Türk olarak yoğun bir utanç duyduğum başka bir gün , kanlı pazar diye bilinen 16 Şubat 1969 günüydü.. O gün solcu gençler Amerikan 6.filosunun İstanbul'a gelmesini ptotesto etmek Beyazıt'ta toplandıktan sonra Taksim'e doğru yürüyüşe geçtiler ..orada yollarını kesen yobazların sopalı bıçaklı saldırısına uğradılar ..Gençlerin ne
YENİ MEKÂN: Anıttepe Müjde Sokak 1973 sonlarına doğru Konur sokaktaki birliktelik dağılmaya başladı. Öncelikle Töre dergisi yine Konur sokak 16/2 de bir apartman dairesine taşındı. Kasım ayından itibaren ANDA dağıtım şirketi kuruldu ve Ankara bürosu teşekkül ettirildi. Yine Konur sokak 57/C-8'de bulunan Çınar Kitabevi tasfiye edildi.
Reklam
Dünyadaki Rüzgâr Türkiye'de Fırtına Oluyor Avrupa'da bunlar olurken Türkiye'deki aşırı solcular da boş durmuyorlardı. İstanbul'da bir üniversitenin kuruluş yıl dönümünü kutlamak için düzenlenen bir şölenin, derhâl gerçek amacından saptırılmasına ve aşırı solcu bir mahiyet almasına çalışılıyordu. Türkiye'dekilerin de hemen
Sağda Ayrışmalar Başlıyor 1967, 10 Şubat günü İstanbul'da yapılan Birinci Milliyetçiler Büyük Kurultayı çok canlı geçmiş ve toplantının sonunda ikincisinin ve devamının da yapılması karar altına alınmıştı. "İkinci Milliyetçiler Büyük Kurultayı, 2 Şubat 1969'da yine MTTB'nin öncülüğünde İstanbul'da yapıldı. Birincisi kadar katılımlı ve coşkulu olmasa da Ankara, İzmir ve İstanbul'dan gelen dernek, konfederasyon temsilcileri ve üniversite ilim adamları çeşitli konuları müzakere ettiler. Bu kurultayın bir benzeri maalesef bir daha da gerçekleşmedi. 1969 yılı başlarına kadar milliyetçi-mukaddesatçı veya sağcı olarak kendilerini nitelendiren üniversite gençliği, bürokrat, öğretmen ve öğretim üyeleri MTTB'nin düzenlediği kurultay, miting, konferans vb. toplantılarda birlikte hareket ediyorlardı. Kurultaylarda ayrılık sinyalleri hissedilirken, 1969 yılı Nisan ayı sonunda Kayseri'de yapılan MTTB kongresi ise ayrılıkların fiilen başlangıcı olmuştur. MTTB'de milliyetçiler, ümmetçiler ve menfaatçiler (iktidar yanlısı) şeklinde başlayan bu ayrışmalar, ülkücü olarak bilinen gruba bazı kışkırtıcıların halkı da saldırtması ile kanlı bir hâle geldi. Ertelenen bu kongrenin İstanbul'da yapılan devamında da AP iktidarının oyunlarıyla bu kavga devam edince, milliyetçi ve mukaddesatçı gençler arasına nifak sokularak birliktelik bozuldu. Bu konularla ilgili olarak Devlet gazetesinin 6. sayısında Galip Erdem "Kont Bernadot can çekişiyor” başlığı altında bir makale yazmış ve yapılan yanlışların derhâl düzeltilmesini istemişti.
"Hanginizin davranışça daha iyi olduğunu denemek için ölümü ve hayatı yaratan O'dur." Mülk suresi 2. Ayet Ölüm hayattan önce yaratılmıştır, zira ilahi maksat bellidir: Ölümü, geçici dünyanın yalanını yüzüne vurmak için görevli kılmak! Hayatla ilişkimiz elimizle kolumuzla ilişkimiz gibidir. Bünyemize ait bu organlara o kadar alışmışızdır ki varlıklarını bile çoğunlukla fark etmeyiz. Ne zaman elimize, kolumuza bir zarar gelir, kesilir ya da yaralanırsa onların doğuracağı noksanlıktan yola çıkarak varlıklarını hissederiz. Doğal ömür seyri içinde bile böyledir; önce organlar ölür, sırasını savar sonra insanı dünyaya bağlayan bedeni ve vücudu (mevcudiyeti) yok olur."
Sultan Abdülhamid Han müminlerin hayalinde derin bir hatıra bırakarak 10 Şubat 1918 tarihinde ahirete irtihal eyledi ve Divanyolu'ndaki 2. Mahmud Türbesi'ne defnedildi. Üstat Necip Fazıl Kısakürek'in Sultan Abdülhamid ile ilgili, "Sultan Abdülhamid'i anlamak, her şeyi anlamak olacaktır!" tesbiti, bugün Müslümanların hünkâr Hazretlerine bir vefa borcu olarak yerine getirmeleri gereken bir vazifedir.
Sayfa 199Kitabı okudu
Reklam
İlk olarak ordunun desteğini alacağından kesinlikle emin olmak zorundaydı. 2 Şubat 1924’te Kâzım Karabekir, İsmet Paşa ile Milli Müdafaa Vekili Kâzım’ın (Özalp), İzmir’deki askeri tatbikatı izlemeye gittiklerini öğrenince şaşkınlığa uğradı. Genelkurmay Başkanı Fevzi de (Çakmak) onlara katılacağından, o da gitmeye karar verdi. Mustafa Kemal
Sayfalar: 467-468-469-470-471-472Kitabı okudu
BİR MACERA
Önce kalbim ufak bir kıvılcımla tutuştu, Bir yığın saman gibi şöyle parladım gitti... Fakat şimdi saçlarım beyaz, yüzüm buruştu; Daha yirmi yaşında ihtiyarladım gitti!.. Neticesiz bir aşka verdim gençliğimi, Ne ufak bir temayül, ne bir iltifat gördüm... Önünde yalvararak söylerken sevdiğimi, Gözlerinde yüzüme inen bir tokat gördüm... Bu bir taraflı aşkta hiç durmadan, Allahım, Ümitsizlik sararken beynimi bir ağ gibi; Ben yine seviyorum onu... Aman Allahım!.. Bir macera gömedim ben bu macera gibi... Servet-i Fünun, (1642/168), 2 Şubat 1928
Sayfa 116 - Nahid'eKitabı okuyacak
Bab-ı Ali baskınından ve hele Mahmut Şevket paşanın öldürülmesinden sonra Osmanlı ülkesindeki Türk halk efkarı ve basını öyle bir biçimde elde tutulmuş ve öyle bir tedhişe tâbi kılınmıştı ki hükümet tıpkı Abdülhamit devrinde olduğu gibi hiç kimseye hesap vermek korkusunda olmadan her şeyi yapabilecek bir duruma girmiştir. (12 Şubat 1914 tarihli Tanin gazetesinde sadece -genel ıslahat- adı altında kamuoyuna sunulan haber ile, yedi vilayette meskun bulunan Ermenilere ve ataması yapılacak yabancı genel müfettişlere idari, askeri, yargı alanında verilen geniş hakların üstünün örtülmesi amaçlanmıştır.)
11 Şubat 1990 günü hapishaneden çıktıktan 2 saat sonra Afrika kıtasının en uçundaki kent olan Cape Town'daki Belediye Sarayı'ndan, dünyaya konuşurken :"Hepinizi, barış, demokrasi ve özgürlük adına selamlıyorum."diyordu.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.