Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri ve dâvası uğrunda sabredip direnenleri ortaya çıkarmadan kolayca cennete girivereceğinizi mi sandınız?” (Al-i İmrân 3/142)
"Neden daha çok gülmüyorsun?" diye sordu alnı neredeyse alnıma yaslanacakken. Karanlıkta bile gözlerinin ne kadar yoğun altında olduğunu görebiliyordum. Gülmeyi bıraktım. Düz bir çizgi hâline geldi dudaklarım. Kunt'un kaşları çatıldı. "Gülmek günah gibi geliyor." diye cevapladım onu, acısını yüreğimde hissettiğim bir dürüstlükle. Ağzımdan kaçıp kurtulan şu dört kelime, olduğumdan daha çıplak ve pozisyonumdan daha savunmasız hissettirmişti. "Nasıl?" diye sordu fısıldar gibi. "Seni ilk kez gülerken gördüğümde dünyayı sevesim gelmişti. Kötülükleri affedesim, çaresizliklere umut besleyesim gelmişti..."
Reklam
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla
1. (Resûlüm!) Senin (Kalbine dayanıklılık ve ferahlık vermek ve hikmetle doldurmak için) göğsünü açıp genişletmedik mi? 2-3. Sırtına ağır gelmiş (belini bükmüş) olan yükünü senden indir(ip hafiflet)medik mi? 4. Senin namını da (dünya ve âhirette) yükseltmedik mi? 5. Muhakkak güçlükle beraber bir kolaylık vardır. 6. Gerçekten (yine) o (geçen) güçlükle beraber bir kolaylık (daha) vardır.[1] 7. O halde (bir iş ve ibadeti bitirip) boş kaldığın zaman, hemen (başka bir işe/ibadete) koyul. 8. Ve (her işinde) ancak Rabbine rağbet et (O’na sarıl ve O’ndan iste). [1] Güçlükler, mârife kelime olduğundan, iki güçlük bir güçlük durumunda olup kolaylıklar da nekre olduğundan ayrı ayrı kolaylığı ifade eder. Böylece bir güçlüğe iki kolaylık var demektir. Zorluğun arkasından kolaylığın pek çabuk geleceğini belirtmek için de “ma’a” kelimesi kullanılmıştır.
Sayfa 596 - İnşirâh/1-8Kitabı okuyor
Hayalim 3 kelime o da şöyle
Bütün çocukluğu ve gençliği boyunca belirsiz bir huzursuzluğun sıkıntısını çekmiş, ne istediğini hiç bilememişti. Ruth'a rastlayana kadar ne olduğunu anlayamadan boşu boşuna arayıp durduğu bir şey istemişti hep. Şimdiyse bu huzursuzluğu çok daha keskinleşmiş ve acı vermeye başlamıştı, ama artık ne istediğini açık ve net olarak biliyordu: Güzelliğe, aydın bir bilince ve aşka sahip olmak istiyordu.
"Bütün hamdler Allah'a mahsustur. "
Hamd kelimesi genelde "𝗼̈𝘃𝗴𝘂̈" olarak tercüme edilmektedir. Lakin Arapçada övgü anlamına gelen iki kelime daha vardır: 𝗠𝗲𝗱𝗵 ve 𝘀𝗲𝗻𝗮̄. Ancak bu kelimelerin her birinde ince ayrımlar vardır. 1. Hamd kelimesinden farklı olarak medh, cansız varlıklar için de kullanılabilir. Mesela, eğer bir arabayı veya güzel bir gün batımını överseniz, bu
"Bir saat düşünmek bir yıl ibadet etmekten daha hayırlıdır."(1) Fakihânî "Fikru saatin..." lâfzıyla zikretmiş ve demiştir ki: Bu (hadis değil), Sırr-ı Sakatinin sözüdür. İbn Abbas ve Ebu'd-Derda: Bir saat fikir, bir gece kıyamdan hayırlıdır, dediler. Bunu Hattabî nakletti ve Suyutî Cami'inde "Bir saat fikir,
Sayfa 289 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
"Akıp giden zamana"
Yüz üçüncü süre olan 'Asr Sûresi, çocukların ve yeni Müslümanların ilk öğrendiği, Kuran'ın en kısa sürelerinden biridir. Ayrıca Kur'ân'ın tedvin edilmiş hâlindeki son ilahi kasemi içermektedir: Akıp giden zamana! (el-asr) Şüphesiz insan hüsran içindedir (husr) Bundan ancak iman edip salih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır. (sabr) (103:1-3) İlk âyette Allah (cc), el-'asr üzerine yemin eder. Bu kelime sıklıkla "zaman" olarak tercüme edilir, ama aslında akıp gitmiş ya da hâlen akan bir zamanı ifade eder. Sıkmak veya preslemek anlamına gelen ve aynı zamanda bir meyvenin içindeki suyun ('asir) sıkılmasını tarif etmek için kullanılan aşarı kökünden gelir. Resmedilen imaj, zamanın hem sınırlı bir kaynak olduğu hem de tamamen "sıkıldıktan" sonra, daha fazlasının elde edilmesinin mümkün olmayacağıdır. Bu kelime aynı zamanda güneşin iyice zevale döndüğü ve gündüzün yakında sona ereceği ikindi vakti için de kullanılır. Bu kasem, tüm süreye ciddi bir aciliyet duygusu katar: Her bir insan hüsran içindedir ve durumunu düzeltme zamanı hızla tükenmektedir (103:2). Sûre, kişinin kendi sini bu hüsrandan kurtarmak için zamanı tükenmeden önce yerine getirmesi gereken dört şartla bitmektedir.
