Belki üç saniye kadar bir yarım geçmişte, diğer yarım gelecekte kaldı. Derken gözlerimi açtım ve Al'ın tedirgin, yorgun, çökmüş yüzünü gördüğümde 20ll'e adım attım.
Ya tavşan deliği gitmişti ya da zaten hiç var ol mamıştı; yani Jake Epping olarak hayatım, ödüllü bahçemden, üniversitedeyken yarısını yazdığım romana ve aşkımı içkide boğan tatlı kadına kadar her şey akla ziyan bir halüsinasyondan ibaretti. Ben baştan beri George Amberson'dum.
Öleceğimi bilsem bile, diye düşündüm. Beni öldürse bile ve Oswald tetiği çekse ve milyonlar ölse bile. Ne olursa olsun. Çünkü bu olay şimdi yaşanıyor. Çünkü söz konusu olan onlar.
Hikayemi doğru şekilde anlatırsam -diğer bir deyişle çılgınca kısımları kendime saklarsam- bana inanabilirdi. Çünkü zaten benimle aynı şeylere inanıyor, içten içe ne söyleyeceğimi biliyordu.
"Gel bak," diye fısıldadı O, kulağıma. Geri kalan her şeyi boş ver jake - gel bak. Gelip bizi ziyaret et. Burada zamanın bir önemi yok; burada zaman süzülüp gidiyor. Gelmek istediğini biliyorsun, merak ediyorsun. Belki bu da başka bir tavşan deliğidir, başka bir geçit.