu her gün ne şekilde etkilediğimizle bağlantılıdır."
"Bu dünyada insan aklının yüksek manevi dışavurumu dışındaki her şey önemsiz ve sıkıcıdır. Akıl, hayvanlar ve insanlar arasında keskin bir sınır çizer, insandaki ilahi yöne ışık tutar, hatta bir dereceye kadar gerçekte var olmayan ölümsüzlüğün yerini tutar. Buradan yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki akıl, elimizde olan yegane zevk kaynağıdır."
"Diyojen'in bir odaya da, sıcak bir eve de ihtiyacı yoktu. Bütün bunlar olmadan da orada hava sıcak zaten. Gidip bir fıçının içinde uzanıp portakal ve zeytin yiyordu. Eğer Rusya'da yaşamak zorunda kalsaydı bırakın aralık ayını, mayısta bile bir oda isterdi kendine. Muhtemelen soğuktan iki büklüm kalırdı."
"İnsanın huzuru ve memnuniyeti dışarıda değil, içindedir."
"Yaşanmış hayat unutulmuyor, ne de büsbütün kayboluyor, ne yapıp yapıp bugünün veyahut dünün terkibine giriyor."
Reklam
"Yalan olmayan şey hakikat değil midir? İnsan toplumu içinde itirafı zararlı olan hakikatler çoktur. Henüz insanların anlama ve kavrama yetisi her hakikati sindirebilecek mükemmel terbiyeye erememiştir. Lakin gerçeği görenler kendi zararlarına da olsa onu duyurmaktan çekinmeyerek hemcinslerinin olgunlaşması için uğraşmaya kayıtsız kalmamalıdır. İtirafı zor olan hakikatlerin saklanması daha zordur."
"Zavallı genç katip, insanların ne kadar insanlık dışı davrandıklarını, eğitimli,kültürlü,nazik görüntülerinin altında nasıl da acımasız olduklarını görünce, Tanrım; üstelik bu adamlar toplum tarafından onurlu adamlar, birer beyefendi olarak görülüyor diyerek ürperir, defalarca kez elleriyle yüzünü kapatırdı."
"Kodamanın hal ve tavırları gösterişli ve ağırbaşlıydı ama çok da basitti. Sisteminin ana düzeni disipline bağlıydı, sürekli ' Disiplin, disiplin, disiplin!' derdi ve son sözü söylerken hitap ettiği kişiye uzun uzun tepeden bakardı ; aslında bunu yapmasına hiç gerek yoktu çünkü ofisinde çalışan bir düzine kadar memur artık ondan illallah demişti; onu uzaktan gören memur artık hemen işini bırakır, müdürü odadan çıkana kadar ayakta dururdu. Astlarıyla konuşurken sert bir üslupla konuşurdu ve üç cümleyi geçmezdi konuşması: 'Ne cüretle? Kiminle konuştuğunu biliyor musun? Benim kim olduğumu biliyor musun?' Aslında özünde iyi bir insandı, nazikti ve meslektaşlarına karşı güler yüzlüydü ama generallik rütbesi onun başını döndürmüştü, dengesini kaybetmişti ve nasıl davranacağını bilemiyordu. Kendi dengiyle birlikteyken yine o kibar adam oluyordu, son derece beyefendi davranışlar sergiliyor ve birçok açıdan entelektüel olduğunu gösteriyordu ama kendisinden rütbece aşağıdakilerin yanında tamamen değişiyordu; sessizce otururdu ve konumu insanda acıma duygusu uyandırırdı; hatta kendisi de orada zamanını daha iyi geçirebileceğini fark ederdi."
"Akıllı anne-baba bilir ki, sevdiği ve değer verdiği insanlara yapabileceği en büyük hediye, kendini geliştirerek olabileceği en iyi insan olmaktır."
"Kullandığımız dil son derece güçlüdür.Ayrıca kendimizi ve dünya fikrimizi algıladığımız ve tanımladığımız çerçevedir.Tanınmış bir Danimarkalı psikolog olan Allan Holmgren, gerçekliğimizin kullandığımız dilde yaratıldığına inanıyor. Bütün değişiklikler, dilde bir değişiklik gerektirir. Sorun, yalnızca sorun olarak adlandırılırsa bir sorundur."