Kütü'l Âmmare Zaferi Bildirisi
Arslanlar; 29 nisan 1916 1- Bugün Türklere şeref ü şan, Ingilizlere kara meydan olan şu kızgın toprağın müşemmes semasında şühedamızın ruhları şad ü handan pervaz eder- ken, ben de hepinizin pak alınlarından öperek cümlenizi tebrik ediyorum. 2- Bize iki yüz seneden beri tarihimizde okun- mayan bir vakayı kaydettiren Cenab-ı Allaha hamd ü şükür
Çalışma Hayatının ve Umumiyetle Muvaffak Olmanın Kanunları 4
- Fikri çalışmalar için aynı saatlerde devamlı ve tertipli bir surette günde 2-3 saat bile kafidir. Büyük İslam filozofu İbni Sina dünyaca meşhur olan Kitâbüş Şifası'nı her gün sabah namazından sonra Bağdat'taki bir caminin, büyük bir kandili altında oturarak kuşluk vaktine kadar yani takriben 2 saat çalışmak suretiyle vücuda getirmiştir. Meşhur İngiliz filozofu Spencer muazzam eserlerini günde 2 saat çalışarak yazmıştır. Her sene bin, bin iki yüz sahifelik eser veren Fransız edibi Emile Zola'ya bu muvaffakiyetinin sırrını sormuşlar her gün yalnız 3 saat çalışır ve yazarım demiş. - Sebat et,genç dostum, sebat et... Damlaya damlaya göl olur ve aynı noktaya düşen damlacıklar zamanla mermeri bile deler. - Bir işe başladığın,bir dersi öğrenmeye, bir kitabı okumaya koyulduğu zaman telaş edip sabırsızlanma. Sakin ve metin ol. Yol al fakat acele etme. Sindirerek çalış ve öğren. - İşinde ve dersinde herhangi bir fikri ve noktayı küçümseyerek ihmal edip geçme. Küçük ihmalden bazen büyük zararlar doğduğunu unutma! - Gece yatağına uzandığın zaman, o gün ne yaptığını ve yarın ne yapacağını kendine sormadan uyuma. - Her gün iyi bir eserden yüksek sesle 5-10 sahife oku. Bu sayede konuşma ve söz söyleme istidadın gelişir. - Rastladığın edebi,felsefi bazı güzel parçaları ezberle. Bu sayede hem kelime ve ifade hazinen zenginler hem de hafızan kuvvetlenir.
Akıl
Arapça kökenli akıl kelimesinin kök anlamlarından biri "bağlamak" tır. Arapçada "devenin ayağına bağlanan ip" mânâsındaki bir kökten türetilmiş olan bu kelime, çoğu zaman " insanda bir çizgide tutan, sorun çözebilme becerisi anlamındaki zekayı amaca yönelik kullanmayı sağlayan ve çizgi dışına kaymayı engelleyen" bir özellik olarak görülür.
Reklam
Okulda aldığı sınav notundan, hasbelkader çalıştığı ama hiç de memnun olmadığı işine kadar farklı cephelerde "buna da şükür " diyerek insanların öylece yetinmesi, ataleti ve harekete geçmemeyi destekleyen etkin bir bahane olarak iş görüyor. Bunlar da değiştirebileceğimiz birçok şeyi değiştirememizin nedeni olabiliyor. Unutmayalım ki şükür, gayretin sonucunda elde edilenlere karşı hissedilince çok daha manidar, çok daha tatmin edicidir. Kelime kalıplarımıza özellikle dikkat etmek gerek.
“Lütfen”, “Rica Ederim”, ve “Teşekkür Ederim” sözleri unutulmaması gereken sihirli sözlerdendir.Bu 3 sihirli kelime sizlere tüm güzelliği verecektir.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.