Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hıristiyan birliğinin azimkâr savunucularından şair Lord Byron, “Türklerin eli iki kere ustadır; hem kılıncını insafsızca kullanmakta hem de yaraları sarmakta... Mağlup ettiği insanın gönlünü kazanmakta mahirdir bu millet. İtikatsız olduğunu düşündükleri kimseleri Avrupa'da pek çok örneğini gördüğümüz şekliyle ateşe atmamışlardır mesela, yan yana yaşamayı tercih etmişlerdir onlarla.”
Yurdum...
Hasretinle genişler ve daralır hudutları, hasretin kadardır haritası...
Reklam
Şehirleri şehirlere bağlayan insanlardır... Ama hiçbir harita göstermez onlar arasındaki bağları.
Kalp kırılırdı. Hayal kırılırdı. Ümit kırılırdı. Işık kırılırdı. Peki ruh kırılır mıydı? Düş kırılır mıydı?
Yüzü yıllar içinde değişse de, aynı hasretle seversiniz annenizi. Annenizi ve bahçedeki ceviz ağacına yaslanmış çocukluk evinizi özlemeye benzer sıla hasreti...
Sayfa 333
Reklam
Tavrını güçten ve güçlüden yana koyan uluslararası hukuk, göç ve sığınmacılar söz konusu olduğunda, ciddi bir tıkanıklığı yaşıyor. Evrensel olduğu iddia edilen mahkemeler ve felsefeleri, sorularımıza cevap veremiyor, adaletsizliği giderek aşikârlaşıyor merkez ve kenar tanımlarının, kitleler nezdinde güvenini kaybediyor insancıl olması gereken ama olmayan hukuk.
Sayfa 332
Kovulmak, istenmemek, çıkartılmak, reddedilmek, önemsizleştirilmek, kayda değer bulunmamak, layık görülmemek, kabul edilmemek ne kadar da zordur. İnsanın sadece ellerini, gözlerini kanatmaz, ruhunu da kanatır....
Sayfa 330
Her zaman ortasında duramayız hayat selinin... İncinmeye çok açıktır öte yandan insan teni. Bazen hayatın kenarlarina intikal ettiğimiz vakitler olur...
Sayfa 330
Dirilerimizi dünyaya salarız da, ölülerimizi kimseye bırakmayız biz.
Sayfa 328
Reklam
Hicret, hayatın kenarına geçmektir. Hasrettir. Hicrandır...
Sayfa 328
“Hayatın kenarları’nda durduğumuz zamanlar olur. Son pencere pervazından başımız dönerek baktığımızda aşağılara... Oğlu İsmail Peygamber'e iki dağ arasında su ararken Hz. Hacer büyük ihtimalle böyleydi misal... Hayatın kenarlarında... Kızılderili beylerinden Mohikanların Sonuncusu da keza, son tüylerini bırakmadan evvel, hayatın kenarlarından bakıyordu aşağılara... Tüm soyu kılıçtan geçirildikten sonra hâlâ İspanyol prensesine âşık olduğu için mütemadiyen kendini suçlayarak ölmeyi dileyen Berberî Prensi İbni Sirac da... Altın kemeri her kazandığında Muhammed Ali de... Botları devrildiğinde Akdeniz'i bir karınca yuvasına çeviren Suriyeli göçmen çocuklar da... Kendi ülkesinde orkestra şefiyken şimdilerde huysuz bir şaire hizmetkârlık yapan Triana Trimolova da...
Sayfa 328
“Atlar alınlarında hayırla nakşolunmuştur” diyen Hz. Peygamber'in (sav) sırrı... Ki o atlar, Hz. Aişe’nin rivayetiyle, tıpkı kadınlar gibi, “dünyadan sevdirilenler” başlığındaydı...
Sayfa 327
Bir hicret hikâyesini en iyi anlayacak olan yine bir başka hicret hikâyesi değil midir?.. Gözden çıkartılmışlara has birbirini anlayıveriş, reddedilmişlere, kıymeti bilinmemişlere, değer biçilmemişlere, nefes alıp verişleri bile çok görülenlere, yerinden yurdundan edilerek yersiz yurtsuz kılınmışlara has o birbirini tanıyış...
Sayfa 326
“Hayatın kenarlarından bakınca ömre, bastığın son pervazlar gıcırdıyor, insan ten/ha’sına ağlıyor, içindeki “gizli dağ’a çarpınca..."
Sayfa 325
160 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.