Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Necmeddin Talha Al

"Toplumumuzun adeta bir açık savaş meydanına dönüştüğü, kardeşin kardeşi vurduğu o depremli ortamda, yalnız kendim için değil tanıdığım, tanımadığım nice insan için duyduğum engin endişenin etkisiyle aniden infilak eden bir iç çelişkiler zinciri, beni bir gece uçurumdan aşağı itmiş, kendimi alev alev yanan manevi bir ateş denizinde bulmuştum. Zihnim ve bedenim binbir acıyla kavruluyor, taşkın paranoid vehimler tüm benliğimi kaplıyordu."
Sayfa 92 - KETEBEKitabı okudu
Reklam
Düşünmek, ayağa kalktığınızda size müstehzi bir şekilde bakanlara aldırmadan kapıya doğru yürümektir. Ayağınıza vurulmuş zincirlerden kurtulmak için önce zihninize vurulmuş prangalardan kurtulmaktır. "Mağaradan çıkanı vururuz." diyenlere aldırmadan aklının ve vicdanının sesine kulak vermektir. Düşünmek tehlikeli ve çileli bir iştir.
Bu geziden döndükten birkaç gün sonra Kudüs'ten ebediyen ayrıldım. Huzur, sessizlik ve kutsanmışlık hissi zihnimi doldurmuştu; bu yerleri görmeme izin verdiği için Tanrı'ya sonsuza dek minnettar kalacağım. Bu mutluluk, insanın katlanmak zorunda olduğu tüm zorluklar, tehlikeler ve yoksunluklar için ödenemeyecek kadar pahalı bir bedel midir? Ah, kesinlikle değil! Dinimizin kurucusunun burada katlandıklarıyla kıyaslandığında, bizim bu hayatta katlanmak zorunda olduğumuz sivrisinek ısırığı kadar acılar nedir ki! Nerede olursam olayım ve başıma ne gelirse gelsin, bu kutsal yerleri düşünmek, cesaretimi perçinleyecek ve beni güçlendirecektir

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Asıl Konstantinopolis şehri; Tophane, Galata ve Pera'dan Haliç olarak adlandırılan bölgeyle ayrılır, uzun ve geniş ahşap bir köprüyle birbirine bağlanır. Üsküdar ve Bulgurlu, Asya yakasında teraslar misali yükselir. Muhteşem ve görkemli bir ser- vi ormanı Üsküdar'ı dışarıdan ve içeriden çevrelemiştir. Ön tarafta dağın zirvesinde, 10.000 kişiyi barındırabilen güzel ve büyük kışlalar yer alır. Zarif, ince minareleriyle muhteşem camiler, saraylar, haremler, köşkler, büyük kışlalar, bahçeler, koylar ve tek tek semaya yükselen muazzam servi ormanları... İnce servilerin zirvelerinde ise rengarenk boyanmış evler. Bunların hepsi tarif edilemez derecede etkileyici bir manzara oluşturuyor.
Ayrılık, elbette ve yine oldukça zordu. Zira bu fani dünyada birbirimizi tekrar görüp göremeyeceğimiz endişesi bizi istemsizce ele geçirmişti
Reklam
"Türklerin iyi huyluluğu ve nezaketini birçok Frenk örnek almalı. Ve Türklerdeki bu nitelik, Avrupalılara göre iki kat daha fazla övgüye değer. Zira Frenkler benim cinsiyetime saygı duymadıkları gibi, onlara göre biz zavallı varlıkların ruhları bile inkâr edilmeli."
Türkler ne zaman bir hayatî hamle yapmaya kalksa gerekli gücü dinden almıştır. Din Türk’ün muharrik gücüdür…. Modernleşme kolay bir şey değil. Türkiye bu yolda mesafe almak için yine göğsündeki imana güveniyor. Dindarlaşma bu yüzden.
Görmüyorlar. Sürekli olarak plan yapmaya devam ediyorlar. Kurgulamaya, yaşamaya ve görmemeye devam ediyorlar. Ama sorun onlarda değil. Onların göremediği bir şey yok, aksine bizim göremediğimiz bir şey var. Bu bir şey onların hayatlarını şevkle sürdürmesine yol açıyor, bizimse kendi sessizliğimiz içinde yitip gitmemize.
“Cami sadece bedenle ruh, maddeyle anlam, işlevle tezyin arasında gerili değil, yine bu niteliği sebebiyle, bu dünya ile ahiret arasında da gerilidir. Bu dünyanın aklıyla, bilimiyle, maddesiyle inşa edilir ama bu dünyanın sertliğine toslamış bir koçbaşı gibi maddeyi öteki dünyaya doğru göçertir, eğer ve esnetir.”
“Fırkacılık milleti birbirine düşürmeden, düşman etmeden yapılabilirdi ve -kesin olarak- yapılmalıydı. Ve fırkacılık, karşıya sövüp saymadan, çamur atmadan çok önce, hattâ, karşıyı eleştiriden önce, kendi ilke ve amaçlarını, uygulama yöntemlerini anlatmak olmalıydı.. ve olabilir sanıyordu.”
Reklam
Ben! diye bağırdım bütün gücümle. Sonra adımı tekrarladım birkaç kere. Ben, burada gizli bir mezhebin kurbanı olarak bir saksı çiçeği gibi kuruyup gidiyorum. Ben, çiçeklere bakmasını bilmediğim gibi, kendime bakmasını da bilmiyorum. Ben, yalnızlığı istemekle suçlanıp yalnızlığa mahkûm edildim. Bu karara bütün gücümle muhalefet ediyorum. Ben yalnızlığa dayanamıyorum, ben insanların arasında olmak istiyorum. İnsanların düşmanlara da ihtiyacı vardır. (Dostlarının değerini bilmek için.) İşte tek başıma yıkılmış durumdayım: Ne yemek pişirmesini, ne de okumasını becerebildim; ne İngilizce'yi, ne de tabiati sevmesini öğrenebildim.
Yalnız yaşayan insanların, kendi içlerinde başlayıp biten eğlenceleri vardır.
Telefona davrandım. Acaba iyi bir şey olacak mı? Hayır, dedim kendime. İyi şeyler birdenbire olur; bu kadar bekletmez insanı. Sürüncemede kalan heyecanlardan ancak kötü şeyler çıkar. Ya da hiç bir şey çıkmaz
Düşünceleri sivrisinek sürüsü gibi vızıldıyordu; o sadece duymak, bir insan sesi duymak, içinde boğulmak üzere olduğu yalnızlık denizinin önüne bu sesi bir set gibi çekmek istiyordu.
421 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.